BUGÜN, yarını düşünme zamanı. Güvensizliğin kural olduğu Ortadoğu'nun yeniden alacağı şekil hepimizi ilgilendiriyor.
Bölgeyi yakından izleyenlerin epeydir üzerinde birleştikleri, ama pek gündemimizde olmayan bir mesele var: Su... Ortadoğu'daki siyasal görüntü su sorunlarıyla bağlantılı yeniden şekillenecek! Türkiye ve komşuları arasındaki güç denklemleri değişecek. Ve çok büyük ihtimalle Turgut Özal'ın rafa kalkmış olan Ortadoğu Barış Suyu Projesi yeniden açılacak.
Önce durum tespiti: Ortadoğu'da ‘‘hidrolik kriz’’ var. Ortadoğu su potansiyeli olarak dünyanın en kötü bölgelerinden biri. Bölge ülkelerinin birbirleriyle kavgalı olmaları su kaynakları üzerinde uzlaşmayı engelliyor. Oysa hiçbirinin su güvenliği yok. Bölgede su ihtiyacı ve nüfus katlanarak artıyor.
Fırat'ın sularından daha fazlasını isteyen Suriye, yıllarca Kürt kartını oynadıktan sonra bugün de gidip su konusunda Türkiye'ye karşı Irak'la birleşti. İşin içinde su ihtiyacını işgal altında tuttuğu topraklardan karşılayan İsrail de var. Zaten Ortadoğu'da en ciddi ‘‘su politik’’ çalışmalarını İsrailliler yapıyor.
* * *
Önümüzdeki hafta başında Kyoto'da toplanan Dünya Su Konferansı'nın başlığı ‘‘Su ve Felaketler’’. Dileriz felaket beklentisi sadece doğal afetlerle sınırlı kalsın. Felaket tablosuna bir de su yüzünden çıkacak çatışmalar eklenmesin. Kyoto Konferansı Türk heyetinin ‘‘Su ve Barış’’ lobisini başlatması için iyi bir ortam.
* * *
Turgut Özal 1986 yılında dahiyene bir fikirle Seyhan ve Ceyhan nehirlerinin boşa akan sularının iki ayrı boru hattından Ortadoğu'ya sevkini öngören düşünceyi ortaya attı. Brown and Roots projenin fizibilitesini yaptı. Maliyet yüksekti: Biri batıdan Suudi Arabistan'a inen, diğeri doğudan Körfez ülkelerine ulaşan iki hat için 20 milyar dolarlık yatırım gerekiyordu.
Güven duygusundan çok uzak olan Arap Dünyası bu projeyi sevmedi. ‘‘Türklerin asıl hedefi İsrail'e su vermek’’ diyen çıktı. Bir bölümü de ‘‘Satacak suyun varsa, Fırat ve Dicle'den ver’’ dediler.
Sonuç olarak proje geri çekildi. Ancak yarın Barış Suyu Projesi maliyetinin yüksekliğine rağmen kaçınılmaz biçimde yeniden gündeme gelecektir.
Susuzluk gerçeği bir yana, savaş sonrası Ortadoğu'nun güven arttırıcı önlemlere ihtiyacı olacak. Barış Suyu, güvensizliğin kural olduğu bu bölgede güven arttırıcı bir proje olarak el üstünde tutulacaktır.
Avrupa'ya İkinci Dünya Savaşı sonrası barışın nasıl geldiğini hatırlayalım. Avrupa Birliği'nin, Almanya ve Fransa'nın savaş sanayilerinin temel maddelerini sağlayan kömür ve çelik endüstrilerini birleştirme fikrinden doğduğunu unutmayalım.