Paylaş
Baktım, gene tek tepki CHP İzmir milletvekili Sabri Ergül'den geldi.
Manisalı öğrencileri sahiplendiği gibi dans eden çocuklara uzanan o hoyrat ve hastalıklı zihniyete karşı bir milletvekiline yakışır tavrı gene Ergül sergiledi, ‘Ne demek pankartta yeşil-sarı-kırmızı renkler var? O zaman renkleri de yasaklayalım. Türkiye bütün dünyaya rezil oluyor’, şeklindeki açıklamasıyla.
Doğrudur, dünyaya rezil oluyoruz...Ve de en korkuncu kendi çocuklarımıza rezil oluyoruz.
Size soru soran kızınıza nasıl anlatırsınız ‘Renk görünce kafası atan polisin dans eden çocukları karakola sürüklediğini?
Güvenlik güçlerinin bir zamanlar kırmızıya bugün ise diğer başka renklere düşman olduğunu nasıl açıklarsınız? Dans edip, kimsesiz çocuklara para toplamanın organize suç veya örgüt üyeliği anlamına geldiğini hangi mantığa sığdırırsınız?
Beni, polisin sekiz yaşındaki çocuğu örgüt üyesi diye enselemesi şaşırtmıyor doğrusu. Çünkü en yetkili kişilerin en ehliyetsizlerden oluştuğu bu düzende, ‘güvenlik güçlerinin renk görünce' saldırmasının ardındaki gerçekler belli. Bir kuyrukta düzgün biçimde beklemek dahil, iki kişinin bir arada durmasının koordine eylem anlamına geldiğini ve de güvenlik güçleri tarafından tehdit ve tehlike olarak algılandığı bu düzen nedense kimseyi rahatsız etmiyor.
Sanırım asıl sorun da burada. Sekiz, dokuz yaşındaki çocukların örgüt üyesi sanılarak karakola sürüklenmesi. Ve de bu ilkellik karşısındaki o korkunç tepkisizlik.
İzmir'de, dans ettikleri için karakola götürülen çocukların haberlerini okurken bir taraftan da Millet Meclisi'nin albümünü karıştırdım. Gözüm, İzmir milletvekillerinin listesine ilişti. İzmir'in, çeşitli partilerden seçilmiş tam 24 milletvekili var.
Seçilmiş 24 kişi, Sabri Ergül, dışındakiler, böyle bir insanlık ve demokrasi suçuna karşı nasıl bir tepki gösterdiler acaba?
Demokrasi, haksızlıklara karşı verilen ilkeli, istikrarlı mücadelelerle gelişir. Bazen büyük, bazen küçük ama her zaman varlığını hissettirten mücadeleyle güçlenir demokrasi.
Hangi partiye mensup olurlarsa olsunlar İzmir milletvekilleri, renk düşmanı polisin karakola sürüklediği çocuklarla aynı mekânda dans edebiliyorlar mı?
Hadi daha geleneksel olalım, halay çekebiliyorlar mı?
Danstan vazgeçtik, şarkı söyleyebiliyorlar mı?
Ya da plaj voleybolu oynayabiliyorlar mı?
Yarı başkanlık sistemine gözünü diken demokrat Cumhurbaşkanı, Gözde Kaplan, Buse Kaplan, Canan Çiçekden, Yasemin Denesay ve Aylin Üçel'in dans ettiği artık o simgelemiş mekâna Devlet Bale ve Operası'nın sanatçılarını gönderebiliyor mu? Bir simgesel jest yapabilmek için.
Demokrasi, sadece türbanın mücadelesi verilerek sahiplenilmez. Sadece piyasa yorumlarıyla liberal olunmaz...Hele milletvekili hiç olunmaz.
İzmirli miletvekilleri siz Gözdeler'le, Cananlar'la dans edebilir misiniz? Bir ayıptan kurtulmanın fırsatı var önünüzde.
Onlar, size milletvekiliğinizi kanıtlama olanağını sunuyorlar!
Rock değil eski püskü bir nâmenin kasetini koyarlar sizin için.
Yeter ki siz kararlı olun.
Paylaş