Amcanız sizi sevsin

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

RUMUZ: Metrik Sistem

Soru: Serdar Amca. Klitorisin fiziksel özellikleriyle ilgili son bilimsel buluşlar sende nasıl bir etki yaptı?

Cevap: Sevgili Metrik Sistem. Klitorisin boyunun aslında bilim alemince tahmin edilenden iki misli, halk arasında bilinen boyundan ise 10 misli uzun olduğu yolundaki haber bir halk çocuğu olarak beni derinden etkiledi. Bunun nedenlerini şimdi tam olarak açıklayamayacağım ama bu haber bence son yıllarda okuduğum en trajik, en acıklı haberlerden bir tanesiydi. Şu kesinlikle iyi bilinmelidir ki, bu tür haberler yaygınlaştıkça bildiğimiz anlamda medeniyetin sonunun geleceği de kesindir. Hatta şu satırları yazarken medeniyet belki de bitti bile, bilemiyorum artık.

***

Rumuz: Arayış

Soru: Sevgili Serdar Amca. Amcacığım, herkese soruyorum kimse kadınlardaki ‘G noktası’ denilen şey tam nerededir bilemiyor. Bu neden böyle?

Cevap: Pek sevgili Arayış. Bazen sana da olur mu bilmiyorum. Karşına bir insan çıkar. Aslında o insancık çok iyi niyetli, iyi aile terbiyesi görmüş, sevecen bir kişidir. Üstelik o kişi sizi de sevmektedir. Ancak o kişi çok da şansızdır, çünkü o an dünyada görmek istemediğiniz en son kişi odur. Ve siz onun anasından emdiği sütü burnundan getirmek zorunda kalırsınız. İstemeden de olsa yaparsınız bunu. A canım, a gözüm, tam klitoris hakkında trajik düşüncelerimi yazarken bu soruyu sormak nereden de aklına geldi. A bahtsızım benim. A inekoğlu inek. A geri zekâlı. Ne bilelim lan G noktası nerede. Baksana insanlar en gözle görüldüğü iddia edilen şeyi bile onda bir oranında küçük olarak algılıyorlarmış. Şimdi sen bu insanlardan bir de üstüne üstlük varlığı mitolojik bir efsane olan bir noktayı mı bulmalarını bekliyorsun? A aşağılık herif. Ulan dünya medeniyeti G noktasını ararken kaybolan ve bir daha da katiyen geri dönmeyen kahramanlarla dolu. Üstelik onları aramaya çıkan kurtarma ekiplerinden bile bir daha hiç haber alınamıyor. Bari onların anısına hakaret etme be. Vallahi sinirimi alamıyorum ya... Keşke önümde olsaydın da seni bir güzel tokatlasaydım.

***

Rumuz: Şiir

Soru: Serdar Amca. Türk basınında son yıllarda çıkmış olan en derin düşünce sizce nedir?

Cevap: Çok sevgili Şiir. Genelde dünya basınında, özelde ise Türk basınında derin düşünce aramak bence G noktasını aramaktan çok daha anlamsızdır. Çünkü iki misyonu da yan yana koyup gerçekleşme olasılıklarını göz önüne aldığınızda G noktasının bulunma olasılığının çok ama çok daha fazla olduğu ortaya çıkıyor. Bütün bunları söylemekle birlikte dün Refik Erduran'ın Viagra'yı denemesi ile ilgili yazısını okurken gerçekten şaşırdığımı söylemeliyim. Bu yazının bir yerinde bence sadece Türkiye'de değil tüm dünya basınında, sadece son yıllarda değil bence son 100 yılda filan çıkmış en felsefi, en derin gözlemlerden bir tanesi vardı. Erduran, prostat olayından yola çıkarak diyor ki: ‘‘Gençliğimdeki idrara çıkma gücümü, daha sonraki yıllardaki seksüel gücümle her zaman değiş tokuş etmeye hazırım.’’ Evet böyle diyor. Hayatı böylesine güzel özetleyen, bu kadar dokunaklı ve bu kadar da derin bir cümle gerçekten okumamıştım şimdiye kadar. İşte hayat bu kadarla özetlenir yahu.

***

Rumuz: Kim Geldi.

Soru: Serdar Amcacığım. Son dönemde basında çıkan bir habere kızdığın oldu mu?

Cevap: Canım Kim Geldi. Geçenlerde ‘‘Ahmet Utlu Türkiye'ye döndü’’ başlıklı bir haber yayınlanmıştı. Buna doğal olarak kızmıştım. ‘Bize ne ya geldiyse geldi’ diye evde söylenerek dolaşmıştım. Ancak bu kızgınlığım uzun sürmedi, çünkü bu kez de Hasan döndü. Mesut-Berna Yılmaz'ın oğullarının dönüşü ile ilgili haberler benim çok daha fazla sinirimi bozdu. Dolayısıyla ben hem Ahmet'e, hem de Hasan'a diyorum ki: ‘‘Eee, döndünüzse döndünüz ne yapalım yani, biz daha tatile bile gidemedik ya, Allah Allah...’’

***

Rumuz: Babıali Tarlası

Soru: Serdar Amca. Ben etraftan duydum. Sizin medya aleminden birileri sürekli arkandan çelme atmaya, senin yuvanı yapmaya çalışıyormuş. Sen bunlara karşı ne yapıyorsun?

Cevap: Canım Babıali Tarlası. Fazla bir şey yapmıyorum. Bu tiplere eskiden çok sinirleniyordum. Ancak sonra bir şeyi fark ettim. Bu tür işlere girenlerin hemen hepsi yeteneksiz, işsiz güçsüz ve üstelik de biraz aptal. Hatta aralarında bir tanesi var, onun zekâ yaşı öylesine düşük ki kazayla bir iki puan daha aşağıya düşseydi zekâsı, adam insan kategorisinden çıkıp bitki kategorisine geçecekti. Buna da ben şiddetle karşı çıktım, çünkü o zaman da işi gücü bırakıp adamı her gün sulamamız gerekecekti ölüp elimizde kalmasın diye. Bütün bunları çözümledikten sonra herhalde bu tiplere karşı bir şey yapmamı da beklemiyorsun değil mi?













Yazarın Tüm Yazıları