Seçim, ittifaklar ve sis perdesi

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

Demokrasinin, tarikatlarla yapılan işbirliği ile tanımlandığı bugünkü seçim ortamında en doğru teşhis CHP lideri Deniz Baykal'dan geldi.

Baykal, önceki gün yaptığı açıklamada ‘Türkiye’nin, yolsuzluklara bulaşmış bir hükümeti sorgulayamayan bir Meclis ve bunları tartışmak istemeyen bir medya ve siyaset ile seçime gittiğini söylemiş.

Demokrasinin de ekonominin de kilitlendiği kritik nokta bu.

Nedense CHP'nin lideri, bu temel ilkeyi çıkıp gürül gürül anlatmak yerine, bir ara, hükümeti kurma görevi verilen bir zata bile göz kırpar gibi oldu. Sırf Anasol hükümetini düşürünce üzerine çektiği şimşekleri uzaklaştırabilmek için.

Kim bağırıp çağırırsa çağırsın boğazına kadar yolsuzluklara batmış bir hükümeti düşürmek, ilkesel anlamda en doğru tavırdı. Hükümet düştükten sonra güçlü bir kampanya ile bu doğru tavrı anlatmak gerekirdi.

Ama CHP bunu yapamadı.

‘Niye düşürdün, yolsuzluk önemli değil, rantları güzelce kırışıyorduk’ diyenlerin baskısı karşısında sindi kaldı.

Doğrudur yıllardır, toplumda ‘dürüstlük’ kelepir fiyatına gidiyor. İlke dendi mi tüyler diken diken oluyor. Hukuk düzeninin savunucusu yok.

Susurluk toplumsal bellekte zaman aşımına uğratılmaya çalışılıyor.

Yolsuzlukları sineye çekmek için gösterilen hoşgörü, çete düzenini meşru kılıyor. Bu nedenle de yolsuzluktan yakalanan bir hükümeti düşürmüş olmayı anlatabilmek çok zorlaşıyor . Hele medya desteği de olmayınca.

* * *

Tarikatlar seçimler için sağdaki partileri paylaşıyorlarmış.

Bu vesileyle tarikatların kimlerle ne için işbirliği yaptıkları ve önceliklerinin ne olduğunu anlamış bulunuyoruz.

Türkiye'deki demokratlık artık tarikat destekli sağ cepheye indirgeniyor.

Laiklik de dekolte elbiseli eşiyle elele dolaşan lider görüntülerine endeksleniyor.

Gene görülüyor ki toplum mühendisliği denen rüküşlükten usanmayan çevreler, merkez sağın laik partisi olarak ANAP'ı pomplamaya, solda da Ecevit yönünü göstermeye çalışıyorlar. Ve de çok bilmiş toplum mühendisleri seçim öncesinde bütün siyasi kurguyu din üzerine temellendiriliyor.

Bugünkü ortamda barajın altına düşmek pahasına da olsa verilecek tek gerçek mücadele yolsuzluklara karşı olandır. Hukuk devletinin sahiplenilmesidir. Susurluk'un takipçiliğidir. Bu konuda görevini yapmayan Meclis'in sorumluluğunu üstlenmektir.

Modern devletin ne olması gerektiğini anlatmaktır. Türkiye'yi Avrupa normlarına taşıyacak reformların yolunu göstermektir.

Yolsuzluktan düşmüş bir hükümeti sorgulayamayan, hukuk düzenini savunmayan bir toplum Avrupa entegrasyonunu talep edemez.

Birinci lige aday olamaz.

İttifaklar, işbirlikleri vs...Bu seçimler bize kimin ne olduğunu, kimin neyi temsil ettiğini çok açık biçimde gösterecek. Demokrasinin güzelliği de burada.

Uzun vadede ise ilkeler için mücadele edenler bu işin galibi olacak.

Çağdaşlık temalarının ne olduğu belli.

Ya bu temaların mücadelesi yapılır ya da üçüncü dünyaya özgü kıytırık oyunların içinde debelenilir.

Artık kartlar çok açık.

Aktörleri ise çok belli.

* * *

On günlük bir izin kullanmak üzere yazılarıma ara veriyorum.



Yazarın Tüm Yazıları