Avrupa değil barış yasaları

MUŞ

MALAZGİRT'in Nurettin köyünde 9 Temmuz günü üç kişinin öldürülmesini incelemek için HADEP'in daveti üzerine, bir grup gazeteci ve sivil toplum kuruluşu temsilcisiyle birlikte Muş'tayım.

Bazı çevreler, üç kişinin HADEP'li oldukları için korucular tarafından öldürüldükleri iddiasında.

Muş Valisi Dr. Cengiz Akın, ‘‘olayın siyasi bir yanı yok’’ diyor.

Valiyi, Malazgirt kaymakamını, Muş HADEP ve İHD temsilcilerini dinledikten sonra, ölenlerin yakınlarını ve tanıkları dinlemek üzere Patnos'a gidiyoruz.

Birkaç kontrol noktasından geçerek ilerlerken, yaşamın normale dönüşüne dair işaretlere rastlamak sevindirici. Evlerin damları onarılıyor. Tarlalarda insanlar dolaşıyor. Mutlu kaz sürülerinin yanı sıra sığır kümelerine de rastlanıyor. Savaş döneminde biten hayvancılığın yeniden başladığının işareti bu.

* * *

YUSUF Önal, Nurettin Köyü'nün muhtarı. Varlıklı bir aşiretin üyesi. 1990'ların başında koruculuk teklifi geliyor. Kabul etmiyorlar. Nedenini de, ‘‘PKK'dan korktuk. Bizim PKK'da da evladımız yoktu. Korucu olmamamız için bizi tehdit ediyorlardı’’ diye açıklıyorlar. 1994'de köydeki bir başka aileden 30-35 kişi koruculuğu kabul edince, köyü terke zorlanıyorlar, evleri yakılıyor. Nurettin Köyü'nün 250 hanesi gurbete çıkıyor.

Önal ailesi bu yıl, devletin başlattığı köye geri dönüş projesinden yararlanmak için kaymakamlıktan izin istiyor. 30 bin dönüm arazileri var köyde. Gurbette parasız pulsuz kalmışlar. Tek çare tarlalara sahip çıkmak.

Beş altı gün otları biçiyorlar. Korucuların tehdidine karşı bazen jandarma ile birlikte gidiyorlar köye. Ama yedinci gün, korucular tarafından sarılıyorlar. Yusuf Önal, oğlu ve kardeşi vahşice öldürülüyorlar. Katillerin tespitinin zorlaşması için korucuların hepsi silah sıkıyor cesetlerine.

40 çocuk, koskocaman bir aile perişan.

Koruculardan da 20 kişinin tutuklandığını söylüyor Vali Akın. Köydeki tüm silahlar toplanıyor, işlerine son veriliyor. Vali,‘‘Hak yerini bulacak. Hukuken ne gerekiyorsa yapılacak’’ diyor.

12 Mart sonrası sakıncalı piyadelerin gönderildiği Patnos köyünün ıssız bir gecesinde acılarını paylaştığım büyük aile ise, başlarına gelenleri Kürt olmalarına bağlıyor.

Oysa cinayetlerin altında para, rant yatıyor. İnsanlar, yoksulluklarını hafifletebilmek için çareyi topraklarına dönmekte buluyorlar. Yıllarca o topraklara bekçilik yapan korucular ise şimdi toprakları ellerinden kaçırmak istemiyorlar.

* * *

TÜRKİYE'nin kalbine saplanan terör yılları geride kalsa da sorunları capcanlı duruyor.

Koruculuk sistemine, bu insanlar mağdur edilmeden nasıl son verilecek? Köye dönüşler nasıl gerçekleşecek? Devlete küsmüş olan insanlar yeniden nasıl kazanılacak? Barış kültürü nasıl yaygınlaşacak?

‘‘Avrupa yasaları’’ telaşı ile amaçlar gözden kaçıyor. Avrupa için değil iç barış için derhal harekete geçmek gerekiyor.

Muş'ta gördüğüm manzara bu. Esas mesele, terörle mücadele döneminin enkazını kaldırmak. Normalleşme kararında ciddi olan bir Türkiye, Avrupa Birliği'ne gerçekten yaklaşacak.
Yazarın Tüm Yazıları