Askerde uzun süren boÅŸluk

ZAMANINI söylemiyorum, "bir süre önce", demekle yetiniyorum, zamanı söylersem, Genelkurmay Başkanı’nın kimliği ortaya çıkar.

Ortada yine bugünkü gibi, Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlandığı öne sürülen bir belge dolaşıyor, bir darbe planı değil ama, bir andıç.

Rastlantı, andıçın tam basında yayınlandığı gün, Genelkurmay Başkanı ile önceden belirlenmiş randevum var. Görüşme konusu farklı ancak, ben söze elbette andıçla giriyorum. Dönemin Genelkurmay Başkanı:

"Andıçı ben de bilmiyorum, böyle bir andıçın hazırlandığını ben de basından öğrendim. Emir verdim, adli soruşturma başladı."

Genelkurmay’da hazırlandığı öne sürülen belgeden Genelkurmay BaÅŸkanı’nın haberi yok. Olabilir mi? Evet, olabiliyor.  Â
ORADA FÄ°RE VAR

Yaşadığım bu örneği Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’u aklamak çabasıyla aktarmıyorum. Ne benim böyle bir görevim, ne Başbuğ’un buna ihtiyacı var.

Aktarmamın nedeni farklı. Anlattığım örnek ve bugünkü olay gösteriyor ki, Genelkurmay’da fire veren yerler var.

Belge doğru ya da yanlış, Genelkurmay o boşlukları doldurmak zorunda. Belli ki, o boşluk uzun süredir var.

Orgeneral Başbuğ bir değil, bir kaç kez vurguluyor, "Türk Silahlı Kuvvetleri demokrasiye bağlıdır, demokrasi dışına çıkmak isteyenler burada barınamaz" diyor, ama birileri hálá darbe planlarıyla meşgul.

EÄŸer belge doÄŸru ise:

Silahlı Kuvvetlerde emir-komuta zincirinde kopukluğu gösteriyor ki, vahim.

Askeri istihbarat bu belgeyi nasıl atlıyor ki, o da vahim.

Birileri orduyu tuzağa düşürmek, yıpratmak istiyor ki, o da vahim. Bu saatten sonra, ne darbesi, adamın aklını kaçırmış olması gerek.

BELGE SAHTE Ä°SE

EÄŸer belge sahte ise;

Ergenekon kapsamındaki bilgisayar kayıtları ve belgeler, hukuk açısından geçersiz hale geliyor.

Darbe belgesi Ergenekon kapsamında ortaya çıktığı için, Ergenekon’daki diğer kayıt ve belgelerin de, darbe planı gibi, sahte olma ihtimali ortaya çıkıyor. O kayıtların hangisi gerçek, hangisi sahte, bilinemez durumuna düşüyor. Hukuk bunları kanıt olarak nasıl kullanacak?

Her boyutuyla, darbe belgesinin doğruluğu ne kadar vahim ise yanlışlığı da o kadar vahim.

Hep birlikte ağır yaralıyız.

ErdoÄŸan orduyu korudu

UZUN zaman sonra ilk kez, Başbakan Erdoğan bağırmadan, soğukkanlılığını koruyarak, kapsamı çok dikkatle çizilmiş bir konuşma yapıyor.

Orgeneral İlker Başbuğ ile darbe belgesi üzerine yaptığı görüşme sonrasında, düşüncelerini Meclis’te AKP Grubu’nda açıklıyor. Başbuğ ile görüşmesinin izdüşümünde ve o etkiyle.

Erdoğan, ses tonu, seçtiği sözcükler ve üslubuyla orduyu koruyor:

1-"Kurumların birbirine güveni tamdır" sözüyle, hükümet-ordu arasındaki güven tartışmasını noktalıyor.

2-Gerçek ya da sahte, bu gibi belgelerle, "kurumları birbirine düşürme" tehlikesine dikkat çekiyor, karşılıklı güveni bir kez daha vurguluyor.

3-Belge gerçekse, Genelkurmay açıklamasıyla aynı çizgiye geliyor, "yargı işleyecek" diyor.

4-Belgenin sahte olma olasılığına açık kapı bırakıyor.

5-Geçen hafta sonundaki konuşmasına göre, daha temkinli davranıyor.

6-Yandaş basın da parlayan "orduya hücuuum" baltalarını toprağa gömüyor.

Belli ki, ikili görüşmede mantık egemen. Birileri rahatsız olacak ama, Erdoğan-Başbuğ uyum içinde.

ErdoÄŸan
’ın grubundaki duruşu, bu uyumun aynası.
Yazarın Tüm Yazıları