Avrupa için rekabet

SEÇİM ortamı, Avrupa rekabetini kızıştırıyor. Avrupa Birliği hedefine ne adına olursa olsun sahip çıkılması sonuçta Türkiye'nin çıkarına olduğu için çok olumlu bir adım.ANAP Lideri Mesut Yılmaz, yıl sonundaki Kopenhag Zirvesi'nde Türkiye'ye müzakere tarihi verilmesi gerektiğini söylemek için Danimarka'ya gitti. YT Lideri İsmail Cem, en etkili AB üyesinin desteği için Almanya'daydı.DSP'li Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Güler de çarşamba günü Ankara'da basın ve sivil toplum örgütü temsilcilerini toplantıya çağırdı.Basın ve sivil toplum örgütleri ile ayrı ayrı yapılan toplantıda, Dışişleri Bakanı, uyum yasalarının Avrupa Birliği üyesi ülkelerde tanıtımı için sivil inisyatifin harekete geçmesi çağrısında bulundu.Dışişleri Bakanlığı'nın bu girişimlere yardımcı olacağını da söyledi.Uyum yasalarının Avrupa'ya anlatılması gerektiğini söylerken, ‘‘Biz ölçütlere ulaştık. Şimdi sıra AB'nin bunu takdir etmesinde’’ diyen Dışişleri Bakanı, yapılanların anlatılması Kopenhag Zirvesi'nde beklenen sonucu sağlayabileceğini söyledi.Avrupa Birliği'ne karşı siyasetin ‘‘şüpheciler’’ sınıfında yer alan Gürel'in, Yılmaz ve Cem Avrupa ile tepeden ilişki kurarken politikacı olarak sivil toplumu harekete geçirme kararı farklı bir siyasi zihniyet sergileme niyeti taşıyabilir ya da taşımayabilir, sonuç olarak olumlu.Ancak, Dışişleri Bakanlığı'nın eşgüdümü altında bir kampanya ne denli etkili olabilir?Sivil toplum kendi inisyatifi ile zaten uzun bir süredir çaba harcıyor.Böyle bir kampanyanın etkisi, bunun gerçekten sivil, yani hükümet dışı, kendiliğinden, güdümsüz olmasına bağlı.Dışişleri Bakanlığı parlamento çatısı altında, siyasi partileri Avrupa'da tatilden sonra kendi muhataplarıyla ilişki kurmaya özendirse daha iyi olmaz mı?Kaldı ki, Kopenhag kriterlerine uygun adımları konusunda en etkili lobiyi bu yasaların hayata geçmesi, özgürlüklerin yaşanmaya başlaması yapacaktır.Yani uygulama.* * *DIŞİŞLERİ Bakanı Gürel, çarşamba günkü toplantıda ilginç mesajlar da verdi. Bakana göre, Türkiye Avrupa'nın istediğinden de fazlasını yapmıştı. Uyum yasaları çıkmış, hatta daha ileriki bir dönemin işi olan uyum yasası bile Meclis'ten geçmişti. Ayrıca son altı aydan beri adı konulmamış tarama süreci başlatılmıştı AB ile. Avrupa Birliği'nin uyum yasaları için ‘‘İyi oldu aferin. Ama uygulamayı da görmemiz gerekiyor’’ yaklaşımı ise kabul edilemezdi. ‘‘Uygulamadan kuşku duymak yersiz. Buna kimsenin hakkı yok’’ diyordu bakan.Gürel'in tepkisi, Avrupa Birliği'nin uygulamayı bahane ederek Türkiye'yi entegrasyon süreci dışında tutma olasılığından kaynaklanıyor. Bunu anlamamak ve endişeyi paylaşmamak mümkün değil.Ama, sivil toplum ve basının Avrupa nezdinde yapacağı lobinin etkili olmasının tek yolu, uyum yasalarının hayata geçmesi, siyasete ve zihniyetimize yansımasıyla mümkün olacak. İTİRAZSEÇİM öncesi durum değerlendirmesi için gittiğim Mardin'den yazdığım yazıya DYP Milletvekili Metin Musaoğlu'dan itiraz geldi. Parti merkezlerinde, sivil toplum kuruluşlarında ve sokakta, kahvelerde yaptığım görüşmelerde, DYP ile ilgili değerlendirmeleri aktarmış DYP Milletvekili Metin Musaoğlu'nun DYP Mardin teşkilatını bir aile teşkilatı haline getirdiği eleştirilerini de yansıtmıştım. Musaoğlu, buna itiraz etti.‘‘Geniş sülalemizin DYP saflarında olmasının partimize güç kattığı aşikardır’’ diyen Musaoğlu İl yönetiminin gayrı ahlaki tutumları nedeniyle fesh edildiğini, ilçe yönetimlerine gelen heyetlerin de ilçe kongreleri tarafından seçildiğini açıklayarak eleştirilere itiraz etti.
Yazarın Tüm Yazıları