Süper egolar ve siyaset

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

Yaratıcılık yerine küçük hesaplar ve pis dedikodularla uğraşan merkez sağdaki aktörlerin büyük bölümü şimdi pusuya yatmış bekliyor.

RP'de ne olacak? RP bölünecek mi?

Ve de ‘bundan biz ne avanta sağlarız’ın bakkal defterini tutmaktalar.

Akıllarınca ‘siyasi şıklık’ yapıp, ‘geçmiş olsun’ diyorlar.

Sonra ‘aman dikkatli olun hukuken gene kapatılırsınız’ın yolunu işaret ediyorlar.

Kendi elleriyle eski RP'yi daha mağdur hale getirmekten de geri kalmıyorlar.

Çünkü bugün merkez sağda siyaset yaptıklarını sananların, küçük hesaplarla uğraşmaktan ne politik refleksleri gelişmiş ne de siyasi yaratıcılıkları.

Dünya'yı izlemek, yeni politik düşünce trendlerini yakalamak gibi ‘ayrıntılar’ da merkezi pek ilgilendirmiyor.

Şimdi kurulan bütün denklemler, RP'nin mirasına konmaya yönelik.

Yapılan tartışmaların izi sürülünce ortaya şöyle bir tablo çıkıyor:

İdeolojik tutarlığı olan bir parti görümündeki eski RP'nin, Recai Kutan döneminde aynı uyumluluğu göstermesinin zor olduğu düşünülüyor.

Kısaca, Erbakan boşluğu'nun hissedilmesi kaçınılmaz gibi gözüküyor. Çünkü Türkiye'de siyaset kişilerin ekseninde yapılıyor.

Karizmalarla götürülüyor. Kapatılan RP'de birliği, Erbakan'ın şahsı temsil etmiyor muydu?

Erbakan gölgede kalınca yeni kurulan Fazilet Partisi, bir klasik CHP hastalığı olan hizipleşme girdabına sürüklenebilir mi?

İçerden çatlar sesler yükselebilir mi?

Liderin eli öpülerek siyaset yapılan sağ partiler ve de eski RP geleneği açısından önemli sorular bunlar.

Son gelişmeler, Fazilet Partisi'nin grup yönetimi ve TBMM Başkanlık Divanı üyelikleri için yapılan seçimlerin bir liderlik provasına dönüştüğünü ortaya koyuyor.

Unutmamak gerekiyor ki gerek muhalefette gerekse de iktidardaki Refah Partisi'nin sivrilmiş siyasetçileri var artık.

Erbakan liderliğinin tartışılmazlığına rağmen, eski RP'nin bünyesi kendi starlarını üretti.

İktidar tecrübesi, eski RP'deki bireyselleşme ve profesyonelleşme süreçlerini hızlandırdı.

Bu gelişme, hiç kuşkusuz ki mutlak ‘otoriteye’ karşı tavır koyma reflekslerini de beraberinde getirdi.

Bu arada İstanbul Belediye Başkanlığı gibi bir görevi üstlenen Tayyip Erdoğan gibi figürlerin de egosu şişti. Trilyonluk ihalelerin altına imza atan bütün belediye başkanları gibi Erdoğan da bir süper ego olarak siyasete ağırlığını hissettirmek istiyor.

Pratikte de böyle olmuyor mu?

İstanbul Anakent Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan, ‘Fazilet dışında bir partiye girebilir misiniz?’ sorusuna ‘Olabilir’ diyor.

‘Henüz FP’ye geçmemiş arkadaşlarımızla her an irtibat halindeyiz. Belediye başkanı arkadaşlar da milletvekillerimiz gibi karar almak için bir araya gelip, telefon irtibatlarıyla karara varıyor' yanıtlarını veriyor.

Kendisini ağırdan satıyor. Yeni açılımların kapısını aralıyor.

Fazilet Partisi'ndeki gelişmeler, sanırım sağ siyasetteki yeni hareketlenmenin de işaretlerini içerecek.

Ve de en önemlisi Prof. Bülent Tanör'ün de dediği gibi, siyasal İslamcılar, ‘Bu düzende kendimize yer açmak istiyorsak, nerede hata yaptık sorusunu mutlaka kendilerine sormak zorunda kalacaklar’.

Önümüzdeki günlerin siyasi tartışmaları bunlar.

Merkez ağın arslanları da parmak hesabı yapadursunlar.













Yazarın Tüm Yazıları