Paylaş
Genç ve başarılı şefler arttıkça, yeni mekanlar fazlalaştıkça, turizm gastronominin değerini daha iyi anladıkça gastronomide de yükselecek.
Gastronomisini turizmi için iyi kullanan ülkelerin başında İtalya geliyor.
İtalya gastronomiyi yalnızca bir lezzet mirası olarak değil, turizmi büyüten, kültürü yaşatan ve dünyaya örnek olan bir değer olarak tanımlıyor.
Bu açıdan, her yıl düzenlenen ve Türkiye’de de coşkuyla kutlanan “İtalyan Mutfağı Haftası” sadece damakları değil, gastronomi dünyasına açılan yeni pencereleri de canlandırıyor.
Bakın İtalya neler yapıyor.
***
Toskana’dan Napoli’ye coğrafyanın öyküsünü lezzetlerle anlatılıyor.
İtalya, mutfak çeşitliliğinde coğrafyanın rolünü güçlü bir şekilde sergiliyor.
Kuzey İtalya’nın zengin risotto ve peynirleri, güneye indikçe yerini deniz ürünleri ve daha hafif tatlara bırakıyor.
Örneğin, Floransa’nın ünlü bifteklerinden Napoli’nin vazgeçilmez pizzalarına kadar her bölgenin kendine özgü yemekleri, o bölgenin tarihini ve kültürünü yansıtıyor.
***
Yerel ürünleri koruyor, örneğin parmesan peynirinin de Modena balzamiğinin de kıymetini biliyor ve dünyaya anlatıyor.
İtalyan gastronomisinin temelini oluşturan birçok yerel ürün Avrupa Birliği tarafından verilen DOP (Denominazione di Origine Protetta) sertifikası ile korunuyor.
Bu sertifika ürünlerin orijinalliğini ve kalitesini garanti altına alıyor.
Örneğin, Parmigiano Reggiano peyniri ve Modena balzamik sirke sadece belirli bir coğrafyada, özel üretim şartlarıyla üretiliyor.
Bu yerel ürünlerin korunması İtalyan mutfağının kalitesini ve otantikliğini dünya çapında simgeliyor.
***
Tüm dünyayı çeken gastronomi festivalleri yapıyorlar.
İtalya, gastronomi festivalleriyle turistlere farklı deneyimler sunuyor.
Alba’da düzenlenen Beyaz Trüf Festivali hem dünyanın dört bir yanından gelen gurmeleri bir araya getiriyor hem de yerel ekonomiye büyük katkı sağlıyor.
Bu etkinlikte katılımcılar trüf mantarlarını arama turlarına katılırken, bölgenin en iyi şaraplarını tatma fırsatı buluyor.
Türkiye de Ege Bölgesi’ndeki zeytinyağı festivalleri veya şarap tadım etkinlikleri ile benzer bir yol izlenerek yerel lezzetler ön plana çıkarılıyor.
Bence son yıllarda Türkiye’de iyi festivaller düzenleniyor.
En son Adana Lezzet Festivali’ne gittim, her şey harikaydı.
Belki de İtalyanların iyi yaptıklarını birlikte de yapma fırsatımız olur.
Doğa dostu mutfak yeni bir trend
DEVAM edeyim.
Sürdürülebilirlik ve çevre dostu mutfak giderek yükselen bir trend.
İtalya gastronomiyi doğa dostu hale getirme konusunda öncü adımlar atıyor.
Milano’da Slow Food hareketinin başladığı restoranlar yerel ve organik ürünleri tercih ederek karbon ayak izini azaltmayı hedefliyor.
Aynı zamanda denizlerin korunması için ‘blue fish’ adı verilen küçük balık türlerinin tüketimi teşvik ediliyor.
Bu yaklaşım sadece İtalyan mutfağının sürdürülebilirliğini sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda dünya çapında çevre dostu gastronomi örneklerine ilham veriyor.
Gastronomik eğitim merkezleri kuruyorlar.
İtalya, mutfak kültürünü geleceğe taşımak için eğitim merkezlerine büyük yatırımlar yapıyor.
Floransa’daki makarna yapım atölyeleri ve Roma’daki sommelier eğitimleri turistlere unutulmaz birer deneyim sunuyor.
Özellikle dünya çapında tanınan mutfak okulları İtalyan mutfağını öğrenmek isteyen şef adaylarını ve gurmeleri kendine çekiyor.
Türkiye de son yıllarda benzer adımlar atarak Gaziantep veya Ege mutfağını öğrenmek isteyenler için yerel atölyeler ve gastronomi festivalleri düzenliyor.
Bazılarına katılıyorum, iyi yolda olduğumuzu söylemeliyim.
***
İtalya, turistlerin gastronomi yolculuğunu derinleştirmek adına lezzet rotaları yaratıyor.
Chianti Şarap Yolu ziyaretçilere Toskana bağlarını gezme ve şarap üretim süreçlerini deneyimleme fırsatı sunarken, Puglia bölgesinde düzenlenen zeytinyağı turları ise bölgenin kendine has tatlarını keşfetmeyi sağlıyor.
Bu rotalar gastronomiyi turizmin merkezine koyuyor ve ziyaretçileri İtalya’nın en özel ürünleriyle buluşturuyor.
Türkiye de Kapadokya şarap rotası veya Ayvalık zeytinyağı turlarıyla benzer bir yol izliyor.
Örneğin, Urla Bağ Yolu’na ilgi giderek artıyor.
Ve Urla en çok ziyaret edilen ve gidilen gastronomi ilçesi haline geliyor.
Türkiye’nin bu çeşitliliğini iyi anlatması gerekiyor.
Türkiye kendi öyküsünü yazabilir
BEN Türk lezzetlerinin, mutfağının, gastronomisinin dünya üzerindeki etkisinin artırmasından yanayım.
İtalya öyle yapıyor, bir ilham kaynağı oluyor.
Lezzet ve sağlığın uyum içinde buluştuğu gastronomik bir serüven, geleneksel lezzetlerin ve coğrafi işaretli ürünlerin öneminin altının çizildiği bir anlayışla artık şekilleniyor.
Bu alanda yapılacak çok şey var.
Pandemiyle birlikte Akdeniz tipi beslenmenin önemi daha iyi anlaşıldı.
Ege’nin o müthiş lezzetlerini dünya daha iyi farkına vardı.
İyi örneklerden yararlanarak Türkiye de kendi öyküsünü yazabilir.
Gastronomik köprü
İTALYAN Mutfağı Haftası, Türkiye’de de her yıl düzenlenen etkinliklerle İtalyan mutfağının tanıtılmasına katkı sağlıyor.
Restoranlar özel İtalyan menüleri sunarken, İtalyan şefler Türk izleyicilere özel atölyeler düzenliyor.
Bu etkinlik iki ülke arasında kültürel ve gastronomik bir köprü oluşturuyor.
İzmir veya İstanbul’daki İtalyan restoranlarında bu hafta boyunca özgün İtalyan yemeklerini deneyimlemek mümkün hale geliyor.
Kasım ayında İzmir’de de bazı etkinler olacak.
Gelişim Koleji’nde “Dante’yi Anlamak” güzel bir etkinlik olacak.
İtalyan sinemasından ‘Özel Bir Mesele’ filminin galası yapılacak.
Prof. Daniela Mareschi ve Prof. Giovanni Tesio, İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde konferans verecek.
Ve hafta Gran Duo konseriyle bitecek.
Paylaş