Katılmıyorum ama anlıyorum

ONA katılmıyorum, ama onu anlıyorum. Türkiye’nin ikinci cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün evi olan Pembe Köşk’te sarf edilir bu sözler.

Beyaz örtülü sofrada İsmet İnönü’nün yanında kızı Özden Toker, damadı gazeteci-yazar Metin Toker ve oğlu Erdal İnönü vardır. Metin Toker bir konuda İsmet Paşa gibi düşünmemektedir.

İsmet Paşa konuya farklı bakan damadına kızar, ama oğluna dönüp "Sesin çıkmıyor, sen de ona katılıyorsun" diye çıkışır. Genç Erdal İnönü ise babasına, "Ona katılmıyorum, ama onu anlıyorum" cevabını verir.

Ona katılmıyorum, ama onu anlıyorum...

Demokrasinin özünü yansıtan bu cümle bana çok anlamlı geldi. Özden Toker de aynı şekilde düşünüyor olmalı ki yıllar sonra hálá hatırladığı bu sözleri ağabeyinin doğum günü için Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı TÜSES’in düzenlediği gecede yaptığı konuşmada dinleyicilerle paylaştı.

* * *

Fenerbahçe burnunda True Blue diye yeni bir yer açılmış. TÜSES’in yemeği burada yapıldı. Sosyal demokrat bir çevrenin, sendikacıların, akademisyenlerin katıldığı bir etkinlik için sigara dumanından göz gözün görmediği bir mekanın seçilmemesi yeni bir durum. Bulvar Palas’taki "seçkin" davetlerle izbe yerler arasında gelip giden Türk sosyal demokrasisinin Fenerbahçe burnuna çıkarma yapmasını olumlu karşıladım. Elbette bu kişisel izlenim karşısında "öyle değildi böyleydi" diyenler çıkacaktır, ama anlamaya çalışanlar çıkarsa, onlar benim ne dediğimi anlayacaklardır.

Özden Toker’in Amerika’da tedavisi süren ağabeyini anlatırken seçtiği örneklerden biri de riyakarlık üzerineydi. İsmet Paşa’nın getirdiği tüm hediyelere rağmen onun "Anneni mi seviyorsun babanı mı?" sorusuna küçük Erdal her zaman "Annemi" cevabını vermiş. Hatta gün gelmiş, oğul İnönü babasını elinde kocaman hediye paketiyle görür görmez "Ben annemi seviyorum" diye önceden bildirimde bulunmaya başlamış.

Özden Toker, "Çocuklar riyakarlık bilmez, ama ağabeyim büyüyünce de kimse onu riyakarlaştıramadı" diyerek noktaladı sözlerini.

* * *

Riyakarlaşmadan siyaset yapılabilir mi? Erdal Bey bunu yapabildi. Murat Karayalçın, Fenerbahçe’de o akşam yaptığı konuşmada hatırlattı; Erdal Bey 1983 yılının haziran ayında doğum gününde getirildiği parti liderliğinden tam 10 yıl sonra yine doğum gününde kendi iradesiyle ayrılmayı bildi. Şimdi Karayalçın’ın partisinde bu süreyi 7 yıla indirmişler.

Fenerbahçe’de Süleyman Çelebi’nin de katıldığı gecenin sonunda DİSK’in de içinde bulunduğu yeni sol platformun bu haftasonu "hareket"e dönüşme kararını açıklayacağı konuşuluyordu.

Erdal Bey Amerika’da satranç kitapları okuyormuş. Yeniden yapılanma ihtiyacı duyan Türk solunun satranç tahtasında ise oyun henüz açılıyor, ilk hamle "Hareket"ten geldi. Yeni harekete katılmasalar bile anlayanları çok olacaktır.
Yazarın Tüm Yazıları