Ziyaretin ardından

ASLINDA durum ortada. Ama iş karmaşık hale getirilerek konudan uzaklaşılıyor.

Tartışma, Beyaz Saray ziyareti sırasında PKK ile mücadele konusu ele alınırken siyasi çözümden söz edilip edilmediği noktasında çıkıyor.

Cumhurbaşkanı Gül, bu tartışmadan rahatsız.

Konunun gündeme geldiği ABD Başkanı’nın basın açıklaması dikkatle çözümlenince de anlaşılıyor. ABD Başkanı, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği konusunu konuşmasının başına çekerek önem sırasını zaten belirtti.

Türkiye’nin demokratikleşmesinin, İslam dünyası için "fantastik örnek" oluşturacağını söylüyor.

Yabancıların konuşma kodlarını incelerken, demokratikleşme meselesinin en başta Kürt sorununun çözümü anlamına geldiği artık sır değil.

Kaldı ki bu görüşmeden hemen sonra, Beyaz Saray’da kimliği açıklanmayan bir yetkili gazetecilere görüşmenin içeriği ile ilgili bilgi veriyor. Bu basın toplantısının çözümü Başkanlık internet sitesine konuyor ve orada konuya açıklık getiriliyor.

Bir gazetecinin, "PKK ile mücadele çerçevesinde Türkiye’nin hangi çabaları sarf etmesini istiyorsunuz" sorusuna yanıtta bu beklenti şöyle ifade ediliyor:

"PKK konusu ve bu sorunla ilgili çeşitli çözümler geniş biçimde tartışıldı. Tartışma, PKK sorununa geniş kapsamlı çözüm çerçevesindeydi. Bu da sadece askeri eylem değil, bunun yanı sıra, Türkiye’nin içinde güneydoğunun ekonomik, siyasi ve toplumsal gelişmesini de içeren siyasi eylem anlamına geliyor... Biliyorsunuz biz de dünyanın değişik yerlerinde teröristlerle mücadele ediyoruz. Teröristlerin çeşitli gruplara çekici gelmemeleri için aternatifler oluşturmak durumundasınız. Tartışma bu noktada oldu."

* * *

BEYAZ
Saray’ın bu açıklaması, bir sürpriz değildi. Cumhurbaşkanı Gül neye kızdı bilemiyorum.

Bush’un bu konuyu gündeme getirmesine mi, yoksa konunun görüşmede ele alındığının Beyaz Saray tarafından açıklanmasına mı?

Ama bir vatandaş olarak ben, bu konunun muhatabı olmaktan sıkıntı duyuyorum. Kürt sorunu ile ilgili Türkiye kendi çözümlerini ortaya koyabilmeliydi.

"Üniverisitelerde Kürt dilinin incelenmesine fırsat tanınsın" diyen Kürt kökenli vatandaşlarımız ile PKK arasına net çizgi, ilkinin taleplerinin ciddiye alınmasıyla çekilebilmeliydi. Bu meseleyle ilgili her talep, öneri "bölücü"lük olarak değerlendirilmeyebilirdi.

Daha çok örnek verebilirim ama kısaca söylemek gerekirse Türkiye, şimdiye kadar bu soruna kendi ekonomik, siyasi, toplumsal çözüm önerilerini hazırlasaydı Beyaz Saray ile bu konuları geniş biçimde ele almaya gerek kalır mıydı?

"Biz yapılması gerekenleri yaptık yapıyoruz. Siz terörden bahsedin, ona karşı siz de üzerinize düşeni yapıyor musunuz?" yanıtı o zaman daha rahat verilirdi.

Bu sorumluluk sadece AKP’nin değil, muhalefetin de payı büyük. Bugüne kadar verilen sözlerin hiçbirinin arkası gelmedi. Ciddi bir plan ortaya konmadı.

CHP’ye büyük sorumluluk düşüyor. Hálá sosyal demokrasinin siyasi temsilcisi olduğu iddiasını taşıyorsa tabii.

* * *

ŞİMDİ
, dendiydi denmediydi tartışmaları ile konuyu boğuntuya getirmememiz gerekiyor.

Bu konu konuşuluyor ve konuşulacak. Soruna kendi çözümünü üretmek, bunu halka anlatmak ve şeffaf bir süreci hayata geçirmek zamanı geldi.

Dışarıdan gazel okuyanları susturacak en etkili önlem bu.
Yazarın Tüm Yazıları