Paylaş
Farklı sorulara verdiği yanıtlardan benim anladığım şu:
*
Erdoğan, artık Suriye’nin geleceğine yoğunlaşmış durumda.
Yeni Suriye’nin oluşumunda Türkiye’nin elinden gelen yardımı yapacağını söylüyor.
*
Erdoğan’ın önünde bir yol haritası olduğu izlenimini aldım.
Bu yol haritasında yer alabilecek başlıklar, galiba şunlar:
*
- ANAYASA: Suriye’nin geleceğine Suriye halkının karar vereceğini söyleyen Erdoğan, yapılacak en önemli işi şöyle açıklıyor: “Kapsayıcı bir anayasa ve yeni siyasi sistemi inşa.”
*
- İMAR: Suriye’de altyapı çökmüş durumda, şehirler perişan. Suriye’nin yeniden imarı da Erdoğan’ın en önem verdiği konu.
*
- BARINMA: Bu başlık, Türkiye açısından yaşamsal bir konu. Çünkü Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönüşü, ancak barınma sorununun çözülmesiyle mümkün. Erdoğan, bu açıdan barınma konusuna özel önem veriyor.
*
- EKONOMİ: Suriye’nin ekonomisi çökmüş durumda. İş alanlarının açılması, tarım ve hayvancılığın canlandırılması gerekiyor. Bu konulara dikkat çeken Erdoğan, Suriye’nin özellikle enerji ihtiyacının karşılanmasında Türkiye’nin önemli bir rol oynayacağını söylüyor.
*
- AMBARGO: Esad rejimi nedeniyle Suriye’ye yönelik ambargo uygulanıyordu, kısıtlamalar vardı. Erdoğan, bu ambargoların ve kısıtlamaların kaldırılmasını istiyor.
*
- ENTEGRASYON: Suriye’nin uluslararası sistemin bir parçası haline gelmesi, uluslararası topluma entegre edilmesi gerekiyor. Erdoğan’ın yol haritasında böyle bir başlık da var.
*
- TERÖRLE MÜCADELE: DEAŞ ve PKK... Suriye’nin bu iki terör örgütünden kurtulması gerekiyor. Erdoğan, bu mücadelede Suriye yönetimini yalnız bırakmayacaklarını vurguluyor.
FİDAN ŞAM’A GİDİYOR
SURİYE’nin yeniden yapılanması gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeniden yapılanma için Türkiye’nin oynayacağı rolü de açıkladı.
Yapılanmayı Suriye’nin yeni yönetimiyle birlikte yapacaklarını net biçimde söyledi.
*
Erdoğan’ın bu konuda söylediği tam olarak şu:
*
“Yakında Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan oraya gidecek. Yeni yapılanmayı birlikte yapacaklar.”
KAHİRE NOTLARI
- Kahire’de piramitlerin yanına sokulmak, aşırı turistik bir faaliyet. Piramitler, en iyi uzaktan izlenir. Kefren ve Keops’u gören bir mekân bul. İki piramide karşı çayını kahveni yudumla. Oh mis!
*
- “Kahire’nin Mor Gülü” diye bir filmi vardı Woody Allen’ın. Kahire sokaklarını adımlarken “döner dönmez bu filmi yeniden izleyeyim” diye düşündüm.
*
- AA Genel Müdürü Serdar Karagöz’le birlikteydik. Aniden Nil nehri çıktı karşımıza. Ve ikimiz birden Necip Fazıl’ın “Sakarya Türküsü” isimli meşhur şiirinden şu dizeleri mırıldandık: “Nerede kardeşlerin? Cömert Nil, yeşil Tuna / Giden şanlı akıncı ne gün döner yurduna.”
*
- Kahire’ye ilk gittiğimde tozlu binaları aşırı yadırgamıştım. Bu gidişimde tozlu binaların Kahire’ye müthiş bir karakter kattığını düşündüm. Düşünün: Gıcır gıcır binalarla dolu bir Kahire. Şehrin bütün karizması gider valla.
*
- Kahire’de iki ismi düşündüm: BİR: Mısırlı meşhur hafız Abdüssamed. İKİ: Şark’ın yıldızı, Mısır’ın dördüncü piramidi Ümmü Gülsüm. Telefonumdan hemen açtım Ümmü Gülsüm’den “Ente Omri”, yani “Sen Benim Hayatımsın” adlı şarkıyı. Çok iyi gitti Kahire fonuna.
*
- Kahire’ye gelip de Agatha Teyze’nin “Nil’de Ölüm” isimli romanını anmadan olur mu? Nil nehri üzerinde işlenmiş acayip entrikalı bir cinayeti anlatır bu romanda Agatha Teyze. Birkaç film de çekildi bu romandan. “Eve dönünce o filmlerden birini de izleyeyim” dedim.
*
- Necib Mahfuz’un romanlarını yazdığı bir kahve vardır Kahire’de. Zaman darlığından o kahveye gidemedik. İçimde ukde kaldı. En kısa zamanda sırf bunun için Kahire’ye gitme kararı aldım. Bakalım, hayırlısı.
BİZİM REJİMİZE HİÇ KİMSE TALİMAT VEREMEZ
ERTUĞRUL Özkök, şöyle bir palavra atmış:
*
İletişim Başkanlığı’ndan CNN Türk’ün rejisini aramışlar. Reji de benim kulağıma bir şeyler fısıldamış.
Falan filan.
*
Lafı hiç uzatmadan şunları söylemek istiyorum:
*
İletişim Başkanlığı bizim rejimizi hiçbir zaman aramadı.
Ayrıca arayamaz da.
Bizim rejimize kimse talimat veremez.
Bizim rejimizde sadece ve sadece Tarafsız Bölge’yi birlikte yaptığımız Onur kardeşimin borusu öter.
*
Bu bağlamda Ertuğrul Özkök’e söyleyeceklerim şunlardır:
*
Abi kaç yaşına geldin.
Bıkıp usanmadın mı kendi bulandırdığın suda balık avlama çakallıklarından.
Nedir yani?
Palavra atacaksın, ben sana yanıt vereceğim, sen de “Oh oh ne güzel tartışılıyorum” diyeceksin.
Bu mu yani?
Bir milyon yıldır sürdürdüğün bu numarayla daha kaç yıl idare edeceksin abi?
Daha ne kadar tenezzül edeceksin buna?
Hep aynı şeyleri yapmak, seni sıkmıyor mu?
Kendinden sıkıldığın hiç olmuyor mu senin?
Paylaş