Türk siyasetinin ‘sakin gücü’ Köksal Toptan: İtiş kakış hep olur ama barışmasını bilmek lazım

TBMM, iki aylık bir tatil sürecinden sonra bu hafta yasama yılına başladı. Siyasette ‘normalleşme’ rüzgârları eserken herkesin temennisi milletin vekillerinin TBMM’de kavgasız-yumruksuz oturumlar yapması… Peki medeni müzakere nasıl yapılır? 33 yıl geçirdiği TBMM’de milletvekilliği ve bakanlık, 2007-2009 arası Meclis Başkanlığı yapan siyasette ‘sakin güç’ ve ‘ağabey’ konumundaki Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Köksal Toptan ile buluştuk; eski albümleri karıştırıp siyasete yönelik tavsiye ve tespitlerini dinledik.

Haberin Devamı

1) Köksal Toptan ve eşi Saime Hanım ile birlikte saymaya çalışıyoruz; 16., 18., 19., 20., 22., 23. ve 24. dönemler… Sonunda Köksal Bey, “33 sene” diye çektiğimiz matematik işkencesine son veriyor: “Rahmetli Deniz Baykal’dan sonra TBMM’de en fazla vakit geçirmiş kişilerden biriyim. İlk girişim 1977...” Henüz okul yıllarında Adalet Partisi’nin gençlik örgütünde çalıştığı dönemleri de sayarsak onun için neredeyse 50 yıldır siyasetin içinde diyebiliriz! Bu süre içinde milletvekilliğinden Devlet Bakanlığı’na, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Meclis Başkanlığı’na devletin en üst kademelerinde çalıştı; sayısız hükümet gördü, ihtilaller, krizlere tanık oldu, Türk siyasetinde iz bırakmış liderlerle mesai yaptı.

Türk siyasetinin ‘sakin gücü’ Köksal Toptan: İtiş kakış hep olur ama barışmasını bilmek lazımFotoğraf: Mert Gökhan KOÇ

Haberin Devamı

KİMSESİZLERİN KİMSESİ CUMHURİYET

Her şey nasıl başladı? Köksal Bey, “Aslında 1943 yılında Rize’de doğan Köksal Toptan’ın hayatı Türkiye’deki demokrasinin gelişimine paralel gibi gözüküyor” diye yanıtlıyor: “Biz, rahmetli Atatürk’ün ‘Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir’ diye tabir ettiği kuşağız. Cumhuriyet olmasa bu kuşak yetişmez, bizler bulunduğumuz köyde kalırdık ama kimsesizlerin kimsesi Cumhuriyet bize sahip çıktı. Beni de Rize’nin Camidağı Köyü’nde buldu… Ben orta halli bir memur ailesinin yedi çocuğundan en büyüğü olarak dünyaya geldim. İlkokul birinci ve ikinci sınıfı bir sınıflı bir dershanede okudum. Üçüncü sınıfa geçtiğim zaman Rize’den Zonguldak’a göç ettik. Babam Türkiye Kömürleri İşletmesi’nde memur olarak çalışıyordu.”

Türk siyasetinin ‘sakin gücü’ Köksal Toptan: İtiş kakış hep olur ama barışmasını bilmek lazımSene 2007/Köksal Toptan, 9 Ağustos 2007’de ilk turda oylamaya katılan 535 milletvekilinin 450’sinin oyunu alarak TBMM`nin 24`üncü Başkanı oldu.

TOPLUM İKİYE BÖLÜNDÜ

Gençlik hayali mühendis olmaktı. Toptan, “Maden kenti Zonguldak’da mühendislerin gururlu halleri bizim kuşağı etkiledi” diyor. Ancak siyasi iklim onu başka bir alana yönlendiriyor: “1960’lar, Türkiye’de Yassıada davaları sebebiyle hukukun tartışıldığı yıllardı. Ben Demokrat Partili (DP) bir ailenin çocuğuyum. Babam DP’nin ocak teşkilatlarında çalıştı. Öyle olunca 1960 ihtilalinden bir süre sonra babamı işten attılar. Rize’ye döndük. 1961’de hükümet kurulunca babamın yeniden işe girme imkânı oldu, Zonguldak’a döndük ama bu süreç genç bir delikanlının beyninde travmalar yarattı. Hak, hukuk, adalet, yargılama içinde yoğun bir yaşam geçirmek zorunda kaldık. Haksızlıklara karşı direnen kesimlerin de haksızlığa uğraması DP ve CHP olarak ikiye bölünmüş toplumu ciddi şekilde rahatsız ediyordu. Siyasi bölünme o dönem çok yoğun yaşandı. Doğrusunu isterseniz hiç güzel olmadı.”

Haberin Devamı

2) KUTUPLAŞMANIN TARİHİ

Bugünkü kutuplaşma o dönemden bir miras mı? Köksal Bey, “Türkiye’de gruplaşmalar Cumhuriyet öncesinde olmaya başladı” diye yanıtlıyor: “Sanayileşme devrimiyle Batı demokrasilerinde oluşan işçi sınıfı ve ona karşı burjuva, Türkiye’de tam tersi siyasette yer buldu; kırsal kesim, sosyal demokrat olması lazım gelirken muhafazakâr kesimin temsilcisi oldu. 1950’den bu tarafa sağ kesim Türkiye’de oyların yüzde 60’ını almış. Bu hiç değişmemiş. Sol partilerin aldığı en çok oy yüzde 40’la iki seçimdir. Şahsi kanaatim CHP gerçek manada sosyal demokrat bir parti olsa daha başarılı ama olmuyor. Kendi içinde kamplaşmalar ve ideolojik çekişmeler, CHP’yi çok etkiliyor. Yerel seçimdeki başarısını alkışlamak gerekir ama istikrarlı şekilde en az yüzde 50 oy alması lazım.”

Haberin Devamı

Türk siyasetinin ‘sakin gücü’ Köksal Toptan: İtiş kakış hep olur ama barışmasını bilmek lazımSene 2013/Köksal Toptan, eşi, oğlu, gelini, iki kızı, iki damadı ve iki torunu (Batuhan Yavuz ve Doruk Köksal) ile

3) SİYASET VİTRİNİNE İLK ÇIKIŞ

Toptan, 1962 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne giriyor. Siyasete ilk adımını bu dönemde atıyor: “Gaziosmanpaşa’da oturuyorduk. Yeni kurulan Adalet Partisi’nin Rizeli hemşerimiz olan ilçe başkanı ‘Gel seni Gençlik Kolları Başkanı yapalım’ dedi. 1965’te gençlik kolu başkanı oldum. O yılki il kongresinde güzel bir konuşma yaptım. İlk ‘vitrine çıkışım’dı. Parti içi eleştiriler de yaptım. Genel başkan seçildikten sonra ilk defa kongreye katılan rahmetli Süleyman Demirel’in dikkatini çekmişim. İl başkanına ‘Bu çocuğu sakın harcamayın, ilgilenin’ demiş.”

Haberin Devamı

4) OKUYAN KESİM HALK PARTİLİDİR ALGISINI BOZDUK

1966 yılında mezun olup Zonguldak’a dönüyor. Bir yandan avukatlık yapıyor bir yandan il örgütünde siyasi çalışmaları sürdürüyor. Toptan, “O zamanlar üniversite mezunu, hukukçu olmak Adalet Partisi için çok önemliydi çünkü ‘Okuyan kesim Halk Partilidir, okumayan kesim Demokrat Partili, Adalet Partili olur’ diye bir kanaat vardı. Bizim tavrımız bu algıyı bozdu” diye devam ediyor: “1977’de TBMM olağanüstü seçim kararı aldı. Aday olmayı düşündüm. Bazıları ‘Çok gençsin, daha erken’ diye karşı çıkarken kimi dostlarımız ‘Gençsin ama bu avantaj da olur’ diye cesaretlendirdi. Kısaca ön seçime girdik. Zonguldak’tan üçüncü sırayı kazandım ve 1977’de Zonguldak milletvekili seçildim. 35 yaşındaydım.”

Haberin Devamı

5) SIKINTILI YILLAR: 1977-1980

TBMM’ye ilk girdiği an neler hissettiğini şöyle anlatıyor: “Olağanüstü bir heyecan vardı. Türkiye’nin en genç milletvekillerinden biriydim. 1979’da MSP ve MHP’nin dışarıdan desteğiyle AP azınlık hükümeti kuruldu. Demirel, Başbakan oldu. Benim için beklenmedik bir şey gerçekleşti; Devlet Bakanı oldum. 12 Eylül 1980’e kadar terör ve ekonomiyle boğuştuk. O dönemin uzun bir hikâyesi vardır. Ekonomide önemli kararlar alındı ama terörde başarı sağlanamadı. Sonraki açıklamalardan anlaşılıyor ki birtakım kesimler ‘Kaoslu ortam meydana gelsin, darbe yapalım’ diye düşünceler içerisindeydi. Nitekim 12 Eylül 1980 darbesi oldu.”

Türk siyasetinin ‘sakin gücü’ Köksal Toptan: İtiş kakış hep olur ama barışmasını bilmek lazımSene 1965/İstanbul Adalet Partisi İl Gençlik Kolları Kongresi’nde ilk ‘vitrine çıkış’

6) YASAKLARIN KALKMASIYLA SİYASET RENKLENDİ

Toptan, 12 Eylül 1980 darbesini akşamüstü evde Yaşar Okuyan’dan öğrenmiş: “O güne kadar bu lafı çok duyduğumdan yarı şaka yarı ciddi geçiştirdim. İki, üç saat sonra ihtilal olduğu açıklandı. Tabii bende büyük bir hayal kırıklığı oldu. Batı ülkelerindekilerin becerebildiği demokrasiyi biz neden beceremiyorduk? İhtilali neden kabullenebiliyor, demokraside niye ısrar edemiyorduk? Hep bu düşünceler içerisinde yıllar geçirdik. 1986’da yasaklar kalkınca siyaset yeniden renklendi. ANAP çok kötü sonuçlar aldı, DYP, CHP ve SHP toparlandı. Çok hareketli bir dönem oldu.”

Türk siyasetinin ‘sakin gücü’ Köksal Toptan: İtiş kakış hep olur ama barışmasını bilmek lazım

BAŞARIYI SAĞ OYLAR GETİRİR

‘Merkez sağ’ bugün nerede? Toptan: “Anadolu’da bir köy veya mahalle kahvesindeki sohbetlerde bir merkez sağ veya sol görmüyorsunuz. Bizdeki bölünmüşlük ideolojik olarak sağ veya sol bölünmüşlüğü değil. O nedenle CHP’nin sol, AK Partinin sağ partiler olarak konuşlandırılması doğru da olabilir ama olmayabilir de... Bana göre bu, bu partilerin başarısına bağlı. CHP oyların yüzde 40-50’sini alırsa sağ oylarla almış olur. Bugün sanki bozguna uğramış gibi muamele gören AK Parti yine çok güçlü, yine iktidar partisi.”

GAZİ MECLİSİMİZİN ÖNEMİNİ BİLMELİYİZ

TBMM Başkanlık koltuğundan Türkiye manzarası nasıldır? Yanıtı: “Atatürk’ün kürsüsünde oturmak olağanüstü bir duygudur. TBMM, olağanüstü şartlarda kurulmuştur; biraz ötede, Polatlı’da hâlâ savaş devam ediyorken... Bu kuruluş hikâyesini destana çevirmemiz, Gazi Meclisimizin önemini iyi bilmemiz, iyi anlatmamız lazım. Bunu yeterince yaptığımızı düşünmüyorum. Meclis’in daha saygın bir konuma gelmesi için sistemin parlamento ayağını daha da güçlendirmek, sistemde kavgaya fırsat vermemek lazım.”

Türk siyasetinin ‘sakin gücü’ Köksal Toptan: İtiş kakış hep olur ama barışmasını bilmek lazımSene 1980/İhtilalden kısa süre önce bir törende. Köksal Toptan, Alparslan Türkeş, Ekrem Ayhan, Orhan Eren, Kenan Evren, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit...

KÖTÜYE DEĞİL İYİYE GİDECEĞİZ

Gençliğinden bugüne Türkiye nereden nereye geldi? Şu an ne çağındayız? Toptan: “Türkiye’nin bütün zorluklara rağmen ileriye gittiğini kabul etmemiz ve bununla gurur duymamız lazım. Bu topraklar, Kurtuluş Savaşı kolay kazanılmadı. Böyle bir geçmişe sahip Türkiye, daha kötü olmaz mutlaka daha iyi olacaktır. Bazılarının iddiasına karşılık ben Türkiye’nin çok süratli bir değişim yaşadığını düşünüyorum. İktidarıyla, muhalefetiyle birlik ve beraberlik içerisinde bu dönemi geçirirsek Türkiye’yi kimse tutamaz.”

Türk siyasetinin ‘sakin gücü’ Köksal Toptan: İtiş kakış hep olur ama barışmasını bilmek lazımSene 1968/Köksal-Saime Toptan nikâh töreninden

HALK ASLINDA KAVGA SEVMEZ

“Siyasette itiş kakış da olur ama sonrasında barışmasını, uzlaşmasını bilmek lazım. Aslında halk sanki bu itiş kakışları sever gibi görünür ama öyle değil. Her şeye rağmen, bu kadar kaos içerisinde en uçtaki sağdaki ya da soldaki insan bile demokrasinin vazgeçilebilir olduğunu aklından geçirmiyor. İnsanlar birbirlerini eleştirebilir ama bunu vurmak kırmak noktasında getirirsek o zaman halkın hem sisteme hem parlamentoya, yasama organına saygısı ciddi oranda azalır.”

Türk siyasetinin ‘sakin gücü’ Köksal Toptan: İtiş kakış hep olur ama barışmasını bilmek lazım

KÖKSAL BEY’İN EN ÖNEMLİ MUHALİFİ: EŞİ

Köksal Toptan, ilkokul yıllarında tanıştığı Saime Hanım ile 56 yıldır evli. Üç çocukları, üç torunları var. Mutlu ve uzun süreli birlikteliklerinin sırrını Saime Hanım veriyor: “Köksal Bey’in en büyük muhalefetiyimdir! Gerektiğinde ‘Bu çok yanlış oldu’ derim. Köksal Bey de buna çok açıktır. Köksal Bey ilk siyasete girdiğinde ben de partinin kadın kollarındaydım. Ön seçimler çok heyecanlı olurdu.  Demokrasinin daha dürüst şekilde  gerçekleşmesinden yanayım. Köksal’da da onu gördüm. Ev idaresinde de sorar öyle karar verir. Mutluluk sırrımız bu.”

Yazarın Tüm Yazıları