Paylaş
Ortada bir siyaset dörtgeni. Bir kutsal düzen kurmaya çalışmaktalar.
Dağınık siyasetin suni dörtgeninde, başköşe Demirel'in, diğerleri Yılmaz, Cindoruk ve Ecevit arasında paylaşılmış gözüküyor.
CHP'ye, hafifçe ‘sen de katıl’ falan denmesine rağmen, bu formüle fazla sıcak bakılmamış olduğu anlaşılıyor. Ecevit ile Baykal'ın aynı sahnede oynayamayacağına düşünen etkili ‘ehven-i şer’ci çevreler, CHP liderinin bu senaryonun dışında kalmasını enven-i şer bulmuşlar.
Zaten semboller de gösteriyor ki şu anda Silahlı Kuvvetler, Ecevit'e pek sıcak bakıyor. Harp Akademileri'ndeki diploma törenine Cumhurbaşkanı ve hükümet gidiyor diploma ve ödül dağıtmak için. En büyük alkış Ecevit'e...
Bu son derece önemli bir ayrıntı. Unutmayalım, üçüncü dünyada siyaset en çok sembollerle yapılır.
Siyaset dörtgeninin yaz programındaki gelişmeler büyük olasılıkla çok renkli olmayacak. Siyaset dörtgenine yapılan siyasi ayar uyarınca, sahnede bol bol anlaşma, uzlaşma, hitaplarda bol bol ‘sayın’lı terbiye, saygı vs. sergilenecek.
Çiller-Erbakan ikilisini siyasetten dışlama operasyonu, yaz gündeminin hızlandırılmış gündemi olacak. Bu büyük dışlama operasyonu sürüp giderken, siyasetin yeniden şekillenmesi ‘sekiz yıllık temel eğitim’ çevresinde olacak.
Sekiz yıl, ANAP ve DYP'deki taşları yerinden oynatacak. Sonunda fazla karambol olmadan bir orta yol bulunacak.
Tabii son derece karmaşık sorunları olan Türkiye'de, siyasetin sadece ‘sekiz yıla’ sıkışıp kalması, ülkenin çözüm bekleyen ciddi siyasi sorunlarını bastıracak.
Siyaset dörtgeninin köşe taşı, Yıldırım Türker'in mükemmel deyimiyle, ‘statükonun gece bekçisi’ Hüsamettin Cindoruk da çıkıp ‘demokrasi’ demeçleri verecek. ‘Refahyol gitmeseydi demokrasi tehlikedeydi’yi sık sık tekrarlayacak. Böylece, siyaset dörtgeninin kutsal düzenini sağlamada üzerine düşen demokratlık görevini büyük bir şevkle yerine getirecek.
Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturunca Özal gibi ‘Başkanlık Sistemi’ nöbeti tutan Demirel de bir taraftan merkez sağı yeniden şekillendirme görevini sürdürürken, ince ince ‘Clinton mu olsam yoksa Chirac mı’ hesapları yapacak. Yani Amerikan modeli başkanlık mı yoksa Fransız usulü yarı başkanlık mı, sorularına yanıt arayacak.
Siyaset dörtgeninin sergilediği, çok centilmen, çok saygılı, çok terbiyeli, çok uyumulu uslupla Türkiye'nin esas sorunlarını erteleme oyununu Başbakan Yılmaz, perde kapanıncaya kadar oynayacak. Oyunun en uyumlusu olacak.
Uyumlu olmadığı takdirde ‘dörtgen üçgen olur, Cindoruk geliverir’ tehlikesi savrulacak.
Dörtgen siyasetinde bakanların oyunları figüran rollerinden ileri gidemeyecek. Çünkü bu süreçte siyaset falan yapılmayacak. Sadece bir yerlere asfalt dökülecek. Bu nedenle konuşunca mı yoksa susunca mı daha çok para alması gereken bakanların siyasetteki katma değeri çok yüksek olmayacak.
Bu durumda, daha oyun başlar başlamaz zam kazığı yiyerek çok pahalı bir oyun izlemek zorunda bırakılan halk ne yapmalı?
Kesinlikle siyasi yaratıcılık, Türkiye'yi zıplatma hedefleri, Avrupa'yla entegrasyon için siyasi ve hukuki tasarım vs. beklememeli. Çünkü siyaset dörtgeninin yaz oyunlarının repertuvarı sadece bunlar.
Sonbahardaki gelişmeleri de göreceğiz.
İlginç olan şu ki, Refahyol süfliliği bu kötü oyunu izlemeye terketti bu ülkeyi.
Nedir çıkış yolu? En hantal, ucuz ve pasaklı soru bu.
Yanıtı ise çok basit. Buradan ne asker, ne işçi ne de memur çıkarır ülkeyi. Dörtgen içinde debelenen dağınık siyasetten çıkmak için gene siyasetçiye ihtiyaç var. Ama artık entrikacı olmayanlarına.
Paylaş