THE Economist dünyanın en saygın haftalık dergisi diye bilinir. İngiltere'de yayınlanır. Piyasa ekonomisini savunur. Dünyayı yönetme ve izleme iddiasında olan herkes tarafından da okunur.
Niyetim reklam yapmak değil, tam tersine. The Economist'in her yıl dünyayı genel anlamda değerlendiren bir tür ‘‘yıla bakış’’ sayısı yayınlanır. ‘‘The World in 2004 - 2004'te Dünya’’yı alıp okudum. Her yıl olduğu gibi kısa kısa ülke değerlendirmeleri yapmışlar. Türkiye'ye bakınca (s. 97) şaşırdım. Siz de şaşıracaksınız:
2004'te Dünya'da The Economist Türkiye'de önümüzdeki yıl milli gelirde yüzde 4,5 oranında küçülme bekliyor! Önce 4.5 rakamının önüne yanlışlıkla eksi işareti konulmuş sandım, ama yazının tümünü okuyunca hata yapmadıklarını anladım. Dergideki Türkiye enflasyon beklentisi ise yüzde 39.4. Derginin hiç tereddüde yer bırakmayan ifadesine göre 2004'te Türk Lirası'nın ani değer kaybına uğraması ve yüksek enflasyonun yeniden durgunluğa yol açması bekleniyor.
Açıkçası ben etrafımdaki ekonomistlerin hiçbirinden böyle bir 2004 analizi duymadım. Türkiye ekonomisiyle ilgili okuduğum son raporlarda da böyle beklentiye rastlamadım. Ekonominin hálá hassas dengelerde yürüdüğü konuyu izleyen herkesin malumu olmasına rağmen The Economist'in tahminleri ancak bir kriz durumunda ortaya çıkabilecek rakamları içeriyor.
The Economist bu kadar kesin bir dille kullanabildiği bilgileri muhtemelen geçen yaz The Economist Intelligence Unit tarafından açıklanan Türkiye ekonomisine ilişkin kötü senaryodan aldı. Bu senaryo Türk-Amerikan gerginliği üzerine kuruluydu. 2004 yıllığına kötü senaryoyu aynen alıp yapıştırmak The Economist açısından önemli bir gazetecilik hatası oluşturmuş.
* * *
The Economist'in günahı boynuna, bu kadar önemli bir yayında çıkan Türkiye ekonomisi beklentisi eğer yanlışsa neden kimse konuşup tartışmıyor? Ekonomi yönetimi bunun farkında değil mi? Basın danışmanları dış yayınları takip etmiyor mu? Neden bu kadar içe dönük yaşıyoruz? O dergide çıkan o iki satır yazının etkisinin ne kadar büyük olabileceğini kimse hesap edemiyor mu?
Abarttığımı düşünenler çıkabilir.
Küçücük dergi notuna neden taktı bu kadın, diye geçirebilirsiniz içinizden. Haklı da olabilirsiniz. Biz değil miyiz İstanbul'daki terör olaylarıyla ilgili haberleri de Amerikan gazetelerinden naklen takip eden? Elin Amerikalı muhabiri en doğal gazeteci refleksiyle koşup Bingöl'e gitmişken dokuz günlük bayram tatili telaşesine kapılmış olan Türk medyası değil de kimdi?
Ama artık bayram bitti. The Economist'teki Türkiye beklentisi yanlış veya bayatsa derhal düzelttirilmeli. İnanın etkisi terör kadar kötü olabilir.