Güncelleme Tarihi:
Sağlıklı bir kiloyu tanımlamak söz konusu olduğunda, genellikle İngilizce BMI kısaltmasıyla bilinen ‘Body Mass Index’ yani ‘Vücut Kitle Endeksi’ değeri dikkate alınıyor.
Bu değer, bir kişinin birçok hastalığa yakalanma riskini belirlemek için kullanılan ağırlık ve boy oranı olarak tarif ediliyor.
Uzun zamandır en sağlıklı BMI'ın 18,5 ile 24,9 arasında olduğu; diyabet, kalp hastalığı ve bazı kanser türlerini önlemede etkili olduğu düşünülüyor. Ancak yakın dönemde yapılan pek çok araştırma, bu kabulün sorgulanmasına neden oluyor.
Son olarak geçtiğimiz günlerde İngiliz Diyetisyenler Derneği, ezberleri bozan bir açıklamaya imza attı. Dernek, Plymouth Üniversitesi'nin araştırmalarını temel alan raporunda 65 yaş üstü kişilerin ‘biraz fazla kilolu’ olmasını tavsiye etti.
İngiliz Diyetisyenler Derneği bu tavsiyeyi "Fazladan birkaç kilo kemikleri ileri yaşlarda sık görülen kırıklardan ve kırılmalardan koruyabilir, hızlı kilo vermenize neden olabilecek hastalıklara karşı koymanıza yardımcı olabilir" şeklinde açıkladı.
Daha da ilginci, fazladan birkaç kilonun sağlığa faydalarının sadece ileriki yaşlar için söz konusu olmaması. Bazı uzmanlar, özellikle kadınlar için daha fazla yağın vücutta olmasının gençken ve orta yaşta faydalı olduğunu öne sürüyor.
Peki bu tavsiyeleri nasıl yorumlamak gerekiyor? ‘Biraz fazla kilolu’ açıklamasındaki kilo miktarı tam olarak ne olmalı?
BU TANIM 60 YAŞ ÜSTÜ HER BİREYİ KAPSIYOR MU?
Konuyla ilgili bilgilerine başvurduğum Uzman Diyetisyen Nihan Yakut, “Bu araştırma sonucunu doğru anlamak için gereken en önemli şey, ‘biraz fazla kilo’ ifadesiyle ne kastedildiğidir” dedi. Yakut, şu bilgilerin altını çizdi:
-- Özellikle 60-65 yaş üstü yetişkin bireylerde hiçbir zaman yağsız bir vücut elde etme amacı gütmüyoruz. Bu bireylere diyet yaptırırken veya herhangi bir tıbbi beslenme tedavisi uygularken amacımız vücudun optimal düzeyde sağlıklı olmasını sağlamaya çalışmaktır.
-- Bu ifadeleri iki gruba ayırarak düşünecek olursak; düşük kas kitlesi, kötü beslenme ve kronik hastalıklar nedeni ile yağ dokusu olmayan veya az olan kişilerin normalin biraz üzerinde bir yağ dokusuna sahip olmalarını tercih ederiz. Ancak yüksek yağ dokusu ile ilişkili hastalıklar söz konusu olduğunda (diyabet, obezite, kalp damar hastalıkları, hipertansiyon vb.) bu bireylerin vücut yağ oranları kendi ideal limitlerinde olmalıdır. Dolayısıyla tanım 60 yaş üstü her bireyi kapsıyor demek hatalı olur.
‘BİRAZ FAZLA KİLOLU OLMANIN BAZI AVANTAJLARI VAR’
Diyetisyen Asya Naz Al ise “Bu tür tavsiyeler genellikle birçok faktörün dikkate alındığı hallerde, bireyin genel sağlık durumu ve yaşam tarzına bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Belirli durumlarda, 65 yaş üstü bireylerde ‘biraz fazla kilonun’ olmasının veya sabit olan kilonun korunmasının bazı avantajları olabilir” dedi.
Asya Naz Al, “Bu avantajlar; enerji depolanması, kemik sağlığının desteklenmesi ve hastalıklarla mücadelede dayanıklılığın daha fazla olmasıdır. Fakat her bireyin durumu farklıdır ve genel kurallar her zaman geçerli değildir. Kişinin yaşına, sağlık durumuna, aktivite düzeyine ve diğer bireysel faktörlere göre bir değerlendirme yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.
60-65 YAŞ ÜSTÜ KİŞİLERİN VÜCUT KİTLE ENDEKSLERİ NASIL OLMALI?
Bu soruma “Her bireyin sağlık durumu ve yaşam tarzı farklı olduğu için, vücut kitle endekslerine göre ne kadar kilo alınması gerektiği sorusuna net bir cevap vermek mümkün değildir” cevabını veren Asya Naz Al, “Ama 65 yaş üstü bireylerde vücut kitle endeksinin 24-29 kg/m2 aralığında normal kabul edildiğini söyleyebiliriz. Ortalama olarak 26 kg/m2 ve 27 kg/m2 üzerine çıkılmaması daha çok tercih ettiğimiz bir durum” dedi.
İDEALİN ALTINDA KİLO ÇOK TEHLİKELİ!
Peki bu yaş grubunun düşük kiloda olması nasıl dezavantajlar sağlıyor?
Nihan Yakut, “Yaşlı yetişkinlerde idealin altında olan kilo, kas kitlesinde kayıp, kemik yoğunluğunun azalması, kemik erimesi, kırık riskinin artışı, enfeksiyon durumunda yavaş iyileşme ile karakterize olabilir. Bu yaşlarda hastanede yatış özellikle yoğun bakımda yatış söz konusu ise düşük kilo, iyileşme hızını ne yazık ki olumsuz etkilemektedir” ifadelerini kullandı.
‘ERKEKLERDE KALP VE DAMAR HASTALIKLARINI ARTIRIYOR’
Erkeklerde ise durumun biraz daha farklı olduğuna dikkat çeken Asya Naz Al, “Yapılan araştırmalarda erkeklerin kadınlara göre kalp ve damar hastalıklarına daha çok yatkınlığı gözlemlenmekte. Bu sebeple fazla vücut yağı kalp hastalıkları, hipertansiyon, ateroskleroz ve buna bağlı kalp krizi riskini artırabilir" ifadelerini kullandı.
‘BESLENMEDE DENGE: DOĞRU ZAMAN VE DOĞRU BESİN’
Bu noktada beslenme alışkanlığının çok önemli olduğuna vurgu yapan Nihan Yakut, “Üzerine basa basa söylediğimiz tek bir şey var: Beslenmede denge olması… Denge iki başlığa ayrılır; birincisi doğru zaman ikincisi de doğru besin” dedi. Yakut, bu iki başlığa dair şu önemli bilgileri paylaştı:
-- Doğru zaman: Sabah, öğle ve erken akşam saatleridir. Mümkün olduğunca akşam yediyi geçmemeye özen göstermek gerekiyor. Gece atıştırmalarından uzak durmak (özellikle hareketsiz saatlerde) çok önemli.
-- Doğru besin ise elde yapılmış ve doğal olan besinlerdir. Gün içinde mümkün olduğunca; sebze, meyve, kurubaklagil, tahıl, süt ve süt ürünleri, et ve et ürünleri, sağlıklı yağlar tüketmeliyiz. Bu besinlerin hepsi dengede olmalıdır. Diğer bir deyişle hepsinden az az tüketmek gerçekten sağlıklı yaklaşım olacaktır. Ev yemeğine daha çok yönelmeli, unuttuğumuz mutfak alışkanlığını yeniden kazanmalı, hazırı minimuma indirmeliyiz.
Fotoğraflar: iStock