Aslında Gül’e ’Dur’ diyor

ANCAK 14 oy alabiliyor. Kendi üniversitesindeki rektör adayı seçiminde. Buna rağmen, YÖK’teki oylamada bir anda en ön sıraya geçiyor.

Geçmişte yaşanan bu olay, rektör seçimindeki sakatlığı göstermesi açısından çok tipik. Olay şu.

İstanbul Üniversitesinde Prof. Kemal Alemdaroğlu ikinci kez rektör adayı. Diğer adaylarla birlikte YÖK Genel Kurulunda adayları sıralamak için seçim var. YÖK’ün bir bölümü mutlaka Kemal olsun, derken, diğer bölümü başkası olsun, düşüncesinde.

Sıralama için üç isim yazmak gerek. Kemal olsun, olmasın çekişmesinde, iki taraf da, kendi tercihlerinin dışında, ilgisiz bir ismi yazıyor. 14 oy alan adayı. Ve kimsenin beklemediği, ismini yazarken kastetmediği, 14 oy alan aday bir anda YÖK sıralamasında birinci çıkıyor.

Rektör seçiminde sistem bozuk. Tipik ve yaşanmış bu örnek ortada.

KEYFİ DEĞİL

Cumhurbaşkanı da, kendi tercihi ile benzer terslikler yaratıyor. Son örnek, 9 Eylül Üniversitesi atamasında.

Abdullah Gül 9 Eylül Üniversitesi’nde 564 gibi ezici bir oyla birinci seçilen Prof. Dr. Sedef Gidener’i görmezlikten geliyor, seçimde 181 oy alan adayı rektör olarak atıyor.

Ancak, rektör atamaları tarihinde bir ilk yaşanıyor, bu atama yargıdan dönüyor.

Demek ki, Cumhurbaşkanlığı keyfi bir makam değil, işlemleri keyfe keder değil. Ben istediğimi atarım, hayır atayamaz. İktidarın da sınırı var.

Kaldı ki, iş edebiyata döküldü mü, "oy, çoğunluk, çoğunluğun iradesi" gibi parlak lafların sahibi yine Abdullah Gül ve şürekası ve uzantısı.

Nerede 564 oy, nerede 181 oy? Gül ve şürekasının ve uzantısının anlayışı farklı. İşine geldiği yerde, çoğunluğun iradesi lafıyla demokrasi gösterisi, işine geldiği yerde takdir hakkı lafıyla aldatma manevrası.

Yürütmeyi durdurma kararı, özünde Abdullah Gül’e "dur" diyor.

Bu karar aynı zamanda İstanbul Üniversitesi rektör ataması için Gül’e uyarı.

Söylet, on bir oyda kaldı

ON BİR oy gerek. Yirmibir kişilik YÖK’te, Cumhurbaşkanı’na sunulacak rektör adayları arasında yer alabilmek için, en az onbir oy gerek.

AKP’nin gözdesi, İstanbul Üniversitesi rektör adayı Prof. Dr. Yunus Söylet ancak onbir alabiliyor. Oysa, YÖK artık AKP egemenliğinde. Çok daha fazla oy alması gerekirdi. Ancak, Yunus Söylet onbir oyda kalıyor.

Buna karşılık, üniversitedeki seçimde en çok oyu alan Prof. Dr. Ali Akyüz YÖK’te gerekli onbir oya ancak dördüncü turda ulaşabiliyor. Elinden gelse, YÖK, Akyüz’ü listeye koymak niyetinde bile değil.

Liste oyunları, kulisler, dedikodularla rektör seçmek. Bunun ötesinde, bizden-sizden kadrolaşma hırsı. Bunlar sistemdeki hataları saklıyor.

Eğer rektör atanırsa, Ali Akyüz üniversitede oyların yüzde 20.3’ünü alıyor. Eğer rektör atanırsa, Yunus Söylet üniversitede oyların yüzde 19.6’sını alıyor.

Her şey, rektör seçim yönteminin değişmesi için bas bas bağırıyor.

Kaderine yüzde otuz sahip çıkıyor

KURALA göre, seçmen kütükleri;

1- Her yıl yeniden düzenleniyor,

2- Her seçim döneminde güncelleştiriliyor.

Kural böyle iken, son seçime göre, şimdi altı milyon fazla seçmen çıkıyor. Bu yazılıyor, çiziliyor, sonunda Yüksek Seçim Kurulu seçmen kütüklerinin yeniden askıya çıkarılması kararını alıyor. Kütükler hatalıdır, tezini kabul ediyor.

Bunun devamı var. CHP konuyu yargıya taşıyor. Yargı, kütükleri iptal ederse, yerel seçimlerin 29 Mart’a yetişebilmesi zora girebilir.

Öte yandan, garip bir durum var. Kütükleri ayyuka çıkıyor, ama seçmen yerinde oturuyor.

Bülent Tanla’nın araştırması ilginç. Tanla’ya göre, seçmen kütüklerini seçmenlerin ancak yüzde otuzu inceliyor. Halk kendi kaderini belirleyecek ama, kaderine pek sahip çıkmıyor.
Yazarın Tüm Yazıları