Paylaş
1- İstanbul’un kalbi Beyoğlu. Beyoğlu’nun kalbi de İstiklal Caddesi. Ancak Beyoğlu sadece İstiklal Caddesi ve çevresinden ibaret değil… Beyoğlu’nun yeni Belediye Başkanı İnan Güney’in hikâyesi de ‘İkinci Bölge’deki Örnektepe’den başlıyor… Bilmeyenler için önce mahalleyi tanıyalım. Örnektepe nerededir? Nasıl tarif edilir? Orada kimler oturur? Güney, “Kağıthane ile Beyoğlu’nun sınırıdır” diye yanıtlıyor: “Anadolu’nun her kesiminden gelmiş, her görüşten insanın oturduğu bir mahalledir. 12 Eylül döneminin en sert yaşandığı yerlerden de biridir. Bir tarafta solcular, bir tarafta ülkücüler komşu oturur. Babam o dönemlerde birkaç sefer ölümden dönmüş. Herkesin birbirini rahatlıkla öldürdüğü dönemlerdi. Mahalleli onu ‘Bu bizim abimiz’ diye kurtarmış.”
KÖYDEN ŞEHRE GÖÇ DALGASI
Güney karışık bir dönemde, 1977 senesinde Örnektepe’de doğuyor… Babası Mehmet Güney aslen Sivas’ın Zara ilçesinin bir köyünden. Henüz 14 yaşındayken; 1960’lı yılların ortasında köyden çıkıp yürüyerek Zara ilçe merkezine geliyor. Yanındaki yaşıtı bir akrabasıyla otobüse atlıyorlar; ver elini İstanbul! Bir süre Kulaksız bölgesinde 20 kişinin kaldığı bir bekâr evinde kalıyor. Daha sonra Beyoğlu Belediyesi’nde işe giriyor. Evleniyor, ev alıyor… Güney de üç kardeşin en küçüğü olarak bu evde dünyaya geliyor. Çocukluk günlerini şöyle anlatıyor: “İstanbul’un çilesini onlar çekmiş, ama biz çok şükür rahat bir çocukluk geçirdik. Babam çok çalışkan bir insandı. Taksisi de vardı. Sabah 5’te evden çıkar belediyeye gider, öğlen 1’e kadar çalışırdı. Sonra gece 12’ye kadar taksicilik yapardı. Eve geldiğini de evden çıktığını da göremezdik.”
SENE - 1989 / Baba Mehmet Güney Beyoğlu Belediyesi’nden baş şoför olarak emekli oluyor.
‘BİR KADERE DOĞDUK’
Güney, “Gençlik yıllarımız Beyoğlu’nun Örnektepe ve Okmeydanı sokaklarında geçti” diye devam ediyor: “Örnektepe’de, Okmeydanı’nda doğdun mu bir kadere doğuyorsun. Nasıl bir kader? İşçi- emekçi mahallesi, sen de Sivas Zaralısın, Alevisin, solcusun, Kürtsün. Susurluk dönemi, Gazi Mahallesi olayları… Hak arama eylemlerinin çoğunda bulunurdum. Gazi Mahallesi olaylarında öldürülen akrabalarımız oldu. 2 Temmuz 1993’te Sivas yakıldığında 16-17 yaşındaydım. Annemin olaylar duyulunca panikle bizi eve çağırıp kapıları kilitlediğini hatırlıyorum.”
SENE - 1984 / “Çocukluk yıllarımda Örnektepe bakımsız gecekondu bölgesiydi ama evler tek katlı, bahçeliydi ve komşuluk ilişkileri daha sıcaktı. Karnımız acıktı mı birinin kapısını çalardık.”
2- ATADAN DEDEDEN PARTİLİYİZ
Çalışkan bir öğrenci. Ortaokulu birincilikle bitirip Kabataş Erkek Lisesi’ne girmeye hak kazanıyor. Kafasında hep insanlara dokunan işlerle meşgul olmak fikri var. Lise mezuniyet yıllığında ‘İnan Güney savcı olacak!’ diye yazılıymış. Güney, “Küçükken filmler seyrederdik; savcı adaleti sağlar” diye anlatıyor. Babası aynı zamanda SHP delegesi. Genç Güney, 14-15 yaşından itibaren babasıyla SHP kongrelerine gidiyor. Gülerek “Atadan, dededen partili dedikleri türdeniz!” diyor.
3- KAMU YÖNETİMİNDEN TİCARETE
Uludağ Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nü bitiriyor. Hayali kaymakam olmak. Devamı: “Sınav ve mülakatla kaymakam olabilme ümidim kalmadı. Bu işler maalesef Ankara’da siyasi bir dayın yoksa olmuyormuş. Bunun üzerine ağabeyimle ticarete girdik. Karaköy’deki Bankalar Caddesi’nde elektrik malzemesi toptancılığı yaptığımız bir dükkân açtık. Aynı zamanda mali müşavirim. Bu arada Marmara Üniversitesi’nde ‘yerel yönetimler’ üzerine tezli yüksek lisans yaptım.”
KENTSEL DÖNÜŞÜM VE GEÇİM SIKINTISI
İnan Güney’in, ‘mahalle çocuğu’ olarak Beyoğlu’yla ilgili teşhisi şöyle: “Bir yanda Beyoğlu’nun 1.5 milyonluk bir ‘kullanıcı’ kesimi var. Onlar ‘İstiklal Caddesi’ni eski haline getirelim, tekrar ağaçlar, sanat galerileri olsun’ diyor. Bunlar kıymetli talepler ama bölgede yaşayanların daha öncelikli sorunları var. 100 bin kişi kentsel dönüşüm bekliyor. Beyoğlu ciddi anlamda geçim sıkıntısı yaşıyor. Her tarafın taleplerini karşılayacak bir anlayışla yöneteceğiz. Giden tarihi mekânlara ‘dön’ çağrısında bulunuyoruz.”
SENE - 1996 / Bursa’daki öğrencilik yıllarından
ORTAKÖY’DEN ŞİŞHANE’YE HER GÜN YÜRÜRDÜM
Güney için nostaljik Beyoğlu nasıl bir yerdi? Yanıtı: “Lisede okurken Ortaköy’den yürüyerek gelirdim İstiklal Caddesi’ne, oradan Şişhane’ye iner, Okmeydanı’ndan minibüsle eve geçerdim. İstiklal Caddesi o zamanlar, şimdi ‘Eski Beyoğlu’ dedikleri gibiydi. Hayalim farklılıkların bir arada yaşadığı Beyoğlu. Biz solcu üniversiteli gençler mekânlarda çay içerdik, üst gelir grubu Vakko’da alışveriş yapardı. Bir kısım Mevlevihane’de veya kilisede inancını yaşardı. Piyasa, Beyoğlu’nu tek tipleştirdi. Turistleri Beyoğlu’nun kendi kıymetleriyle ağırlamalıyız.”
4- BİR HAYALİM VARDI: ALTINCI DAİRE
Güney, siyasete ‘resmi olarak’ ilk adımı 1995 yılında, 18 yaşında SHP Gençlik Kolları’nda atıyor. Gayri resmi olaraksa 16 yaşından itibaren seçimlerde görev yaptığını anlatıyor: “Seçim günleri okul koridorlarında dolaşır, partiye, sandık görevlilerine yardım ederdim. Sonra mahalle temsilciliğinden Gençlik Kolları’na, seçim kurullarından Beyoğlu İlçe Başkanlığı’na yerel siyasetin her kademesinde yer aldım.” 1994 aynı zamanda sosyal demokratların Beyoğlu’nda seçimi kaybettiği yıldı. Geri alabilmek için 31 Mart yerel seçimlerine kadar 30 sene beklemeleri gerekti. Nasıl geçti bu 30 sene? Güney: “1994’te seçim kaybedildiğinde çok üzüldük. Babam istifasını verdi. O dönemden beri en büyük hayalimizdi Beyoğlu’nu geri almak. Martin Luther King’in dediği gibi ‘Bir hayalim var’dı: Altıncı Daire’nin anahtarını alabilmek.”
PARİS MODELİ
Peki 6. Daire nereden geliyor? Osmanlı İmparatorluğu, Tanzimat döneminde, ‘Batılı şehircilik anlayışı’ uygulamasının ilk örneğini Beyoğlu’nda başlatıyor. Beyoğlu limanıyla, rıhtımıyla, Haliç ile ticaret merkezi olarak dünyaya açılan bir pencere. Reformlar 1857 tarihinde başlıyor; İstanbul 14 belediye dairesine ayrılıyor. Beyoğlu ilk uygulama olmasına rağmen buraya ‘6. Daire’ deniliyor. Bu adın esin kaynağı Paris’teki ‘Sixieme Arrondissement (6. Bölge)’ diye bilinen belediye biriminin kentin en mamur bölgesi olması. 1860 yılında ilk idarecisi Emin Muhlis Bey oluyor. Meşhur başkanları arasında ressam ve Türkiye’de müzeciliğin kurucusu Osman Hamdi Bey de var.
‘ÖTEKİ BEYOĞLU’NUN GÖNLÜNÜ KAZANDIK
Başarı nasıl geldi? İnan Bey birkaç faktör olduğunu anlatıyor: “İlki; partideki değişim özellikle gençler üzerinde çok olumlu bir dalga estirdi. İkincisi Ekrem İmamoğlu’nun beş yıllık belediyeciliği CHP önyargılarını yıktı. Üçüncüsü de bizim yereldeki çalışmalarımız ve bilinirliğimiz oldu. ‘İkinci bölge’de komşuluk ilişkileri, dayanışma, hemşericilik hâlâ ayaktadır ve İkinci Bölge İnan Güney’i tanır. Öteki Beyoğlu’nu almadan bütün Beyoğlu’nu kazanamazdık. Kasımpaşa bile ideolojik kaygıları bir kenara bıraktı, mahallenin çocuğuna baktı. Mahalle vicdanı kazandırdı.”
5- HER SEÇİM DÖNEMİ BOYNUMUZ BÜKÜLÜRDÜ
Hayal, geçen yerel seçimde gerçekleşti. Güney, “Umudumuz 30 yıldır ayaktaydı ama Beyoğlu’na hep Ankara’dan bir rol biçiliyordu. Ankara’da kimin kulisi güçlüyse o aday yapılıyor ve kazanılamıyordu” diye anlatıyor: “Her seçim döneminde Seçim Kurulu’na gider, boynumuzu büküp çıkardık ama partiye hiç küsmedik. Bu seçimde ‘Örgüte dönelim’ dediler. Göğsümüzü kabartarak çıkınca, duygulandık tabii. Yol arkadaşlarımızın emeğiyle çok büyük bir zafer oldu. Diğer il ve ilçelerden gelen haberler de 30 yıllık yorgunluğumuzu aldı götürdü.”
SENE - 2024 / Eşi Ayşen Hanım ve kızları Ela, Dila ve Zeynep ile
1 MAYIS MESAJI
Emekçi bir babanın çocuğu olarak Taksim’deki 1 Mayıs’la ilgili görüşü nedir? Yanıtı: “Hak arama eylemleri eskiden İstiklal Caddesi’nde yapılırdı. Ben ilçe başkanıyken ciddi bir çiçek bütçemiz vardı; yürüyüş yapan her kesime çiçek atardık. Yüzlerce, binlerce etkinlik ve eylem oluyordu ama o dönem yürüyüşten kaynaklı bir olay hatırlamıyorum. Normalde Taksim 1 Mayıs alanı olarak açılsaydı emin olun emniyet de sağduyulu, vatandaş da sağduyulu, oraya gelen işçi emekçi kardeşlerimiz de sağduyulu, siyasetçiler de sağduyulu şenlik havasında el ele bir 1 Mayıs yaşanır giderdi.”
Paylaş