Paylaş
Yardımsız hem de hiç yardımsız bu noktaya geldi Türkiye.
Türkiye'nin teröre karşı tek başına verdiği mücadele yepyeni bir mecraya giriyor artık. Bu noktada da, bütün kırmızı bültenlere, dostluk ve müttefiklik nutuklarına rağmen Türkiye'nin yoluna yanlız devam edeceği kesin.
Güvenlik güçlerinin yıllardan beri verdiği zorlu mücadele toplumun sergilediği itidal, olgunluk ve soğukkanlılıktan büyük destek aldı.
Bugün, bu soğukkanlılığa çok daha fazla ihtiyaç var.
Asrın en vahşi teröristine karşı başlayan hukuk savaşında Türkiye'nin en büyük kozu gene toplumun göstereceği soğukkanlılık ve de özgüven olacak.
İspanya'nın, Avrupa'ya kapak attıktan sonra terörle mücadelede kaydettiği aşamayı çok yakından izlemek olanağını bulmuştum.
Avrupa'nın ve özellikle de Fransa'nın sağladığı destek, Bask sorununun çözümüne ciddi katkısı olmuştu. Tabii bunda, İspanya'nın kendi kararlılığını ve çözüm üretme yeteneğini hiç de azımsamamak gerekir. Ama Bask sorununu incelemek üzere gittiğim İspanya'da görüştüğüm her yetkili, Fransız hükümetinin desteğini aldıktan sonra örgütün çözülmeye başladığını söylemişti bana.
Oysa Türkiye, terörle mücadelede dün de yalnızdı bugün de.
Hatta uğraştığı işin terörle mücadele olduğunu müttefiklerine anlatmakta zorluk çeker hale gelmişti Türkiye. Başlayan yeni süreçte ‘doğrular’ı anlatmanın kolay olmayacağını kestirmek hiç zor değil.
Her ne kadar Başbakan Yılmaz haklı olarak ‘İtalya ile dialog kurmak Rusya’dan daha kolay' diyorsa da kendi göbeğimizi gene kedimizin keseceği bir süreçteyiz. Bu arada görülüyor ki Türkiye'yi Rusya ve İtalya ile boğaz boğaza getirme senaryoları da tutmadı. Bunda Türkiye'nin tutarlı davranışlarının payı çok büyük.
Sanıyorum açılan bu dönem, Türkiye- Avrupa ilişkileri için de ciddi bir sınav niteliğini taşıyor. Başbakan'ın ilk tepkisi, Avrupa'nın bütün yanlı davranışlarına rağmen, Türkiye'nin müttefiklerine güven duymaya devam ettiğini göstermesi açısından önemliydi. Müttefiklik teoride güvene dayanır, tıpkı dostluklar gibi.
Şimdi Avrupa da pozisyonunu netleştirmek durumunda.
Avrupa, binlerce masum insanın ölümünden sorumlu bir caniye karşı nasıl bir tavır sergileyecek? Terör konusunda hangi standartları koyacak?
Şiddete karşı olmanın gereklerini nasıl yerine getirecek?
Avrupa'nın bu standartları net biçimde ortaya koyması kendi değerlerini korumak ve de inandırıcı olmak açısından da büyük önem taşıyor.
Bir kez daha tekrarlayalım Türkiye'nin önündeki hukuk mücadelesi çok çetin ve de çok boyutlu. Bu noktada, Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu'nun idam cezasının kaldırılması yönündeki önerilerini dikkate almak gerekiyor.
Bu süreçte Türkiye'nin, İtalya'yı ve AB'nin diğer üyelerini çok iyi dokümante etmesi önümüzdeki çetrefil hukuk mücadelesi için büyük önem taşıyor.
Avrupa'yı, NATO'yu ve bütün dünyayı bilgilendirmek. Dinamik ve atak bir bilgilendirme kampanyasıyla.
Günümüzde, haklılık bile çabayla tescil ettiriliyor.
Yoksa kimse adalet dağıtmıyor.
Paylaş