Paylaş
Siyasi partilerin kongre haberleri ve görüntüleri kimseyi ilgilendirmiyor.
Bu duruma daha bilimsel adıyla temsil krizi deniyor.
Oturduğum semtin manavından alış veriş ediyordum geçtiğimiz pazar günü. Manavdaki küçük ekran televizyon açıktı. Demokrat Türkiye Partisi'nin genel başkanı Hüsamettin Cindoruk konuşuyordu.
Meyveleri tartan semtin emektar manavı durdu, ‘Bıktık bunlardan, konuşmayı bıraksınlar iş yapsınlar’ dedi.
Hepimizin her fırsatta, her yerde, her sohbette duyduğumuz sözler bunlar. Muhataplarının pek dikkate almadıkları aslında son derece önemli tespitler ve de uyarılar.
Pazartesi sabahı DTP'nin genel başkanı Hüsamettin Cindoruk'un kongrede yaptığı konuşma metni elime geçti. Metnin içeriği özetle şöyle:
Liderlerin yönetimi yerine sivil toplumun yönetimi gibi modern temalar; çok iyi.
Küreselleşmeyi yakalama gibi çağdaş öngörüler; çok güzel.
Ahlaki ideallerin hayata geçirilmesi için stratejiler; çok etkileyici.
Herşeyden önce adalet, hukukun üstünlüğü ve evrensel hukuku özümsemiş bir yargı yapısı; tabii ki çok hayati.
İnsancıl serbest piyasa ekonomisi; kuşkusuz ki çok cazip.
Ve de böylesine modern kavramlarla akıyor.
Temaların çağdaşlığına rağmen benim oturduğum semtin manavı ‘Bunlar konuşacaklarına iş yapsınlar’ diyor.
Sanırım asıl önemli olan da söylenenler değil, söylenenleri yapabilme güvenini yaratabilmek.
Yapılması gerekenleri sıralamak değil, yapılması gerekenlerin bugüne kadar neden yapılamadığını açıklamak. Siyasette modernitenin tek formülü bu.
Kısaca bir adım ileri gitme cesaretini göstermek.
Aksi halde, hukuk, küreselleşme, demokrasi vs. gibi kavramlar pırtıllaşıyor, eskiyor.
Semtimin manavı ve de bütün manavların, esnafın, mühendisin, bilgisayarcının ya da pilotun bir siyasi parti kongresinde yapılan konuşmayı dinleyebilmesi için artık yapılacaklar belli oldu.
Biz herşeyden önce adalet mi istiyoruz? Bunu durmadan telaffuz etmek ‘annemi babamı seviyorum’ gibi birşey...
Adalet istiyoruz, çünkü bugün adalet kalmadı. Susurluk kapatıldı. Susurluk kapattırıldı. Kimdir kapattıran? Hangi güçlerdir? Kimdir modernleşmeye set çeken?
Kimdir enflasyon lobisinin baş aktörleri?
Kimdir, demokratikleşmeyi hançerleyen? Kimdir Türkiye'nin birinci lige zıplamasını istemeyenler?
Cumhurbaşkanı mı?
Başbakan mı?
Silahlı Kevvetler mi?
Basın mı?
Sivil toplum mu?
İş dünyası mı?
Yeraltı dünyası mı?
Semtimin manavı mı?
Hüsamettin Cindoruk'un öngördüğü reformcu merkez partisi ancak bir adım ileri gidilerek hayata geçer.
DTP, bugünkü hükümetin bir parçası olduğuna göre neden koalisyonu zorlamıyor DTP'liler? İhalelerdeki, teşviklerdeki pis kokular bizlere kadar ulaşıyor, neden sesleri çıkmıyor?
Sayın Cindoruk, konuşmasında yarı başkanlık sistemini sahiplenmiş.
Herhalde bu soruların yanıtını vermek için Başkan olmayı bekliyor.
Paylaş