Ülkemizde iyi bir eğitim için zorlu sınav süreçleri yaşanmaktadır. Bu sınav süreçlerinde, özellikle ailelerin, çocuklarına destek olmaları gerekmektedir. Çocukların davranış ve duygularında sağlıklı bir gelişim süreci sağlamak için ailelere büyük görev düşmektedir. Özellikle sınav dönemleri sadece çocuklar için değil aileler için de zorlu bir süreçtir. Sınav kaygısının yarattığı sınav başarısızlığı ile aile tutumları arasında ilişkilendirme yapılabilir. Aileler, çocuklarına sevgi ve saygılı tutumlar gösterdiklerinde çocuklarının gelişimlerini olumlu yönde etkileyebilirler. Bu durum sonucunda ise çocuklar sorumluluk almakta zorluk çekmedikleri gibi amaç ve hedeflerini kendileri yönetebilirler.
Aileler nasıl davranmalı?
Ailelerin bu tutumu çocukların özgüven kazanımı ve ifade becerisini geliştirmekte, yaşanabilecek çatışmaları azaltmaktadır. Aileler çocuklarına kendilerini daha iyi ifade edebilecekleri özgür ortamlar sağlamalılardır. Özellikle ders çalışmasını olumlu yönde etkileyecek faktörlerden biri olan çalışma odası, çocuğun dikkatini dağıtmayacak şekilde olmalıdır. Ayrıca aileler, çocuklarının okul ortamlarında yaşadığı sorunlara çözüm odaklı yöntemler bulmalılardır. Bu durumun daha etkili ve yeterli olması için aileler Danışma Merkezlerinden veya Rehberlik Merkezlerinden yardım alabilirler.
Aileler çocuklarının çalışma isteklerini artırıp onları cesaretlendirererek kaygılarını giderebilirler. Ailelere düşen en büyük görevlerden biri, çocuklarından beklenti içine girerken onlara olan güven duygularını kaybetmemeleridir. Bununla birlikte çocuklarının kapasitelerini farkında olup beklentilerini bu kapasiteye göre oluşturmalılardır. Çünkü birçok aile kendi amaç ve isteklerini çocuklarına yükleyerek onlardan beklenti içine girebilir ve bu durum çocukların kaygılarını arttırabilir. Aileler, bir uzman yardımıyla çocuklarının kapasitelerini anlayabilirler. Bir başka deyişle bu durum beklentileri kontrol altına alarak çocuklarını zorlamamakla ilişkilendirilebilir. Aile tutumları olumsuz olduğunda, sınav kaygılarında artış görülebilmektedir.
Aynı zamanda, çocukların sınavlardan başarısız olma korkuları, bireysel ve ruhsal sorunlar sonucunda da ortaya çıkabilir. Bu psikolojik gelişim döneminin olumlu geçebilmesi için ailelerin çocuklarına psikolojik destek sağlamaları oldukça önemlidir. Özellikle ailelerin çocuklarını olumlu yönlendirmeleri ve onlara inanıp teşvik etmeleri, çocukların kaygı ve stres düzeylerini azaltabilir. Her çocukta belli bir düzeye kadar olması gereken kaygı durumu bulunmaktadır. Olması gerekenden yüksek kaygı durumunun nedeni aslında çocukların kendilerine olan özgüvensizlikleriyle ilişkilendirilebilir. Bu özgüvensiz durum ailelerin tutumları sonucu oluşabilir. Bu yüzden diyebiliriz ki, yüksek kaygı durumu başarıyı olumsuz yönde etkilediği gibi sınav başarısızlığına da sebep olabilir. Çocuklar ailelerinin beklentilerini karşılayamamaktan ve eleştirilmekten korkabilirler. Bu gibi durumlar çocuklarda özgüvensizliğin artışına sebep olabilir.
Çocuklarınızı kıyaslamayın
Bununla birlikte, ailelerin çocuklarını başka çocuklarla karşılaştırmamaları gerekir. Karşılaştırma sadece çocuğun kendisiyle yapılmalıdır. Çocukların suçlanarak eleştirilmesi de sınav başarısızlığına sebep olabilir. Özellikle, aşırı koruyucu, mükemmeliyetçi, baskıcı tutarsız ve ilgisiz aileler çocukların sınavda başarısız olmasına sebep olabilir. Bu yüzden, Demokratik aile tipi çocukların psikolojik gelişimi için en önerilen aile tipidir. Bu aileler, çocuklarından beklentilerini yüksek tutmalarına rağmen çocuklarına karşı sıcak ve duyarlı davranış sergilerler.
Sınava yüklenilen anlam, sınavla ilgili yoğun düşünceler , sınav sonrası tepkilere ve beklentilere verilen önem, yanlış beslenme, uykusuzluk, zamanı iyi kullanamama , olumsuz düşünceler, aşırı kahve ve çay tüketimi, konuların bitmemesi, yapılan tekrarların yetersizz olması , kendini hazır hissedememe kaygı oluşumunda çok etkilidir. Kaygı, öncelikle sınava yeteri kadar hazırlanmaya ve sonrasında da sınavda başarı olmaya engel olabilir.
Sınav kaygısı belirtileri; dikkati toplamada ve sürdürmede zorluk çekme, okuma- anlamada zorluk, başaramayacağım- yapamayacağım gibi olumsuz düşünceler, kendini yetersiz hissetme, unutkanlık, kalp çarpıntısı, terleme, karın ağrısı, nefes alıp vermede hızlanma, ateş basması, aşırı gerginlik, karamsarlık, sinirlilik, mutsuzluk , bıkkınlık, çaresizlik, panik, hata yapma korkusu, çalışmayı bırakma, bahaneler üretmeye başlama gibi durumlarla ortaya çıkabilir.
Sınav kaygısı ile nasıl baş edilir?
Sınava girecek öğrencilerin ailelerine öneriler
Bu dönemlerin ergenlik dönemi olduğunu unutmayın . Duygu durum değişikliklerinin sık yaşandığı bir dönemdir. Anne – baba olarak hangi durumda olursanız olun sorumluluklarınızı yerine getirmeye dikkat edebilirsiniz. Fakat çocuklar her zaman böyle olmayabilir. Ders çalışmaları gerektiği halde bazen ders çalışmak istemiyor olabilirler. Bu durumda ısrarla ve zorla ders çalışmalarını sağlamayın.
Çocuğunuz için endişelenebilirsiniz. Fakat onun gireceği sınav ve onun geleceği hakkında aşırı endişeli ve kaygılı olmanız ona da yansır. Onunda kaygısını arttırmış olursunuz. Bu durum çocuğunuzun başarısızlığına sebep olabilir. Ona güvenin ve kapasitesinin üzerinde beklentilere girmeyim.
Her zaman sonuçlar ne olursa olsun onu çok sevdiğnizi, onun sizin için çok değerli olduğunu hissetirmeyi ihmal etmeyin. Sevgi, kaygısını azaltır, kendini güvende hissettirir ve başarılı olmasını sağlar.
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu doğumdan başlayarak 12 yaşa kadar olan dönemin herhangi bir esnasında ortaya çıkabilir. En sık ayırt edilmeye başlayan dönem de okul öncesi çağları dönemidir. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu temel olarak dikkat azlığı, odaklanma sorunları, dikkatini sürdürememe, aşırı hareketlilik ( hiperaktivite) ve dürtüsellik (sonuçlarını düşünmeden hareket edilme durumu) olarak tanımlanmaktadır. Ancak bu belirtiler aynı zamanda 5 yaşına kadar çocuklarda normal gelişim basamaklarını da oluşturmaktadır. İşte bu nedenden dolayı da erken yaşlarda tanı konulamayabilir. Genellikle çocuk kreşe ya da okula başlayana dek ebeveynler DEHB’e işaret eden sorunları fark etmezler. Fakat kreş ya da sınıf ortamının yapısı ve rutini evde fark edilmeyen sorunları daha belirgin hale getirebilir. Ayrıca, bu ortamlarda başka çocukların da bulunması ebeveynlere ve öğretmenlere çocuğu akranlarıyla kıyaslama imkânı verir. Bu durumlar da çocuklara tanı koyma sürecini kolaylaştırır.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu her çocukta farklı şiddetlerde farklı belirtilere neden olabilir.
Bu bozukluk farklı bulguların ön planda oluşuna göre çeşitli alt tiplere ayrılmaktadır. Temel olarak da üç farklı alt tipi vardır. Bu üç tip sırasıyla; dikkat eksikliğinin baskın olduğu tip, hiperaktif-dürtüsel alt tip ve bileşik tip olarak adlandırılmaktadır.
Dikkat Eksikliği Belirtileri;
Hiperaktivite belirtileri;
Dürtüsellik belirtileri;
Okul öncesi döneminde en sık gözlemlenen durumlar; durdurulamayan sürekli olan hareketlilik, tutturmacalar, ısrarcı olmak, tırmanma eğilimi, etrafı kurcalamak, korkusuzca hareketler yapmak, meraklı olmak ve sonucunu düşünmeden yapılmış olan davranışlardan dolayı fizyolojik ya da psikolojik yaralanmalardır. Bu tarz davranışlar yaş büyüdükçe belirli durumlarda değişiklik gösterebilmektedir.