BASININ iki yazarı, Cüneyt Ülsever ve Taha Kıvanç müstear adlı Fehmi Koru Bilderberg toplantıları üzerinden polemiğe girdiler. Her ikisi de daha önce birer kez Bilderberg’e katılmış olan adı geçen yazarların arasındaki geçmiş atışmaları takip etmedim.
Ancak bu yıl Bilderberg’e Türkiye’den giden beş kişiden biri de ben olduğum için -diğerleri Ali Babacan, Mustafa Koç, Ferit Şahenk ve Faik Öztrak) Ülsever’in yazısında adım geçti. Ülsever aslında bir mizah yazısı yazmış ve komplo teorilerine merakı ile bilinen Fehmi Koru adına bir hayali/mizahi bir senaryo oluşturmuştu. İşte bu senaryoya göre Bilderberg’de katılımcılar sadece ve sadece AKP’nin kapatılma davasını nasıl yönlendireceklerini konuşmuşlar. Ama ben bunu inkár edermişim! Gel de çık işin içinden...
Daha da kötüsü Türkiye’de kimse bir yazıyı başından sonuna aynı dikkatle okumadığı için en yakınlarım dahil Ülsever’in yazısındaki mizahı atlayıp söylenenleri ciddiye aldılar. O nedenle de bu yazıyı yazmam elzem oldu.
* * *
Bilderberg Toplantıları 1954’ten beri kapalı oturum halinde düzenleniyor. O dönem, soğuk savaş yılları. Avrupa’nın yarısı komünist rejimle yönetiliyor. Avrupa entelejansiyası Moskova sempatizanı. Batı dünyası içinde Avrupa’yı sağlama almak gerekiyor. Bilderberg, özünde Batılı değerleri kaybetmemek adına başlamış olan bir yapılanma. Bu öz hálá devam ediyor.
Bugünkü haliyle Bilderberg’de siyasetin, iş dünyasının, akademik çevrelerin Amerikalı ve Avrupalı temsilcileri bir araya geliyor. Katılımcıların üçte bir Amerikalı, üçte ikisi Avrupalı. Buna en üst düzeyde bir ABD-Avrupa fikir paylaşım ortamı da denilebilir.
Bilderberg’e her yıl kimlerin katıldığı ve hangi başlıkların ele alındığı bir basın bülteni ile duyuruluyor. Bu yılın gündeminde Türkiye yoktu. O nedenle AKP’nin davası da konuşulmadı.
Toplantılarda Irak’tan Afganistan’a hepsi de Türkiye’nin etrafındaki ülkelerdeki kaosun nasıl bitebileceği üzerine düşünceler öne sürüldü. Birbirinden çok farklı görüşler zaman zaman tango, zaman zaman çaça yaptı, twist de vardı elbet. Türkiye’nin Batı dünyası içinde sorun çözücü olarak sahip olabileceği ağırlığı bir kez daha gördüm. Başkaları da mutlaka görmüştür aynısını.
Bunun dışında kokteyllerde pek çok kişi benim Amerikan seçimlerini oradaki Amerikalılara sormam gibi Türkiye’deki türban ve kapatma davasını hakkında Türk katılımcılara sorular sordular. Sormasalar tuhaf olurdu zaten, bizim merak ettiğimizi onlar etmez mi?
Orada herkes en üst düzeyde ya ülkesini, ya da şirketini ve kurumunu ya da hepsini birlikte temsil ediyor. Etkili insanlar bir araya gelmiş, ama ortalıkta bizim alışık olduğumuz türden bir egolar defilesi yok.
Her basına kapalı toplantı gibi Bilderberg de komplo teoricileri için eşsiz bir fırsat sunuyor. Ama işin doğrusu bizdeki gibi işi Sabetaycılara kadar vardıran başka ülke var mı bilmiyorum. Dünya hiçbir zaman komplo teorilerindeki gibi net ve siyah beyaz değil, işler her zaman tutarsızlıklar içinde ilerliyor. Bunu da en iyi biz Türkler biliriz.