Amerika’da çok satmış, olay olmuş bir kitap ve çalışma, OWO Yayınları’ndan Türkiye’de. Sıradan bir kadın hayatınızı değiştirebilir mi sizce? Okumaya değer!
Byron Katie ismini, yazar eşi Stephen Mitchell ile röportaj yaptığımda duymuştum ilk olarak. Çünkü benim kişisel gelişim, spiritüalizm gibi konulara ilgim olduğunu öğrenince eşinin de bu tip bir çalışma yaptığını, Amerika’da çok ünlü olduğunu ve bir kitabı bulunduğunu anlatmıştı Mitchell. Ama ben o zaman Türkiye’de bir karşılığı olmayan bu çalışmanın internet sitesine bakmakla yetinmiştim. Demek ki ’zamanı’ değilmiş benim için! Evet, şimdi zamanı geldi, çünkü OWO Yayınları Byron Katie’nin Çalışma’sını "Varolanı Sevmek" adıyla kitaplaştırdı. Dünyanın en ünlü kişisel gelişim terapistlerinden Byron Katie’nin "Çalışma" adı verilen seminerinin anlatıldığı kitap, hayatınızda karşılaştığınız bütün sorunları 4 soruyla kendinizin çözmesini sağlıyor.
Bu doğru mu?
Bunun doğru olduğunu kesinlikle bilebilir misin?
Bunu düşündüğünde nasıl tepki veriyorsun?
Bu düşünce olmasa sen kim olurdun?
Stephen Mitchell’ın önsözüyle yayımlanan kitapta anlatılanlar yanında Byron Katie’nin ’uyanışı’ da oldukça ilginç. Ama sonuçta ortaya çıkan Amerikan kökenli, yaygın düşünce sistemine ait ve herhangi bir şeyi başlatma niyetiyle yola çıkmamış olağan bir kadının aklında şekillenmiş bir metod.
Çalışma, Güney Kaliforniya’nın yüksek çöl bölgesinde ufak bir kasabada yaşayan 43 yaşındaki Byron Kathleen Reid, 1986’da bir şubat sabahı yarı-açık bir akıl hastanesinde yerde uyanınca doğdu.
Sıradan bir yaşamın ortasında -iki evlilik, üç çocuk, başarılı bir kariyer- Katie, 10 yıldır öfke, paranoya ve çaresizlikten oluşan bir düşüşün içindeydi. İki yıldır derin bir bunalımın içindeydi. Sonunda yeme bozukluğu sebebiyle kadınlara yönelik bir kliniğe girdi. Diğer hastalar ondan çok korktuğundan kendisine tavanarasında tek başına kalacağı bir oda verildi. Bir sabah, yerde yatarken (kendini yatakta yatamayacak kadar değersiz hissediyordu) Katie, kim veya ne olduğuna dair en ufak bir fikri olmadan uyandı. "Ben diye bir şey yoktu" diyor.
"Tüm öfkem, beni rahatsız eden tüm düşünceler, bütün dünyam, bütün dünya yok olmuştu. Aynı anda içimden kahkahalar yükseldi ve dışarı döküldü. Hiçbir şey tanıdık değildi. Adeta uyanan başka bir şeydi ve Katie’nin gözlerinden dünyaya bakıyordu. Çok mutluydu. Ondan ayrı olan, ona kabul edilemez gelen hiçbir şey yoktu, hepsi onun benliğinin bir parçasıydı."
Katie eve döndüğünde, ailesi ve dostları bambaşka bir insan olduğunu anladılar. O sırada 16 yaşındaki kızı Roxanne, şöyle diyor:
"Süregelen fırtınanın dindiğini anladık. Neşeli ve masumdu, tıpkı çocuk gibi ve sevgiyle dolmuş gibiydi. Başı dertte olan insanlar kapımızı çalıp ondan yardım istemeye başladılar. "
Onlara "Ben sadece neyin acıtıp neyin acıtmadığı arasındaki farkı bilen birisiyim" yanıtını veriyordu.
1992’de Kuzey Kaliforniya’ya davet edildi ve Çalışma oradan çok çabuk yayıldı. O zamandan beri Katie hep yollarda ve Çalışma’yı anlatıyor. Çalışma, pek çok kurumun bir parçası oldu.
Katie, her zaman Çalışma’yı anlamanın en iyi yolunun onu deneyimlemek olduğunu söylüyor. Ayrıca çağdaş nöroloji bilimi, beynin bazen ’yorumlayıcı’ diye adlandırılan belirli bir bölümünü bize benlik hissini veren o tanıdık içsel diyaloğun kaynağı olarak tanımlıyor. İki önde gelen nörolog, yorumlayıcının anlattığı pek de güvenilmez, tuhaf hikayenin niteliğini belirlediler.
Antonio Damasio şöyle tarif ediyor: "Belki de en önemli buluş tam olarak şu: İnsan beyninin sol tarafı hakikatle ilgisi olmayabilecek sözlü anlatımlar üretmeye yatkın." Ve Michael Gazzaniga şöyle yazdı: "Sol beyin kendini ve sizi kontrolün tam olarak onda olduğuna ikna etmek için hikayeler yaratır... Beynimizin sol yarıküresinde böyle masallar anlatan bir halkla ilişkiler uzmanı olmasında bize bu kadar uyan nedir? Yorumlayıcı gerçekten de kişisel öykümüzü bir arada tutmaya uğraşır. Bunu yaparken de kendimize yalan söylemeyi öğreniriz." Klinik bulgulara dayanan bu yeni buluşlar, kendi propagandalarımıza inandığımızı gösteriyor. Biz gayet akılcı davrandığımızı sanırken aslında kendi düşüncelerimizle kendimizi kandırıyoruz. Bu özellik de Katie’nin kendi çektiği ıstırap sürecinde farkına vardığı rahatsızlık verici pozisyonlara kendimizi nasıl soktuğumuzu açıklıyor. Onun keşfettiği kendini sorgulama yöntemi beynin değişik, az bilinen bir kapasitesini kullanarak kendi yarattığı tuzaktan kurtulmasını sağlıyor.
Çalışma’yı yapanlar, gerçeklikli içsel çekişmelerinin yok olduğunu, geriye sevginin kaldığını görüyorlar (kendilerine, başkalarına ve hayatın getirdiklerine karşı sevgi). Bu kitabın başlığı, onların deneyimini ifade ediyor: Varolanı sevmek, nefes almak kadar kolay ve doğal hale geliyor.
Bu Çalışma’yı deneyimlemek isterseniz, aslen Transformal Nefes Tekniği Uzmanı olan Hollandalı Joost ile temasa geçebilirsiniz: info@pearlinside.com.