Aşk biter, insanoğlu aldatır



Pakize SUDA
Haberin Devamı

Geçenlerde Fatih Altaylı'nın televizyon programına katıldım. Konu ‘‘Aldatma’’ydı. Ve bağlantılı olarak ‘‘Aşk.’’

Benim savım ‘‘Aşk biter, insanoğlu aldatır’’ idi. Ancak seyirciler arasından pek yandaş bulamadım. Meğer aşk bitmez, insanoğlu aldatmazmış. Çoğunluk öyle dedi.

Oh! Ne iyi.

Yüreğime su serpildi.

Lakin neye yarar, alışkanlıklardan vazgeçmek kolay mı? Alışmışım bir kere. Bu paranoyayla yıllar yılı yaşamışım.

‘‘Alışmış kudurmuştan beterdir’’ demiş atalarımız. Hakikaten beter. Bu durumda ben eski fikrimde ısrar edeceğim.

Aslında yakın zamana kadar inancım ‘‘Aşk biter, insanoğlu aldatır, en çok da erkekler’’ şeklindeydi. Ancak son zamanlarda duyduklarım, gördüklerim üçüncü saptamayı kaldırmama neden oldu.

Meğer kadınların da maşallahı varmış.

Şimdi bana hepsini kaldırmam söyleniyor. Kaldıramam. Kusura bakmayın. Dedim ya, alışkanlık.

*

Alışkanlıktan laf açılmışken,

O sizin bitmez dediğiniz şey var ya,

Aşk değil o.

Alışkanlık.

O akşam programda bir delikanlı, ‘‘Benim annemle babam aşık değiller mi yani şimdi? Hadi canım siz de’’ mealinde bir şeyler söyledi.

Ben ne dedim, hatırlamıyorum. Ama çocuk manen çökmesin diye durumu kişiselleştirmemişimdir büyük ihtimalle. Ama kendimi daha fazla tutamayacağım.

Bakın arkadaşlar!

Benden duymuş olmayın ama, annenizle babanız arasında aşk yok.

Dolayısıyla birbirlerini her gördüklerinde kalplerinin göğüs kafeslerinden fırlama ihtimali de yok.

Kanın beyne hücum etmesi de yok,

Ateş basma durumu da.

Büyük ihtimalle karınları da ağrımıyor,

İştahları da yerinde.

Bu size iyi bir şeymiş gibi görünebilir. Annenizle babanızın hayati tehlike içinde olmalarını istemezsiniz elbet. Ama siz daha küçük olduğunuzdan yaşamamış olabilirsiniz, normalinde ambülans çağırmayı gerektirecek bulguların, aşk sözkonusu olunca öldürücü değil hayat verici bir nitelik kazandığını bilmezsiniz.

Başka neler yok? His yok.

Şöyle:

Babanızın bir gece yatakta kolu kaşınsa ve kendi kolu diye yanlışlıkla annenizin kolunu kaşısa, kaşıntısı geçer.

Bu ne demek?

Yani artık annenizin kolu babanız için kendi kolundan farksızdır.

Peki aşk yok, ne var?

En başta sizin hatırınız var.

Sonra alışkanlık var.

Alternatifsizliğin getirdiği mecburiyet var,

Korkaklığın getirdiği razı oluş var,

Genlerin getirdiği katlanma var,

Yılların getirdiği güven var,

Yüz göz olmanın getirdiği rahatlık var,

Ha bir de parasızlık var.

Büyük ihtimalle, sevgi de vardır. Ama bu sevgi size duydukları sevgiden pek de farklı bir sevgi değildir artık.

*

Şimdi diyeceksiniz ki;

‘‘Huzur, güven, rahatlık az şey mi?’’

Az değil tabii. Hatta aşka tercih bile edilebilir.

‘‘Aşk bitince evlilik de bitsin mi?’’

Yok canım, zaten çoğu aşkla başlamıyor ki.

‘‘Aşk madem geçici, ikincisi, üçüncüsü, dördüncüsü de bitecektir. Yani kimse evlenmesin, herkes daldan dala aşkı mı kovalasın?’’

Hayır. Ama en azından aşka her şeyden çok önem verenler evlenmesinler.

‘‘Bekára karı boşamak kolay; habire konuşup duruyorsunuz.’’

Haklısınız. Zaten ben bu konuda Nasreddin Hoca gibiyim.

*

Bu diyalog uzayacak gibi görünüyor. Burada kesiyorum. Bakınız arkadaşlar;

Ben zaten size ‘‘Annenizle babanız ayrılsınlar’’ demiyorum ki. Hallerinden memnunlarsa Allah mesut etsin. Benim itirazım 25-30 seneye rağmen arada hálá aşkın var olduğu fikrine.

Üstelik keşke siz haklı olsanız, keşke aşk yerini başka duygulara bırakıp gitmese. Ben bitmesine pek mi meraklıyım sanki.

Ancak dua edin de bir gün anneniz evde fasulye ayıklarken babanızın bir başkası için kan beynine hücum etmesin. Beyninden vazgeçtim, evinizdeki huzur ve güven ortamının 12 Eylül öncesine dönmesi için kanın babanızın başka bir yerine yürümesi de yeterli ki, bu durum erkekler için aşktan fazlasıyla önemli bir husustur.

Mış Muş köşesi

Gayrışeffaflık ve yolsuzlukta dünya dördüncüsüymüşüz.

Bir dahaki araştırmaya kadar liste başı oluruz inşallah. Ne demişler, ‘‘Baş ol da istersen soğan başı ol.’’

Mesut Yılmaz ‘‘İşçi dostu’’ olmuş.

Eyvah! Zavallı işçiler.

Gezegen Plüton meğer iri bir buz topuymuş.

O yine iyi; Dünya koca bir yalan.

Solcular artık marka postal ve parka giyiyorlarmış.

Afiş asmaya da Laila çıkışı spor Mercedes'le gidiyorlardır.

M.Ali Ağca, ‘‘Sistem dışı kaldım’’ demiş.

Doğru, adamın tek bir yolsuzluğu bile yok.

İngiltere'de bir doktor şampuan şişesine yerleştirdiği minyatür bir kamera ile banyo yapan hemşireleri röntgenliyormuş.

Hepimizin içinde bir ukde vardır; belki de adamcağız röntgen mütehassısı olmak istiyordu, bevliyeci oldu.

Yazarın Tüm Yazıları