Avrupa değil bizim için demokrasi

DÜŞÜNCE ve ifade yasaklı, dolandırıcılık serbest. Tayyip Erdoğan, Necmettin Erbakan, Murat Bozlak ve Akın Birdal'ın seçilme hakları kısıtlanırken, dolandırıcılık, kara para, TBMM'nin manevi şahsiyetini alenen tezyif gibi bir çok suçtan hakkında açılan davalar nedeniyle Türkiye'ye giremeyen Fadıl Akgündüz'ün milletvekili seçilebilmesinin önünde hiçbir engel görülmedi.

Her iki karar, hukuk açısından belki tartışmasız doğru. Ama siyaseten ve vicdanen çok tartışma götürür.

Demek ki Türkiye'de düşünce sistem açısından, kara paracılıktan da, dolandırıcılıktan da, yolsuzluktan da daha tehlikeli.

Dolandırıcılık sistemi tehdit etmiyor ama düşündüğünü söylemek hala tehlikeli görülüyor.

Ortadoğu'da, Orta Asya ve Kafkasya'da bu tehlike anlayışının hakim olduğu birçok ülke var. Bu ülkelerin hepsinde tek adam hakimiyeti var. Parlamentolar göstermelik.

Dolandırıcılık ve yolsuzlukları sindirebilen ama düşünceden korkan bu ülkelerin hepsinde bir başka ortak nokta da sivil toplumun geri olması. Etkisiz ve yetkisiz vatandaşlar ülkesi hepsi.

* * *

EVET
Tayyip Erdoğan ve diğerlerinin yasaklama kararlarını, düşünce ve ifade özgürlüklerinde yasal değişikliklerin yapıldığı ve bu değişikliklerin hayata geçmesini beklediğimiz bir dönemde kabul etmek mümkün değil.

Ama bu kararda, toplumda var olan korkunun etkisini de görmek gerekiyor. Ya bölünürsek, ya şeriat devleti olursak?

Evet bu korku, endişe sistemin içinde. Ama nedensiz değil. Çünkü gerek etnik bölücülük yapmış olan, gerek din devleti kurma talebini gizli ya da açık biçimde dile getirmiş olan siyasi hareketlerle bağlantısı olan yeni partiler ya da kişiler geçmişin özeleştirisini açıkça yapmadan değiştiklerini iddia ediyorlar.

Özeleştiri yapmadan, değiştikleri mesajını yinelemek yetmiyor. Ya değişmediyseniz? Ya takiyye yapıyorsanız?

AKP'liler, özeleştiri yaptıkları için partilerinden ayrılıp yeni parti kurduklarını söylüyorlar, ama bu özeleştiriyi kamuoyu bilmiyor.

HADEP de öyle.

Hatta MHP için de aynı şey geçerli. MHP artık sistem ile barıştığı için fazla üzerine gidilmiyor. Ama koalisyon ortağı olduğu zaman bu partinin değiştiği ileri sürülmüştü.

Ulusal Programın hazırlanışı ve uyum yasalarının Meclis'e sunulması sırasında yaşanan gerilim, değişimin ne kadar yüzeysel olduğunu ortaya koydu.

‘‘Evet, geçmişte böyle diyor, bunu savunuyorduk artık onu savunmuyoruz, bu konudaki görüşümüz şu’’ demeden, açıkça özeleştiri yapmadan verilen değişim mesajları ikna edici olmuyor.

İleride gerilim yaşanabileceği endişesi, bugün savunma reflekslerini harekete geçiriyor.

* * *

TAYYİP Erdoğan
'a seçim yasağının sonuçları etkileyeceğini sanmıyorum. Ama keşke böyle bir yasak olmasaydı ve Erdoğan siyaset yapmaya devam etseydi.

Ve biz şimdi, Erdoğan'ın kaderini, bu yasakları değil AKP'nin dış politikadan ekonomiye, eğitimden sosyal güvenlik politikalarına kadar birçok konudaki politikalarını sorgulamaya başlasaydık.

Gerilim ihtimallerini, gerilimler yaratarak engellemek mümkün mü?

Demokrasinin, Avrupa'yı memnun etmek için değil, kendi istikrarımız için şart olduğuna bir ikna olabilsek...
Yazarın Tüm Yazıları