Türk inkılabı ve Aşk-ı Memnu

ÜNLÜ gazeteci yazar Peyami Safa (1899-1961) 1938’de yazdığı Türk İnkılabına Bakışlar adlı eserinde Cumhuriyet öncesindeki Osmanlı toplumunda tartışılan üç büyük fikir cereyanına değinir. Türkçülük, İslamcılık ve Garpçılık. Ziya Gökalp’in aksine, bu üç akımın birbirinden kesin çizgilerle ayrılmadığını anlatır Peyami Safa.

Haberin Devamı

Örneğin kadın meselesi... Peyami Safa’ya göre geleneğin eteklerine milli ucundan Türkçüler, dini ucundan da İslamcılar yapışmışlardı. Geleneği biraz zorlayanı da Tanzimatçılıkla damgaladılar. Kadın meselesinin tesettür üzerinden tartışılması da Osmanlı döneminde başlamıştı. O zamanın heyecanlı konuları arasında heykel dikip dikmeme de vardı.

Tuhaf olan ise 1938’e gelindiğinde bu döneme ait tartışmalardan dönemin gençlerini haberdar eden hiçbir kitabın yazılmamış olmasıydı.

Daha da tuhaf olan Osmanlı’dan başlayan fikir hayatımızdaki tartışmaları Peyami Safa’dan sonra; sosyal, siyasi ve felsefi anlamda bugüne kadar doğru dürüst inceleyen birinin çıkmamış olması. Örneğin İçtihad adlı dergide yayınlanan bir tür manifestoya göre Garpçılar şöyle diyorlar: “Kadınlar ve genç kızlar Müslüman Boşnak ve Çerkezlerde olduğu gibi erkekten kaçmayacaklar, görücülük âdetine nihayet verilecek, kadınlar diledikleri tarzda giyinecekler”. Osmanlı Garpçılarının programında tekke ve zaviyelerin kapanmasından tutun da şer’i mahkemelerin ilgasına kadar daha sonra Atatürk devrimleriyle gerçekleşen pek çok madde vardır.

Haberin Devamı

Peyami Safa’nın ilginç tespitlerinden biri de şudur: “Garpçılık bizde bir sistemden ziyade dini taassuba karşı medeni ihtiyaçların sezilişinden doğma bir terakki isteğidir. Avrupa ideolojilerinden hiçbirine benzemez. Bunun için de Türkçülük gibi popüler olamamış, akademik bir çevreye kavuşamamış, sistemsiz bir özleyiş olarak kalmıştır.”

Peyami Safa’nın tahlillerinden yola çıkarken bugünü doğru anlamamız kolaylaşabilir. Örneğin Aşk-ı Memnu meselesi. Dizinin Türk aile yapısını bozduğu, atama sistemi nedeniyle tarafsızlığı kuşku götürür bir devlet kurumu tarafından ilan edildi. Siyah-beyaz televizyon zamanında seyrettiğimizde bu sorun çıkmamıştı.

Kitap 110 yıl önce yazıldığında da bu patırtı kopmamıştı. Belki de o zaman Peyami Safa’nın tespiti daha geçerliydi, yani İslamcılarla Garpçılar arasındaki geçirgenlik daha fazlaydı. Bugün Türkiye’nin yönetiminde ağırlık tek bir tarafa kaydı, bunun etkisini yaşıyoruz. Oysa Osmanlı döneminde bile Garpçılarla İslamcıların Türkçenin sadeleştirilmesi dahil üzerinde anlaştıkları konular vardı.

Haberin Devamı

Aşk-ı Memnu yetmedi, baldızın enişte tarafından hamile bırakıldığı bir başka dizi de benzer bir uyarı aldı. Bundan 10 yıl kadar önce de Kahramanmaraş’ın kurtuluş yıldönümünde Fransız askerlerini canlandıran temsili kişiler halkın saldırısına uğramıştı. Anlamlandırma için gerekli eğitimden yoksun olursan, abstre resmin de önünde dikilip “Bu ağaç mı kuş mu?” diye sorarsın. Yaşananlar bu kategoriye giriyor.

19’uncu yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu’nun tartışma konularının bugün hâlâ çözülmemiş olarak gündemimizde olması beni gerçekten şaşırtıyor.

Yazarın Tüm Yazıları