Güncelleme Tarihi:
Ozon terapi, uygun doz ve doğru malzeme kullanımıyla, bilinen ciddi bir yan etkisi olmayan tamamlayıcı ve destekleyici en önemli tedavi yöntemlerinden biri olarak biliniyor. Ozon tedavisi son dönemde hem yurt dışında hem de Türkiye'de tıbbi tedaviye destek olarak yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Ozon terapinin birçok uygulama yöntemi olduğunu söyleyen Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği’nden Uzm. Dr. Eren Yıldırım, “Majör ozon terapi, minör ozon terapi, rektal ozon terapi, torbalama yöntemi, lokal kas içi ve eklem içi gibi uygulamalarla bu işlemleri gerçekleştirebiliyoruz. En yaygın uygulama ve bizim de kliniğimizde uyguladığımız yöntem majör ozon terapi ve minör ozon terapinin birlikte uygulanmasıdır” diye konuştu.
"İşlem 20 dakikada tamamlanıyor"
Uzm. Dr. Eren Yıldırım, majör ozon terapi uygulaması hakkında şu bilgileri paylaştı:
“Major ozon terapide tamamen kapalı bir sistemle damar yolundan alınan 100 cc kan hastalığa uygun aynı miktarda ozon dozuyla muamele edilerek tekrar hastaya verilmektedir. Bu işlem 15-20 dakikayı geçmeyen bir işlemdir. Burada önemli olan ozon jeneratörünün uygun dozajda ozon üretebilen kalibrasyonlarının düzenli takip edildiği bir cihaz olması ve ayrıca bu işlemde kullanılan malzemelerin mutlaka ozona dayanıklı malzemelerden kullanılmasıdır. Maliyeti düşürme adına kullanılacak ozona dayanıksız malzemeler hastada istenilmeyen yan etkilere neden olabilir. Majör ozon terapi uygulamasından sonra yine hastadan alınan 2-2,5 cc kan hastalığa uygun dozajlama ile aynı miktarda ozonla muamele edilip kalçadan hastaya uygulanmaktadır. Böylece 1 seanslık tedavi tamamlanmış olur” şeklinde konuştu.
"Kovid -19 tedavisine ozon terapi ile katkı sağlanabilir"
Bilimsel çalışmalarda ozon terapinin iyileşme kapasitesini azaltan enflamasyon ve oksidatif stresi azalttığı belirtildiğini vurgulayan Uzm. Dr. Yıldırım, “Bu nedenle ozon terapi özellikle bağışıklık sistemini ilgilendiren hastalıklarda tıbbi tedaviye ek olarak etkili ve destekleyici bir tedavi yöntemidir. Güncel olması nedeniyle Kovid-19 enfeksiyonu geçirmeden uygulanan ozon terapi hastalığın daha hafif seyirde geçirilmesini sağlayabilmektedir. Yine hastalık sırasında ve Kovid-19 enfeksiyonu sonrasında uygulanan ozon terapiyle de hastalığın tedavisine ciddi katkı sağlanmaktadır” ifadelerini kullandı.
Ozon terapi günlük yaşam kalitesine olumlu etki eder
Ozon terapinin kas iskelet sistemi hastalıklarında da sıklıkla kullanıldığını söyleyen Uzm. Dr. Eren Yıldırım şöyle devam etti: “Fibromiyalji, fibromiyozit, kronik yorgunluk sendromu, bel-boyun fıtıkları, kas spazmları, eklem hastalıkları gibi durumlarda da klasik tedavilere ek olarak ozon terapiden faydalanılmaktadır. Böylece hastanın kronik ağrılarının giderilmesine ve vücudun kendini iyileştirme kapasitesini artırmasına destek sağlanmaktadır. Yine diyabet hastalığında şeker regülasyonuna katkı sağlamakta ve özellikle diyabetik ayak yaralarında uygulanan ozon terapiyle iyi sonuçlar alınmaktadır. Bunun dışında iyileşmeyen yaralar, yanıklar, ciddi mantar enfeksiyonlarında da ozon terapi yaygın şekilde kullanılmaktadır. Onkolojik hastalarda tıbbi tedavi yanında uygulanan ozon terapi hastaların hastalığı daha iyi tolere etmesini sağlamakta, günlük yaşam kalitesine olumlu etki etmektedir. Yine astım gibi akciğer hastalıklarında, alerjik hastalıklarda, damar hastalıklarında, romatizmalı hastalıklarda, Hepatit gibi karaciğer hastalıklarında ozon terapi yaygın olarak kullanılmakta ve hastalar bu destek tedavisinden çok ciddi fayda görmektedirler.”
“Ozon terapi yaşlanmayı geciktirir”
Ozon terapinin hücre yenilenmesini sağlayan bir işlem olması nedeniyle yaşlanmayı geciktirmek ve daha genç görünmek için de uygulandığını belirten Uzm. Dr. Yıldırım, şu bilgileri verdi:
“ Günümüzdeki beslenme alışkanlıkları, hareketsiz yaşam, hava kirliliği, toksik yüklenmeler, stres gibi birçok durum da antioksidanları ve iyileşme kapasitemizi azaltmaktadır. Ozon terapi hiç hastalığı olmayan bireylerde hastalıklara karşı direnç oluşturmak amacıyla da uygulanmaktadır. Ayrıca ozon tedavisi tıbbi tedaviye destek etkilerinin yanında; stres ve yorgunluğu giderir, ödem ve toksinlerden vücudu arındırır, kronik ağrıların azalmasını sağlar, kan ve lenf sistemi dolayısıyla dolaşım sistemini düzenler, bağışıklık sistemini düzenler, direnci artırır, yağ dokularının parçalanmasında rol oynayarak sağlıklı kilo vermeyi sağlar.”
“Bazı hastalıklarda uygulanmıyor”
Bazı hastalıklarda bu tedavinin uygulanmadığını hatırlatan Uzm. Dr. Eren Yıldırım, sözlerini şöyle bitirdi: “Bakla alerjisi, hipertiroidi, masif kanama, yeni geçirilmiş kalp krizi, pankreatit durumlarında ve ozon alerjisi olanlarda ozon tedavisi uygulanmaz. Ozon tedavisinin bilinen yan etkileri baş ağrısı, halsizlik, yorgunluk olup bu etkiler geçicidir. Ancak bu yan etkiler hastanın antioksidan kapasitesine göre yüksek dozda ozon verilmesine ve uygulamadaki farklılıklara bağlıdır. Hastalıklara göre seans sayısı değişmekle birlikte genel uygulama haftada 2 seans olmak üzere toplamda 10-12 seans, sonrasında hastalığa göre ayda 1, ayda 2 veya 3 ayda 1 gibi gerçekleştirilir.”