Hülya Koçyiğit ‘Susuz Yaz’la başlayan şöhret hikâyesini anlattı: Kısa saçlı çocuk’tan nasıl bir yıldız doğdu

Bir nesil onun yıldız olma serüvenine tanıklık etti. Diğer nesil filmlerini izleyerek büyüdü. Bugünkü nesil ise her biri ‘kült’ olmuş filmleriyle onu tanıyor… Yeşilçam’ın efsane isimlerinden Hülya Koçyiğit’le beraberiz. İlk çıkış yaptığı 1963 tarihli ‘Susuz Yaz’ filminde oynadığı zaman henüz 16 yaşında olduğunu düşünürsek onu neredeyse 60 yıldır tanıyoruz! Peki bu işlere ilk nasıl girdi? Yeşilçam filmlerinin kalıcılığının sırrı ne? Bu ara nelere kafa yoruyor? Filmi en başa saralım...

Haberin Devamı

1- Sene 1940’lar… İstanbul’un Yenikapı semtindeyiz. Hülya Koçyiğit, henüz 16 yaşındaki Melek ile 20 yaşındaki Sedat Koçyiğit çiftinin ilk çocukları olarak dünyaya geliyor. Baba tarafı Bulgaristan, annesinin baba tarafı Selanik göçmeni. Her iki taraf da mübadele zamanında gelip İstanbul’a yerleşmişler. Anneannesiyse Giresun doğumlu bir köylü kızı… Mahallede güzelliğiyle ünlenen, öğretmen okulunda okuyan kızı Melek Hanım’ı bir an önce evlendirmek istiyor. Gözüne Eminönü’nde zahire tüccarlığı yapan Sedat Bey’i kestiriyor. Hülya Hanım işte bu iki gencin ilk kızı olarak doğuyor. Daha sonra Feryal ve Nilüfer isimli iki kız kardeş katılıyor aileye.

Hülya Koçyiğit ‘Susuz Yaz’la başlayan şöhret hikâyesini anlattı: Kısa saçlı çocuk’tan nasıl bir yıldız doğduSENE 1953

Haberin Devamı

AĞAÇLARA TIRMANIR BOĞAZ’DA YÜZERDİK 

Hülya Hanım, “Kuzguncuk’ta büyüdüm ve çok güzel bir çocukluk yaşadığımı hatırlıyorum” diye başlıyor anlatmaya: “Hep sokaklardaydık; ağaçların tepesinde oynar, bostanlara girer, sebze meyve aşırır, arkamızdan bekçiler düdük çalarak koşturur, belimize araba lastikleri bağlayıp Boğaz’da yüzerdik… Bu arada annem sesi çok güzel olan bir kadındı ve çok güzel alaturka şarkı söylerdi. Babam akşamları rakı sofrasını kurup aileyi etrafına toplardı. Kendi tarihten hikâyeler anlatır, anneme şarkı söyletirdi. Annem sanata çok düşkündü; çok kitap okur, hem klasik Batı müziği hem klasik Türk sanat müziği konserlerini takip ederdi. Şan Tiyatrosu’na oyun izlemeye giderdik.” 

Hülya Koçyiğit ‘Susuz Yaz’la başlayan şöhret hikâyesini anlattı: Kısa saçlı çocuk’tan nasıl bir yıldız doğdu
“Oynadığım karakterlerin hepsini çok sevdim, ayrım yapamam. Hepsinde benden bir parça var, onlara hep ruhumu verdim, severek oynadım…”

2- IŞIKLAR ALTINDA BİR KIZ ÇOCUĞU

Bir gün ailece Medrano Sirki gösterisine gidiyorlar. Koçyiğit henüz beş yaşında. Çalan coşkulu müziğe öylesine kaptırıyor ki, kendini bir anda sahnede dans ederken buluyor. İzleyiciler ışıklar altında mutlulukla dans eden bu küçük kız çocuğunu alkışlamaya başlıyor. Bu olay annesinin aklında bir fikre yol açıyor; çocuğun hem müzik kulağı hem dans kabiliyeti var… Acaba sahne sanatlarına yönelir mi? Kızını Ankara Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü imtihanlarına sokuyor. Koçyiğit, 310 müracaat arasında okula kabul edilen dokuz kişiden biri oluyor. Ancak yatılı okul zor… Hasret hem kendini hem ailesini üzüyor. İstanbul’da Belediye Konservatuvarı açılınca annesi mutlulukla kızına artık ayrı kalmalarına gerek olmadığı müjdesini veriyor. Koçyiğit, İstanbul’a dönüyor. Bir yandan ortaokula devam ederken bir yandan belediye konservatuvarına gidiyor.

Haberin Devamı

Hülya Koçyiğit ‘Susuz Yaz’la başlayan şöhret hikâyesini anlattı: Kısa saçlı çocuk’tan nasıl bir yıldız doğduHülya Koçyiğit - Zeynep Bilgehan

3- SABAH OKUL AKŞAM PİYES

Okulda piyeslerin aranılan ismi oluyor. Bir yandan konservatuvara devam ediyor. Bu arada Şehir Tiyatroları Çocuk Bölümü açılıyor. Anne Melek Hanım, üç kızını da sınava sokuyor; üç kızı da kazanıyor. Okul, konservatuvar, üstüne gece piyeslerinde oyunlar... Koçyiğit, “Annem donanımlı olmamı istedi. Ben de halimden memnundum” diyor.

Hülya Koçyiğit ‘Susuz Yaz’la başlayan şöhret hikâyesini anlattı: Kısa saçlı çocuk’tan nasıl bir yıldız doğduSENE 1956 - Anne, baba ve iki kardeşiyle

4- YENİDEN KONSERVATUVAR

Şehir Tiyatroları’nda Muhsin Ertuğrul’un dikkatini çekiyor. Annesine “Hülya çok yetenekli ama eğitim görmesi lazım” deyince Ankara Devlet Konservatuvarı’nın Tiyatro Bölümü’nün sınavına giriyor ve kazanıyor. Aralarında Cüneyt Gökçer’in de olduğu hocalardan eğitim görüyor. İkinci sınıfın yaz tatilinde bir teklif geliyor.

Haberin Devamı

Hülya Koçyiğit ‘Susuz Yaz’la başlayan şöhret hikâyesini anlattı: Kısa saçlı çocuk’tan nasıl bir yıldız doğduSENE 1970’ler

‘DÖRT YAPRAKLI YONCA’YI ÇOK SEVDİK

Yakışıklı jönler, güzel kızlar… Yeşilçam ortamı nasıldı? Diyor ki: “Çok insan geldi geçti, sadece seyirciyle gerçekten bağ kurabilenler kalıcı oldu. Fırsat eşitsizliği olmazdı. Hatta kadın yıldızlar daha ön plana çıkardı. Bu ‘dört yapraklı yonca’ yakıştırması hoşumuza gitti. Birbirimize çok sevgi ve hayranlığımız vardı, büsbütün bağlandık. Rekabetimiz olmadı; farklı fizikler, farklı seçimler…”

Hülya Koçyiğit ‘Susuz Yaz’la başlayan şöhret hikâyesini anlattı: Kısa saçlı çocuk’tan nasıl bir yıldız doğduSENE 2000’ler 

5- KİMSE KÖYE GİTMEK İSTEMEYİNCE...

Yönetmen Metin Erksan yeni bir film çekecektir: Susuz Yaz. 16 yaşındaki Hülya ile de tanışır. Başta onu fazla ‘çocuksu’ bulur. Ancak filminin çekimleri köyde yapılacaktır. Oyuncular nazlanınca Erksan ‘Yıldızları ben yaratırım’ diyerek bu kısa saçlı, çocuksu kıza bir şans veriyor. Çekimler İzmir’in Bademler Köyü’nde yapılıyor.

Haberin Devamı

Hülya Koçyiğit ‘Susuz Yaz’la başlayan şöhret hikâyesini anlattı: Kısa saçlı çocuk’tan nasıl bir yıldız doğduSENE 1963

ESTETİK İÇİN OTURDUĞUM KOLTUKTAN KAÇTIM

Şöhret elde etmek bir şey, ‘yıldız’ olmak başka… Koçyiğit, sizi çarpan bir ‘yıldız enerjisi’ne sahip. Ancak “Benim için önemli olan ‘Bu rolü en iyi Hülya oynar’ denmesiydi” diyor. Bugün de aynı prensipte: “Sinema oyuncusu yüzüne müdahale yaptırmamalı. En çok korktuğum şey tipimin değişmesi. Kızım bir iki kere doktor karşısına oturttu, nasıl kaçtığımı bilmiyorum! Bana göre değil ama yapanları ayıplamıyorum.”

ZEKİ MÜREN BENİ TEBRİK ETTİ

“Sinema bir süre düşüşe geçti. 1980’lerde öyle bir dönem geldi ki ‘Eyvah ne yapacağız?’ dedik. O zaman moda çıktı; bizi sahnede şarkı söylemeye davet ettiler. Önceleri direndim, sonra bir yıl hocalarla müzik çalıştım. O arada Zeki Müren ‘Hülyacığım iyi düşün bu ciddi bir karar’ dedi. 11 sene sahnede şarkı söyledim. Zeki Müren sonra ‘Gerçi rakibiz ama…’ diye belirterek de beni çok takdir etti.”

Haberin Devamı

Hülya Koçyiğit ‘Susuz Yaz’la başlayan şöhret hikâyesini anlattı: Kısa saçlı çocuk’tan nasıl bir yıldız doğduSENE 1977 - Sahneden

6- “SEN BAŞKA YOLA GİRDİN”

İlk filmiyle büyük sükse yapıyor. Hülya Hanım, “Gerçekten herkese nasip olmayacak büyük bir şans; Metin Erksan’la tanışmış olmak, onun seçtiği bir oyuncu olmak, filmin uluslararası ödül kazanması…” diyor. Susuz Yaz, Türkiye’yi Hülya Koçyiğit’le tanıştırıyor. O sinemanın nesini seviyor? Yanıtı: “Kendimi hep tiyatroda seyirciye selam verirken görüyordum. Sinema bana yakın gelmiyordu, çünkü konservatuvardaki hocalarımız Yeşilçam’ı biraz hakir görüyorlardı. Susuz Yaz’dan sonra okula döndüm. Orada bana ‘Sen başka yola girdin’ diye bunu çok hissettirdiler. Film teklifleri de geliyordu. Okulu bırakmamak için uğraştım ama burukluk oldu. Yeşilçam’da devam ettim.”

ESKİ TOZPEMBE GÜNLER ARTIK YOK

“Dünyanın gidişatı beni korkutuyor. Genç kızlık dönemlerimde her şey tozpembe gibiydi. Bugün sevgisizlik, saygısızlık ve düşmanlık var. İnsanlar kötücül olmuşlar. Oysa aşağıya çekmek yerine birbirimizi yüceltmeliyiz. Sosyal medya çok tehlikeli, çirkin bir yer. Başta hakkımdaki yazılanlar çok gücüme gidiyordu. Sonra anladım ki sadece benim için değilmiş, herkes birbirine yapıyormuş… Sustum, kabullendim. Hayat bu değil. Kalp kırmamalıyız.”

Hülya Koçyiğit ‘Susuz Yaz’la başlayan şöhret hikâyesini anlattı: Kısa saçlı çocuk’tan nasıl bir yıldız doğduSENE 1968 - Hülya Koçyiğit ile Selim Soydan’ın nişanı

EN BÜYÜK ŞANSIM SELİM

“Benim şansım beni çok seven bir eşim olması. İki şöhretli insanın evliliği başta pek inanılacak gibi gelmiyordu insanlara… Bu sene 57. yılımıza girdik. 1980’lerde, sinemada üretimin zor olduğu yıllarda Selim ‘Kendi şirketimizi kuralım sen istediğin filmleri yap’ dedi. Gülşah Film’i kurduk ve güzel filmler yaptık beraber; Kurbağalar, Almanya Acı Vatan, Firar, Derman…”

ESKİ FİLMLERİM HABİRE KARŞIMA ÇIKIYOR

Bugün eski filmlerini izleyince neler hissediyor? Hülya Hanım, “İkide bir karşıma çıkıyor” diye gülerek yanıtlıyor: “Bir yandan insan kendini çok eleştiriyor, bir yandan da çocuğuma bakar gibi sevecenlikle bakıyorum. Çok iptidai şartlarda çalışıyorduk. Ortada sadece yoktan var etmeye çalışan güzel yürekler vardı. Sokak çekimlerinde üstümüzü değişmek için kapıları çalardık ama öylesine büyük sevgi gördük ki… Her türlü yorgunluğa değerdi. Bugün de aynı sevgi ve saygıyla karşılaşıyoruz.”

Hülya Koçyiğit ‘Susuz Yaz’la başlayan şöhret hikâyesini anlattı: Kısa saçlı çocuk’tan nasıl bir yıldız doğduSENE 1986 - “Turgut Özal ile sinema kanunu, telif yasası ve oyuncuların emeklilik hakkı için görüşmüştüm. Daha sonra da milletvekilliği için daveti olmuştu.”

İYİLER HEP KAZANIR KÖTÜLER KAYBEDERDİ

Yeşilçam’ın böylesine karşılık bulmasını nasıl açıklıyor? Cevabı: “Fedakârlık, dostluk, iyilerin sonunda kazanması, kötülerin mutlaka cezalarını bulmaları… Bize görmek istediğimiz bu duyguları hatırlatıyorlardı. Bugün bana ‘Sizin filmlerinizle büyüdük Hülya Hanım’ denilmesi çok hoşuma gidiyor, ilham veren karakterlerle ‘bir işe yaramışım’ diyorum.“

Hülya Koçyiğit ‘Susuz Yaz’la başlayan şöhret hikâyesini anlattı: Kısa saçlı çocuk’tan nasıl bir yıldız doğduSENE 1983 - ‘Derman’ filmi ile Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü alırken 

7- AİLENİN REİSİ OLDUM

Koçyiğit, “O arada babamı kaybettik” diye devam ediyor: “Bir anda evin direği gitti. Annem hiç çalışmamış. Üç çocukla kalakaldı ortada. O zaman ‘İyi ki kararımı bu şekilde vermişim, şimdi artık ailenin reisi benim. Çalışacağım ve kardeşlerime ben bakacağım’ dedim. Hem zorunlu hem isabetli bir karar olmuş. Uzun yıllar o film senin, bu film benim elimden geldiğince seçici olmaya çalışarak filmlerde rol aldım. Neredeyse 10 yıl melodram tarzı hikâyeler yaptık.”

Yazarın Tüm Yazıları