Paylaş
AİLE fotoğrafı çektirmeyen bir Cumhurbaşkanı'nın farkı bu işte. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, yedi sayfalık yeni yıl konuşmasının önemli bir bölümünü yolsuzluklara ayırıyor. Konuşmasında şöyle diyor:
‘‘Yolsuzluklara karşı duyarsız kalınması, toplumsal barışı zedeleyebileceği gibi devlete duyulan güven ve saygıyı da derinden etkileyecektir.’’ Sezer, yolsuzluğu yapanın yanına kár bırakmayan, belirsizliklerden arındırılmış saydam bir ekonomik yapı kurulması gerektiğine de dikkat çekiyor.
80'den beri devletin zirvesinden pek duymaya alışık olmadığımız sözler bunlar. Yıllardır etik, ahlak ve kurallılık hep ‘‘dinozorlara’’ mal edilen kavramlardı. Çok can sıkıcıydılar. Büyük Türk dinamizminin köstekleyicisiydiler. Falandılar, filandılar. ‘‘Çağ atlamanın’’ ve ‘‘bööyük Türkiye'nin’’ ayakbağı idiler.
* * *
Günlerdir gazetelerde yayınlanan kamuoyu yoklamalarının sonuçları çok anlamlı. 2000 yılında ‘‘umut proleteri’’ haline gelmiş bu toplum, ‘‘hukuk’’un üstünlüğüne sahip çıkan Cumhurbaşkanı'nı ‘‘yılın adamı’’ ilan ediyor. Halk tarafından yılın en başarılı adamı seçilen Cumhurbaşkanı, 2000'den 2001'e geçerken yayınladığı mesajda ‘‘etik’’i toplumsal barışın ve kalkınmanın olmazsa olmaz koşulu olarak sunuyor. Bu söylemiyle ülkesinin dünya ligindeki yerini tayin ediyor. Rotayı gösteriyor. Ve de 2001 yılında ‘‘yolsuzluklarla mücadelenin’’ ülkenin öncelikli tercihi olacağını devletin zirvesinden duyuruyor.
Bu sözleri bir ‘‘güvence’’ olarak algılayıp sahiplenmek gerekli. ‘‘Umut proleteri’’ olmuş bir topluma yeni yılda bundan daha ‘‘umut verici’’ bir mesaj ulaştırılabilir miydi? Sanmıyorum.
Cumhurbaşkanı Sezer'in yeni yıl mesajını şu şekilde okumak da mümkün:
Demek ki bu ülkede ‘‘ahlak ve etik olmadan’’ piyasa ekonomisinden söz edilemeyeceğini artık telaffuz etmeye başlayacağız.
Ekonomik başarıyı iki ihracat kalemiyle açıklama cinliği ve ilkelliği son bulacak. Güçlü Türkiye iddiasını ‘‘kurallı toplum’’ yaratmadaki kararlılığımız da şekillendirecek.
* * *
‘‘Hukuk devleti’’, ‘‘hukuk toplumu’’ ve ‘‘kurallı piyasa ekonomisi’’ gibi kavramların birer ‘‘entelektüel fantezi’’ olmadığı artık anlaşılacak. Bir hukuk toplumu yaratmak için öncelikle eğitim üzerinde düşünme gereği ortaya çıkacak.
‘‘Popülist’’ olmadan ‘‘popüler’’ olan bir devlet adamının yeni yıl mesajını ben bu çerçeveye oturtmak istiyorum. Buna bir ütopya da denebilir! Ütopyasız evrim olur mi? Kaldı ki ‘‘aile fotoğraflı zirve mesajından’’ ‘‘ahlakı’’ bir toplumsal barış unsuru olarak sunan bir zirve mesajına kavuştuk. Bunun neresi ütopya? Yeter ki en güvendiğimiz insanın sözlerine sahip çıkalım.
Paylaş