Kurallı Türkiye için

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

Nedir verilmek istenen mesaj?

‘Bir bardak su iç’ mi? ‘Temiz toplumu kesinlikle telaffuz etme’ mi?

‘Sus ve uysal ol’ mu?

Ve daha birçok soru işareti...

Mehmet Ağar için DGM'nin verdiği görevsizlik kararını ‘normal’, Susurluk davasında tek bir tutuklunun bulunmamasını ‘doğal’, o ünlü kazadaki üç kişinin beraberliğini, ‘özgürce yolculuk etme hakkı’ olarak görüyorsanız bu soruların tabii ki anlamı yoktur.

Bu soruları anlamsız buldukları için çok demokrat Fazilet Partililer Susurluk'u görmezlikten geliyorlar. DYP'den zaten umut yok. Vizyoncu ve çağ atlatmacı ANAP da ‘namertlik’ çıkışlarından sonra temelini kendisinin attığı kuralsızlığa bir kaçak kat daha çıkmakta. Susurluk'u susturarak.

‘Devlet işi, devlet menfaati’ deyip geçiştirilemez bu konular çünkü ‘Devlet işi özellikle kurala dayanır’, demokrasinin işlediği ülkelerde.

Türkiye'nin performanlarını, doğal güzelliklerini sıralayaduralım, bir alan var ki, orada hamle yapılmazsa, bir süre sonra ne ekonomiyle iftihar edebiliriz. Ne Avrupa hedefimizi savunabiliriz ne de çocuklarımızın geleceğine umutla bakabiliriz.

O alanı, ‘kurallara dayalı bir Türkiye istiyor muyuz’ sorusuna verilecek cevaplar belirleyecek.

Sorun kişiler değil, ilkeler.

Standartların yerleşmesi ve takip edilmesi. Ve de hiçbir ayırım yapmadan kuralların herkes için işletilmesi.

Kısaca, net poziyonlar gerekiyor.

Asker, sivil, genç, ihtiyar, uzun boylu, kısa boylu demeden, herkes kafasındaki ve vicdanındaki yanıtı ortaya koymalı. ‘Ben kurallı bir Türkiye istiyor muyum’? Yanıbaşımızdaki yakınımızın başı yanacak olsa bile bu soruya verilecek yanıt ‘evet’ olmak zorunda. Hem de kıvırtmasız ‘mert’ bir ‘evet’.

Kendimizi aldatmayalım, ortadaki yanlışlar fahiş.

Gizli kapaklılık, kaba gücün kural koyuculuğu sadece öfke uyandırmıyor tiksinti veriyor.

Evet döne döne soralım kendi kendimize, ‘Biz kurallı bir Türkiye istiyor muyuz’?

Avrupa'nın Türkiye'ye yönelik yaptığı fahiş hataların ayuka çıktığı sırada diyebiliyor muyuz ‘İşte benim reform planım, benim şeffaflaşma projem? Diyebiliyor muyuz, ‘İşte hukukun üstülüğü, benim özsuyum. Kuralların güvencesindedir benim Devletim'?

Ve de en önemlisi, ‘Kurala uymayanı yönetimde tutmuyoruz' diyebiliyor muyuz?

Türkiye'nin leyhine gelişmesi gereken bugünkü uluslararası konjontürde ‘Bu büyük özgüvenle sahneye çıkabiliyor muyuz'?

‘Devletin çıkarı' kurallı Türkiye'yi yaratarak uluslararası sahneye çıkabilmekte. Devletin ‘gerçek çıkarı' işte bu büyük ‘çıkışta'.

Çünkü gelecek burada.

Hiçbir kişi ya da kurum, ülkenin, çocuklarımızın geleceğinden daha değerli olamaz.

ANAP kıvırtıyormuş...Ben şaşırmadım.

Çünkü kurallı Türkiye'yi talep etmenin şartı 80'leri örtmemektir.

Kurallı Türkiye'yi istiyor muyuz? Bugünden geci yok herkes kendi vicdanını zorlasın. Ve bu soruyu dürüstçe yanıtlasın.













Yazarın Tüm Yazıları