Kayaların altından çıkan günlük, tüm ezberleri bozdu! Meğer asırlardır yanlış biliniyormuş... Piramitler nasıl inşa edildi?

4dk okuma

Antik Mısır medeniyeti binlerce yıldır insanlığın merakını cezbediyor. Özellikle bundan 4.500 yıl önce inşa edilmiş olan piramitlerin ihtişamı akıllara durgunluk verici. O kadar ki bugünün bilim insanları ve mühendisleri bile piramitlerin nasıl inşa edildiğini tam anlamıyla açıklayabilmiş değil. Ancak 2013 yılında yapılan kazılarda keşfedilen bir günlük, bu sorunun yanıtına dair çok ilginç detaylar içeriyor.

Haberin Devamı

Günümüzde Kızıldeniz'in Mısır sınırları içinde kalan kıyılarında yer alan Wadi al Jarf, oldukça sakin ve dikkat çekmeyen bir yer. Bölgenin manzarası göz alabildiğinde kuru çöl kumlarından ve masmavi deniz sularından oluşuyor. Suyun diğer tarafına dikkatli bakıldığında Sina Yarımadası görülebiliyor. Görünüşteki bu sakinlik, buranın 4.000 yıldan fazla zaman önce dünyanın en işlek ticaret merkezlerinden biri olduğunu unutturuyor.

Wadi al Jarf'ın tarihsel önemi, 2013 yılında keşfedilen 30 papirüs sayesinde kesinleşti.

İnsan yapımı kireç taşı mağaralarda bulunan ve Kızıldeniz Parşömenleri olarak bilinen bu kalıntılar, dünyanın bilinen en eski papirüsleri. Parşömenlerin asıl önemi, eski olmalarından değil içeriklerinden kaynaklanıyor. Bu belgeler Wadi al Jarf'ın işlek bir liman olarak geçmişine bakmamızı sağlamanın yanı sıra, Büyük Keops Piramidi'nin inşaatında rol almış Merer isimli bir kişinin görgü tanıklıklarını da içeriyor.

SAVAŞ NEDENİYLE DURAN ÇALIŞMALAR ANCAK 2008'DE DEVAM EDEBİLDİ

Haberin Devamı

Wadi al Jarf, 1823 yılında İngiliz gezgin ve antika meraklısı John Gardner Wilkinson tarafından keşfedildi. Wilkinson bulduğu kalıntıların Grekoromen dönemine ait bir nekropol (gömü alanı) olduğuna inandı.

Ardından 1950'li yıllarda, arkeolojiye meraklı iki Fransız pilot olan François Bissey ve Rene Chabot-Morisseau, gezileri sırasında bir kez daha Wadi al Jarf'a rast geldi. Pilotların iddiası buranın bir zamanlar bir metal üretim merkezi olduğu yönündeydi. Ancak 1956 sonbaharında yaşanan Süveyş Krizi, araştırmaların derinleşmesine engel oldu.

Bölgedeki çalışmalar yeniden başladığında takvimler 2008 yılını gösteriyordu. Fransız Mısırolog Pierre Taller'nin liderliğinde gerçekleştirilen bir dizi kazıda, Wadi al Jarf'ın aşağı yukarı 4.500 yıl önce yani Keops'un hüküm sürdüğü ve Büyük Piramidin inşa edildiği dönemde önemli bir liman olduğu kesiklikle ortaya kondu.

Tallet'ın yönetimindeki ekipler, Wadi al Jarf'ın yaklaşık 240 kilometre uzakta inşa edilen piramitlerde kullanılan malzemelerin ticaretinin merkezinde yer alan hareketli bir ekonomik merkez olduğunu gösterdi. Parşömenlerin arasında bulunan Merer'in günlüğünde anlatılanlar da arkeolojik bulguları destekliyordu.

Haberin Devamı

PAPİRÜSLER DEPO OLARAK KULLANILAN ODALARDA BULUNDU

Wadi al Jarf, Nil Nehri ile Kızıldeniz arasında birkaç kilometreye yayılmış birden fazla alandan oluşuyor. Nil Nehri'nden itibaren kıyıdan yaklaşık 5 kilometre uzaktaki ilk alanda, depo amacıyla kullanılmış 30 kadar büyük kireç taşı oda bulunuyor. Papirüsler bu odalarda bulundu.

Doğuya, deniz tarafına doğru 450 metre ilerlendiğinde bir dizi kampla karşılaşılıyor. Kamplardan sonra 13 paralel bölüme ayrılmış büyük bir taş bina geliyor. Arkeologların tahmini bu binanın barınma amacıyla kullanıldığı yönünde. Nihayet deniz kıyısında konutlar ve daha fazla depo alanıyla liman bulunuyor.

Haberin Devamı

Arkeologlar, Wadi al Jarf'ta bulunan toprak kapları ve yazıtları kullanarak, liman kompleksinin geçmişinin Mısır'ın 4'üncü hanedanına yanı yaklaşık 4.500 yıl önceye uzandığını tespit etti. Yine arkeologlara göre, liman ilk olarak Firavun Sneferu zamanında kullanıldı ve oğlu Keops'un iktidarının sonlarında kaderine terk edildi. Kısa süreliğine kullanılmakla birlikte liman Keops'un o zamanlar "Keops'un Ufku" olarak bilinen gömütünün inşasına ayrılmıştı.

KARŞI KIYIDAN BAKIR ALIP GELİYORLARDI

Haberin Devamı

Papirüslerin yanı sıra Wadi al Jarf'ta bulunan diğer birçok önemli kalıntı, limanın önemini gözler önüne serdi. Taştan yapılmış 183 metrelik dalgakıran gibi büyük yapılar, bölgeye ne kadar çok yatırım yapıldığını gösteriyordu. Tallet ve ekibi ayrıca 130 kadar gemi çıpasını da ortaya çıkardı. Bu da limanın ne kadar işlek olduğuna işaret ediyordu.

Firavunun gemileri, Antik Mısırlıların "Çalı" adını verdiği limandan hareket ediyor, Kızıldeniz'i aşıp bakır zengini Sina Yarımadası'nın kıyılarına ulaşıyordu. O dönemde bakır bilinen en sert metaldi. Mısırlılar, firavunun dev piramidinin inşaatında kullanılan taşları kesmek için bakıra ihtiyaç duyuyordu.

Haberin Devamı

Mısır gemileri bakırla yüklü halde Wadi al Jarf'a yanaşıyordu. Yolculukların arasında geçen dönemlerde gemiler, kireç taşından yapılmış depolarda saklanıyordu.


HER ŞEYİ GÜN GÜN ANLATMIŞ

Aşağı yukarı Keops'un öldüğü yıllarda Wadi al Jarf limanı kullanıma kapatıldı. Resmi kayıtlara göre, daha sonra Gize'den bir ekip, kireç taşına oyulmuş depoları kapatmak için buraya gönderildi. Muhtemelen bu süreçte, Merer'in günlüklerini içeren papirüsler de kayaların arasında kaldı.

Yaklaşık 4.500 yıl boyunca gizli kalan bu kağıtlar, 2013 yılında Tallet'nin gerçekleştirdiği bir kazıyla gün yüzüne çıktı. Kızıldeniz Parşömenleri'nin ilk grubu o yıl 24 Mart tarihinde, G2 olarak adlandırılmış depo alanının girişine yakın bir noktada bulundu. İkinci ve daha fazla sayıdaki belgeler grubu ise 10 gün sonra G1 deposunda kayaların arasına sıkışmış halde bulundu.

Kızıldeniz Parşömenleri arasında birçok farklı belge var ancak en fazla heyecan uyandıran Merer'in günlükleri oldu. Usta başı görevinde olan Merer, idaresindeki işçi topluluğunun faaliyetlerini günlüğüne satır satır yazmıştı. Merer, ekibinin Büyük Piramit'in inşası sırasında üç ay boyunca yaptığı her şeyi gün gün anlatmıştı.

TUR VE GİZE ARASINDA MEKİK DOKUMUŞLAR

Merer'in ekibi, Mısır'ın dört bir yanından gelip burada toplanmış 200 kadar işçiden oluşuyordu. Ekip Büyük Piramit'in inşasıyla alakalı tüm görevlerden sorumluydu. Bu görevlerin en ilginçlerinden biri piramidin dış cephe kaplaması için kullanılan kireç taşından blokların nakliyesiydi. Merer, ekibin bunları Tur şehrindeki taş ocaklarından alıp deniz yoluyla Gize'ye nasıl getirdiğini tüm ayrıntılarıyla kayıt altına almıştı.

Merer'in adamları, kireç taşından blokları gemilere yüklüyor, Nil'e nakliye ediyor ardından da Gize'ye götürülmeden önce idari bir bölgede sayımları yapılırken gözetim altında tutuyordu.

Taş ocağından piramidin olduğu alana uzanan 3 günlük seyahati Merer şu sözlerle anlatıyordu:

25'inci gün: Müfettiş Merer, günü güney Tur'da ekibiyle birlikte taş taşıyarak geçirdi; geceyi güney Tura'da geçirdi.

26'ncı gün: Müfettiş Merer ekibiyle birlikte güney Tur'dan demir aldı, taş bloklarla birlikte Keops'un Ufku'na doğru yola çıktı, geceyi idari bölgede geçirdi.

27'nci gün: İdari bölgede gemiye bindi, taşlarla birlikte Keops'un Ufku'na geldi, geceyi Keops'un Ufku'nda geçirdi.

Sonraki gün Merer ve işçileri yeni taşlar almak üzere yeniden taş ocaklarına doğru yola çıkıyor ve aynı döngü tekrarlanıyordu.


BİNLERCE YILLIK BİR YANLIŞ BİLGİ BU SAYEDE DÜZELDİ

Merer'in günlüğünde piramidin mimarlarından birine dair satırlar da yer alıyordu. Buna göre Keops'un üvey kardeşi Ankhhaf "kralın tüm işlerinin başı" pozisyonundaydı. Günlüklerden birinde Merer, günü elit pozisyonlardaki kişilerle ve Keops piramidi projesinin direktörü "soylu Ankhhaf" ile geçirdiğini satır arasında belirtiyordu.

Merer bir yandan adamlarına yapılan ödemeleri de kayıt altına alıyordu. Mısır'da firavunlar döneminde kullanılan bir para birimi olmadığından, maaş ödemeleri genellikle tahıl ölçüleriyle yapılıyordu. Temel bir tahıl hissesi vardı ve her işçi idari merdivenin hangi basamağında olduğuna bağlı olarak bu hissenin alında ya da üstünde ödeme alıyordu. Papirüslere göre işçiler mayalı ekmek, lavaş, çeşitli et ürünleri hurmalar, ballar ve baklagillerle besleniyor, içecek olarak bira tüketiyordu.

Uzun zaman boyunca Büyük Piramit'in çok büyük bir insan gücüyle inşa edildiği varsayıldı. Ancak tarihçiler, bu işçilerin statüsü üzerinde anlaşabilmiş değildi. Birçok tarihçi bu işçilerin köle olduğunu öne sürse de Kızıldeniz Parşömenleri, bu fikirle çelişiyor. Merer'in detaylı kayıtlarından, piramitleri inşa edenlerin, hizmetleri karşılığında ödeme alan nitelikli işçiler olduğu sonucu çıkıyor.

National Geographic'in "This ancient diary reveals how Egyptians built the Great Pyramid" başlıklı haberinden derlenmiştir.

Haberle ilgili daha fazlası: