Paylaş
Kısacası zaman birçoğumuza iyi davranmıyor. Oysa yüzümüzde meydana gelen çöküntülerin tamiri mümkün. Detayları Prof. Dr. Onur Erol’dan aldık.
Yüze dolgu uygulaması gerekli mi?
- Zaman içinde yüzümüzde, kollajen dokusunun bozulması, kemiklerimizin erimesi ve mimiklerle kırışıklıkların derinleşmesi ile doku erimeleri, çöküntüler meydana geliyor. Bunların tamiri için de bu bölgelere dolgu yapılmasına ihtiyaç duyuluyor. Dolgu uygulaması, dudak çevresine ‘nazalobiyel oluk’ dediğimiz aslan çizgilerinin olduğu bölgelere, elmacık kemiklerine ve yüzün çeşitli yerlerine yapılabiliyor. Bu sayede derinleşmiş çizgiler yok edilip, yüze canlılık ve kontur kazandırılabiliyor.
Peki, en güvenilir dolgu maddeleri hangileri?
- Yüze uygulanan dolgu maddelerini internetten araştıracak olursak, karşımıza yaklaşık 500 farklı dolgu maddesi çıkar. Ama bunların çoğu zararlı dolgu maddeleri. Dolayısıyla dolgu maddelerinin seçimini hekimler yapmalı ve hastaya zarar verebilecek hiçbir dolgu maddesini kullanmamalı. Yaygın olarak kullanılan dolgu maddelerinden en güvenilir olanı, hiyalüronik asit içerikli olanları. Kendi vücudumuzdan bir madde olduğu için dokulara zarar vermiyor. Hiyalüronik asitle, gerek dudaklara gerekse yüzün diğer bölgelerinde 6-8 ay süre ile dolgunluk kazandırmak mümkün.
Neştersiz ameliyatlarda hangi yöntemler ve dolgular kullanılıyor?
- Kaş asma, yanak asma, gıdık asma, boyun asma, dudak asma ve kalça asma gibi yöntemler, sadece dikişler vasıtasıyla özel bir yöntemle asılarak gerçekleştiriliyor. Kullanılan pek çok çeşitli iplik olmasına rağmen, bizim kullandığımız yöntem dokuları da tuttuğu için, dayanma süreleri çok uzun. Plastik cerrahide dolgu tabiri yerine kontur verme uygulanıyor. Bunun için yağ dokusu veya doku kokteyli dediğimiz, yine kişinin kendi vücudundan alınan dokular kullanılıyor. ığne yardımı ile alınan dokular enjekte edilirken herhangi bir kesi durumu söz konusu değil. Enjekte edilen dokular, mikro greft yani mikro aşı anlamında bir uygulama. Bu mikro aşılar deri altında, kas üstünde ve kas içinde damarlanarak burada kendi dokusu olarak yaşıyor. Ancak bunların ne kadarının tutacağı yine bu kişinin yağ dokusunun kalitesine, hekimin kullandığı tekniğin özelliğine bağlı olarak farklılıklar gösterebiliyor.
Kalıcı dolguların zararları var mı?
- Kalıcı dolgular bizim kendi canlı dokularımızı ittirerek kendileri oraya yerleşiyor. Bu kalıcı dolguların oradaki normal hücreleri zedeleyerek baskı altına alarak öldürme olanağı çok fazla. Özellikle bu kalıcı dolgulardan reaksiyon verenlerin ciltte sertlikler yaparak veya kötü urlar şeklinde oluşumlar yaparak komplikasyonlar yaratma ihtimali de mümkün.
Geçici dolgu maddelerinin kalıcılık süresi nedir?
- Hiyalüronik asit içeren geçici dolgu maddelerinin 6 ay ile 8 ay arasında bir kalıcılığı var. Bu maddelerin vücutta herhangi bir zararı yok. Zira hiyalüronik asit, vücut içinde de bulunan bir kimyasal madde. Bu madde zararlı olmamakla birlikte bir katkı da sağlamıyor. Yani bir gençleştirme olayına giremiyor. Fakat geçici olarak insanı daha genç ve daha zinde gösterme özelliği mevcut. Kendi dokularımızı kullanmak istemediğimiz takdirde yararlanılıyor.
Kendi dokularınızla gençleşin
Artık kendi dokularımızdan yapılan dolgu diye bir terim kullanılmıyor. Hepsi birer aşılama yöntemi. Özellikle iki senedir yağ dolgusu dahi yağ aşısı olarak adlandırılıyor. Nasıl ki bir saç aşılaması, saç kökü aşılaması, kıkırdak aşılaması, deri grefti aşılaması oluyorsa yağın da aynı şekilde aşılaması söz konusu. Yüzün konturunu verecek olan bu dokulardan en sık kullanılanı, yağ dokusu. Yağ dokusu aşılamasıyla yüze kontur veriliyor. Üstelik sadece yüze değil, vücudun birçok yerine aynı doku enjekte edilebiliyor. ıkinci tip doku ise doku kokteyli. Bu uygulamada dermis, fasyalar, az miktarda yağ dokusu olmak üzere bir karışım elde ediliyor. Bu doku kokteylinde dermis tabakası çok kollajen ihtiva ettiğinden daha güçlü bir aşılama gerçekleşiyor. Bunun dışında kıkırdak ve kemik aşılamaları da kontur bakımından kullanılan dokular. Yağ dokusunun damarlanıp orada tutunması ve yaşama olasılığı yüzde 40-50 civarında. Halbuki, doku kokteylinde bu oran yüzde 90’a çıkabiliyor.
Cildin soyulma zamanı
Artık yazın güçlü güneşine hazırlanma zamanı. Cildinizde yaptığınız derinlemesine temizlik, bronzluk süresini de uzatmanız için önemli. Isınan havalardan ruhunuz gibi teniniz de faydalansın.
Güneş ışınları artık içimizi yavaş yavaş ısıtmaya başlıyor. Cildin yaz sıcaklarına hazırlıklı olması ve bunun için kullanacağınız bir dizi güzellik ürününün etkisini göstermesi için derinlemesine bir cilt temizliğine ihtiyacınız olacak. Bunun en mükemmel yolu da şüphesiz peeling uygulamasından geçiyor.
Ölü deri hücrelerinden arınan ve yeni uygulamalara açık olan cilt, bu sayede bakım ürünlerini de etkili bir şekilde kabul etmiş oluyor. Kış boyunca ciltte meydana gelen olumsuz etkileri minimuma indirmek ve onu yaza hazırlamak gerekiyor. Cildin yeniden nefes almasını sağlamak için işe peeling’den başlayın. Meyve ve bitki özlü peeling’ler ile cildiniz güzelliğine yeniden kavuşacak.
Peeling uygulamasının faydaları
Cildi ölü hücrelerden temizliyor.
Tıkanan gözenekleri açıyor, deri nefes alıyor.
Siyah noktaların ve aknelerin oluşmasını engelliyor.
Kan dolaşımını hızlandırıyor.
Cildin nem oranını yükseltiyor.
Cilde esneklik kazandırıyor. Cilt yumuşuyor, pürüzleri azalıyor.
Sivilce izleri hafifliyor, cilt rengi düzeliyor.
Güneş lekeleri ve diğer renk düzensizlikleri hafifliyor.
DONNA KARAN: Seksi erkek kendi kurallarını koyabilen erkektir
En büyük esin kaynağı yaşadığı kent New York olan ünlü tasarımcı Donna Karan, kusursuz kıyafetleri kadar adını taşıyan parfümleriyle de adından söz ettiriyor. Tasarımcı, yeni erkek kokusu DKNYMEN ile bu kez erkeklerin gönlünü fethediyor.
Yeni erkek kokunuzun tasarımında nasıl bir yaklaşım izlediniz?
- Benim tasarım yaklaşımım tamamen hislere dayanıyor. Ne hissettirir, neyi anımsatır, kullanan kişi özellikle de bu bir koku ise bununla ilgili ne söyler... Tüm bunlar benim için birer veridir.
DKNY erkek koleksiyonundaki vizyonunuz nedir?
- Bu koku tamamen bir erkek ve bir şehrin hikâyesi. Güçlü, yaratıcı, bireysel... New York’ta yaşayan ve yaşadığı şehir ile gelişip, zenginleşen bir erkek... Onun eşsiz stilini ve gücünü yansıtan, bir kadını durdurup arkasına baktıracak bir koku yaratmak istedim. DKNYMEN erkeği dinamik, kendi kurallarını koyabilen, yeniliklere açık bir erkek. Bence bundan daha seksi bir şey olamaz.
Parfüm ve moda koleksiyonunun yüzü olarak neden yeniden Mark Vanderloo’yu tercih ettiniz? Bunun DKNY’ın 20’nci yılını kutlaması ile bir bağlantısı var mı?
- Mark da DKNY gibi bir klasik. Onunla tanıştığımız ve ilk DKNY çekimlerini gerçekleştirdiğimiz zamanki gibi seksi, dinamik ve yaşsız. Mark’la özellikle de DKNY’ın 20’nci yıl dönümünü kutladığımız bir dönemde yeniden çalışmaktan çok mutluyum. Yılların getirdiği deneyim ve yaşanmışlık ona çok yakışıyor. Mark artık bir baba ve yaşamındaki her şeye tutkuyla bağlı.
Parfümün şişe tasarımında Flatiron Binası’nın üçgensi yapısından esinlenmişsiniz. Neden?
- Flatiron Binası, özellikle de onun üçgensi yapısı ile New York’un gökyüzü kadar simgesel. Bu binayı sadece ilginç tasarımı için değil, aynı zamanda eklektik ve yaratıcı bir yaklaşımı yansıttığı için de çok seviyorum. New York’ta yaşayanlar, bu görüntüye alışık olabilirler. Fakat bu yapı gerçekten belirgin bir yenilikçi anlayışı yansıtıyor.
Sizin erkek ikonlarınız kimler?
- Birçok isim sayabilirim ama onların ortak özellikleri güçlü, yaratıcı ve tutkulu olmaları. Kendi kurallarını koyan, kendi belirlediği yolda ilerleyen erkekler. Aynen babam ve eşim Stephan gibi. Kendisi gibi olan ve başkalarının onun hakkındaki düşüncelerini umursamayan erkekler gerçekten çok çekici.
Keşfetmeyi seven erkeklere
DKNYMEN, New York’un ruhundan ilham alınarak yaratıldı. Bergamot ve mandalinin birleşimi, sizi hızlıca kendine çekerek New York’un enerjisini yansıtıyor. Serin yağmur hissini, ardıç ve adaçayı veriyor. Beyaz biber ve kakulenin baharatlı notası ise şehrin heyecanlı yönünü anımsatıyor. Lavanta, menekşe ve yasemin, parfüme sofistike bir yön katıyor. Alt notalarda da sandal ağacı, sedir ağacı ve paçulinin, modernliği yeniden tanımlayan orris ve vetiver ile birleşmesi parfümün maskülen yönünü ortaya koyuyor.
Bu yepyeni erkek parfümü, kendi tarzını yaratmak isteyen, modern, şehirli erkeğin mükemmel tamamlayıcısı. Koleksiyonun ambalaj tasarımı şık ve New York ruhuna çok uygun. 1990 yılında DKNY, Donna Karan’ın lüks koleksiyonunun sokak modasını yansıtan bir markası olarak yaratıldı. DKNYMEN parfümü bu koleksiyonun en büyük tamamlayıcısı olarak, New York ruhunu, DKNY erkeğinin stilini ve yaşam tarzını yansıtıyor.
BİLİN, KAZANIN
Ruhunu yansıttığı şehir New York kadar etkileyici DKNYMEN parfüm şişesinin, New York’taki hangi ünlü mimari yapıdan esinlenilerek dizayn edildiği sorusuna www.tekinacar.com.tr sitesinde cevap veren ilk 15 kişiden biri olun, orijinal boy DKNYMEN parfüm kazanın.
Paylaş