Zeynep Atikkan: Günaydın

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

Hürriyet'te dün yayınlanan Tarhan Erdem'in araştırmasına göre bugün bir seçim yapılsa, DYP yüzde 4.9, ANAP ise yüzde 8.5 alıyor.

Yani baraj altı, parlamento dışı muhalafet ve de bitiş.

Nihayet bu gerçek ortaya çıktı ve Türkiye'ye dayatılan zorlama gündemden kurtulma umudu doğdu.

Tasfiyenin çarkları medyaya rağmen dönüyor.

Aslında perşembenin gelişi çarşambadan belliydi ama çarşambayı algılamamakta ısrar eden bir medya vardı ortada. Toplumu yıllarca safsatalarla oyaladı.

ANAP-DYP birleşecekti.

Hatırlanacaktır, her boyda, her siklette ve de çeşitli küstahlık dozlarında birleştirme müteahhitleri çıktı ortaya. Ne de çok destek aldılar bazı gazetecilerden!

Aslında Tansu Çiller'in ipliği kısa sürede pazara çıktı. Ama medyanın bunu kavraması epey bir zaman aldı.

Bu arada aynı medyanın uzun süre ANAP tutkusu ve takıntısını sürdü. Bir ekonomi bakanının evinde banka pazarlarken suçüstü yakalanmasını bile sineye çekecek kadar derin bir tutkuydu bu. Sağ olsun iş adamlarının da katkısıyla bir ANAP havası esti durdu.

Sonra görüldü ki bu merkez sağ denen malzeme pek bir zavallı, pek bir kabiliyetsiz ve de yolsuzluğa, uğursuzluğa pek bir yatkın.

O zaman Refah-Fazilet'e ‘orta sağ’da rezervasyon yapılmaya başlandı. Tabii bu da tutmadı.

Merve Kavakçı krizinden sonra, medya operatörleri bu rezervasyonları iptal etmek zorunda kaldılar.

Daha sonra sıra MHP'ye geldi, MHP tam merkez sağda konuşlandırılacaktı ki Rahşan Ecevit oyunu bozdu. İki kelám etti, MHP radikal reflekslerine büründü, ‘Bizim camiadan özür dilesinler’ vs. deyiverdi. Bazı çevrelerce ille de değiştikleri varsayılan MHP, bir kez daha ‘Anlamıyor musunuz ben değişmedim’i yapıştırdı.

Perde kapandı.

* * *

Siyasette bazen öyle dönemler olur ki merkez sağ, merkez sol vs. bir süre için ‘tatile çıkabilir’.

Örneğin bugün Fransa'da yaşanan olay da bu. Fransız sağ dağıldı, lidersiz kaldı ama bir takım kurnazlar sağı birleştirme, bitiştirme zorlamalarına kalkışmıyor. Çünkü bugünkü konjontür mevcut sağı devre dışı bırakmış durumda.

Türkiye'ye gelince; merkez sağ iktidarlar uzun süre, dine dayalı sosyal politikalar ve biraz da ekonomik kalkınma söylemiyle gemilerini yürüttüler. Ta ki Özal dönemine gelinceye kadar. Özal da aynı söylemi sahiplendi buna bir de ‘İnsanlar iyi yaşamalı köylüler de tenis oynamalı’yı ekledi. O yıllarda, zenginleşme sembolü olarak dünyanın her yerinde bir tenis takıntısı vardı. Fransız kömünistleri bile tenis oynamak istediklerini söylüyorlardı.

İyi yaşamak isteyen Türk insanı ‘bir lokma bir hırkayla’ yetinmemeye başlayınca Özal da iktidarını sağlama aldı. Sonra bu dönemde kapandı, Özal da merkez sağdaki tapusunu kaybetti.

Ancak ANAP'a tutkun medyanın ve iş çevrelerinin ANAP döneminin kapandığını anlamaları zaman aldı. Çünkü Özal bu zevatı zihinsel olarak esir almıştı. Bu esaret sonucu, ANAP'ın pekçok yeteneksiz, biçare kadrosu altın çocuk, ağır top vs. diye pazarlandı. ‘Altın topların’ tümü birden topu attı, çünkü bu arada Türkiye'nin talepleri değişivermişti.

* * *

Medyanın ve de sevdalısı merkez sağın anlamadığı yeni gerçekler var bu toplumda. Artık insanlar hem iyi beslenmek hem de cep telefonu ve bilgisayar sahibi olmak istiyor.

Gençler İnternetcafe'ye de gidiyor, tiyatroya da. Saat boyu Filipinli arkadaşıyla ‘chat’ yapıyor ya da ‘chat’ yapabilmek için can atıyor, vs.

Bu arada tabii ki rahat bırakılmak istiyor. ‘Büyüklerimiz’ ile kendi arasına büyük bir mesafe koyuyor. Büyüklerimizin dangul dungul mesajlarını dinlemiyor.

Bilgisayarı kullanan medya da bu değişimin farkında değil, bilgisayarı bir kez bile eline almamış siyasi elit de!

Bu nedenle 19 mayıs için yarın söylenecek olanlar hafızaya kaydedilmeyecek.



Yazarın Tüm Yazıları