Yoksullara din eğitimi, zenginlere ABD eğitimi

EĞİTİM müfredatı içinde din eğitimine diyeceğim yok. Kuran kurslarına çocuklarını göndermek isteyenler de gönderir.

Ama en önemli sorunumuz olan eğitim konusunda hükümetin bugüne kadar yaptığı işlere bakınca, Kuran kurslarıyla ilgili son adım önem kazanıyor.

YÖK'teki değişiklik önerisi, TÜBİTAK'a müdahale isteği hepsini ard arda koyunca bu hükümetin eğitim politikasının çizgisi ortaya çıkıyor. Sadece kendi seçmenine göz kırpma isteğinden kaynaklansa bile, AKP'nin Türkiye'yi uluslararası entellektüel rekabete hazırlama politikasının olmadığı anlaşılıyor.

Kuran kursları ile öğrenci yurt ve pansiyonları yönetmeliğinde yapılan değişikliğin anlamadığım yönü, yoksul ve yetim çocuklara bir hizmet gibi sunulması;

Yatılı ve akşam kursları ile ‘‘çalışan çocukların’’ düşünüldüğü izlenimi yaratılması;

Bu değişiklikler sayesinde çocukların, denetim dışı irticai eğitimden korunacağı iddiası.

Çocuklara hizmet böyle mi olur? Uluslararası kurallara bakınca bunun böyle olmayacağı ortaya çıkıyor. Çünkü her şeyden önce devlet, 18 yaşından küçük çocukların çalışmasına gerek bırakmayacak önlemler alarak hizmetle yükümlüdür çocuklara.

Çalışma yaşı 18 civarındadır birçok ülkede.

Maalesef Türkiye'de, küçük çocuklar çalışarak ailelerine yardımcı olmak zorunda kalıyorlar. Bu durumda devletin, onları Kuran kurslarına yönlendirmekten başka hiç mi alternatifi yok?

Neden danışma merkezleri açmak, meslek okullarında olanakları arttırmak düşünülmüyor?

Neden çocuklara irticanın erişemeyeceği alanlar yaratma sorumluluğu ile hareket edilmiyor?

Örneğin, yaratıcılıklarını geliştirecek faaliyetler, yaz okulları, oyun alanları projeleri, yabancı dil kursları örgütlenmiyor? Görgülerini geliştirecek programlar hazırlanmıyor?

Bu faaliyetleri değişiklik maddeleri arasına sıkıştırmakla işi bitirmiş bu zihniyet:

‘‘Bu kurslarda günde en az üç saat eğitim ve öğretim yapılır. Bu sürenin iki saati Kur'an ve meali, 1 saati itikat, ibadet ve ahlak dersi için ayrılır. Ayrıca velilerin isteği üzerine günde 1 saat izcilik, spor, gezi, sergi, kermes, konferans gibi beceri ve görgü artırıcı sosyal etkinlikler düzenlenebilir.’’

Kuran kurslarının peşine günde bir saat gezi, kermes ya da sosyal faaliyet eklenince çocukların ‘‘beceri ve görgüsünü artırma’’ görevi de yerine getirilmiş oluyor anlaşılan.

* * *

AKP Hükümeti, Türkiye'nin Avrupa Birliği hedefine sahip çıkıyor. Ama kavramışa benzemiyor. Sorunumuz ne sadece Kopenhag kriterleri, ne uygulama. İlk halka eğitim.

Merak ediyorum, bu ülkenin yoksul ve yetim çocuklarını yarının dünyasındaki rekabete nasıl hazırlamayı planlıyoruz? Varlıklı ailelerin çocukları hakkında fikrimiz var.

Zengin çocuklar ABD ve Avrupa'ya yaz okullarına, yoksullar Kuran kurslarına. Bu doğru değil. Bazı çocuklar daha kaliteli eğitim kurumlarına devam etme olanağına tabii ki sahip olabilirler, ama diğerleri için de en ileri eğitim olanaklarını hazırlamak devletin öncelikli görevi değil midir?

Mesele Kuran-ı öğrenip öğrenmemek değil. Çocuklarımızın, görgü ve becerilerinin gelişmesi, boş zamanlarının değerlendirilmesi için bir tek alternatifin akla gelmesi. İtikat, ibadet ve Kuran eğitimi.
Yazarın Tüm Yazıları