’Ama o arkadaşımız bir şey yapmadı ki’

ÖĞRENCİLER şöyle bir dalgalanıyor. Kiminin ağzı yüreğinde, kimi ağlamaklı, ortak duygu korku. Yaşları yedi ile on beş - on altı arasında değişen öğrenciler. İlkokulu ya da sonrasını okuyan öğrenciler. Üniversite öncesi öğretim gören öğrenciler.

Bakanlıktan kağıt gelmiş, öğrenciler Gazze için saygı duruşunda bulunacakmış, aralarında para toplanacakmış.

Ama, o öğrenciler arasında, çeşitli okullarda okuyan Musevi asıllı çocuklar da var. Aileleri ve kendileri Türk vatandaşı.

O BİR ŞEY YAPMADI


Aynı sırada yan yana oturan, bahçede birlikte top oynayan, ip atlayan, çember çeviren çocuklar Gazze için saygı duruşunda. Birlikte oyun oynadıkları, aynı sırada oturdukları öteki çocuklara karşı.

Pek çok okulda bazı öğrenciler hıçkırarak öğretmenlerin yanına geliyor, "o bizim arkadaşımız, bize bir şey yapmadı ki".

Yukardan gelen emirle, yan yana oturdukları arkadaşlarına karşı, bir tavır sergilenmesi isteniyor. Arkadaşlarıyla ilgili olmasa da, çocuklar öyle algılıyor. Ve korkuya kapılıyor. Ve ağlayan ve titreyen çocuklar.

Bir devlet politikası okullara kadar indirgeniyor. Bu manevralardan habersiz öğrencilerden, saygı duruşunda bulunmaları, Gazze için para toplamaları emriyle.

Demokratik ülkelerde eşine rastlanmayan bir skandal. Tam ırkçılık.

KAHPESİN, ALÇAKSIN


Devlet politikaları, devletin emriyle, hangi ülkelerde okullarda talim ettiriliyor? Hangi ülkelerde zorla saygı duruşu, zorla para toplatmak var?

Devlet burada zor kullanıyor. Hiç bir yasal çerçeveye girmeksizin, emrine itaat istiyor. Bu insan haklarına aykırı. Demokrasiye aykırı.

Derin devlet, derin devlet. Derin devlet sadece mafya bağlantılarından, faili meçhul cinayetlerden mi ibaret? Zorla saygı duruşu, zorla para toplatmak, derin devletin bir başka tanımı, farklı bir görünüşü değil mi? Derin devlet mutlaka asker ve polis bağlantılı devlet tanımı mı? Sivil siyasetin derin devleti yok mu?

Bugün saygı duruşu, yarın düşmana hücum. Kim o düşman? Neden düşman? Onu bizim ve öğrencilerin bilmesine gerek yok. Onu büyüklerimiz biliyor, memleketimizin yüce çıkarları uğruna. Büyüklerimiz memleketimizin hizmetinde.

Öğrencilere düşen, saygı duruşunda bulunmak. Bize düşen, bu duruma alkış tutmak. Alkışlamazsan, vatan hainisin. Kahpesin, alçaksın.

Arş yiğitler, Gazze için vatan imdadına. Şimdi okullu olduk, Gazze siperlerini doldurduk.

Tayyip Erdoğan dün grup konuşmasında, "Yahudi düşmanlığı yapmak tehlikelidir" diyor.

Ya devlet politikasını okullara kadar indirgemek ne?

İşsizlik sonrası en ağır gösterge

EKİMDE yüzde 2, kasımda yüzde 22, aralıkta yüzde 25 ve ocakta yüzde 28 oranında düşüş var. ihracatta.

Ekonomik kriz yavaş yavaş yaklaşıyor. Küçük adımlarla önce kendini hissettiriyor. Sonra bir çığ dağdan aşağıya yuvarlanıyor, büyüklerimiz o sırada, "kriz bize teğet geçiyor" nutukları patlatmakla meşgul.

Kriz tam teğet geçerken, sert bir dönüşle, şiddetli bir yumruk atıyor.

İşsizlik sonrası krizin en ağır salvosu. İhracatta üçte bir gerileme.

İhracat azalıyor, bunun sonucunda içeride üretim düşüyor. İşsizlik artıyor. Benzer biçimde ithalat azalıyor. İç tüketim düşüyor. Refah geriliyor.

Ülke fakirleşiyor.

Şu anda biz fakirleşmeyi yaşıyoruz. Bunu görmek için, ihracat istatistiklerini beklemek gereksiz. Sağa, sola bakın, otobüse, tramvaya, bakkala, kasaba, sinemaya, ne satarsa satsın, mağazalara bakın, iş yerinize bakın, kendinize dönün bakın, fakirleşme tablosu ya da kriz ağır biçimde karşımızda.

Krizin ilk faturası işsizlik. Şimdi ihracatta gerileme. Ne yazık ki devamı var.
Yazarın Tüm Yazıları