Paylaş
Bakan, danışmanları ve üç gazeteciyi taşıyan 10 kişilik Falcon uçağının ekranlarında varışa olan zaman 2 saat 55 dakikayı gösteriyordu. Bir anda gösterge değişti ve varışa 20 dakika yazısı çıktı. Pilot risk almamıştı. Uçağın hidrolik sistemiyle ilgili bir tereddüt oluştuğu için geri dönüyorduk.
Esenboğa’dan tekrar havalandık ve sabaha karşı Brüksel’e vardık. Derya Sazak ve Mehmet Altan’la birlikte Dışişleri Bakanı ile uçakta uzun bir sohbetimiz oldu. Davutoğlu etrafında güvenlik çemberi oluşan, komşularıyla sıfır sorunlu bir Türkiye’nin iç reformlarını çok daha kolay tamamlayacağını, AB sürecinde hızlı ilerleyeceğini hesaplıyor.
Ermenistan sorununun çözümünde 10 Ekim’de İsviçre’de imzalanacak olan protokolle büyük adım atılıyor. Diplomaside zamanlama çok önemli. Davutoğlu 13 Ekim’de de 9 Türk bakanla Halep’te Türkiye-Suriye Ortak Bakanlar Kurulu toplantısını yapıyor. Türkiye-Suriye sınırında vizenin kalkması nedeniyle şenlikler yapılıyor. Ermenistan’ın bu sınır açılışı şölenini dikkatle izleyeceğinden kuşku yok.
Bunu ay ortasında bu kez Irak’la yapılacak ortak bakanlar kurulu toplantısı izleyecek. Daha da önemlisi, 3-4 ay sonra bu toplantıların benzeri Rusya ile de yapılmaya başlanıyor.
İşte Türkiye aralık ayındaki AB Konseyi’nde bu çerçevede ele alınacak. “İmtiyazlı ortaklık”tan söz edenlerin bu tablo karşısında ne deyip ne yapacakları ilgiyle izlenecek. Balkanlar’dan Afganistan’a kadar uzanan geniş bir coğrafyada Türkiye’nin gösterdiği etkin duruş AB’yi Türkiye politikalarını yeni bir gözle ele almaya sevk edebilir.
* * *
Davutoğlu Osmanlı-Türk modernleşmesini bir “intibak modernleşmesi” olarak sınıflandırıyor. Günümüzde de AB reformları Türkiye’nin soğuk savaş sonrası döneme intibakı için şart.
Ona göre son yedi yıldır Cumhuriyet bir modernleşme projesi olarak ne dinden ne laiklikten vazgeçilerek restore edilmekte...
Sohbetimizde “Türk olmayı önemserim, çünkü Türklük insanlık ve evrensel kültür için önemlidir” diyen Davutoğlu, dün sabah European Policy Center ve TUSCON tarafından düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmasına “Bugün hem Avrupalı hem Türk olarak iki kimlikle konuşacağım. Birkaç yıl sonra aranızda tek kimlikle olacağım” diye başladı.
Konuşmasından satırbaşlarıyla Davutoğlu Avrupa’nın Türkiye’siz dünya gücü olamayacağını, sadece kıtasal bir güç olarak kalacağını anlattı. AB’nin çokkültürlü olmadan global güç olamayacağına değinirken, “Bunun için de iki önemli ülke var. Rusya ve Türkiye” dedi.
Kıbrıs’ta Türk tarafının barış çabalarını sıralayan Davutoğlu, Türk kesimine ambargo sürerken Rum tarafına Türk limanlarının açılmayacağının altını bir kez daha çizdi.
Brüksel entelektüel eliti son olarak Davutoğlu’ndan şu cümleleri de duydu: “Gelecek vizyonumuzu beraber oluşturacağız. Türkiye üye olduğu zaman AB büyük dinamizm kazanacak. Tarihimiz de, kaderimiz de, geleceğimiz de bir. 2015 bile AB üyeliğimiz için geç bir tarih...”
Paylaş