Zeynep Atikkan: Geleceği ertelemenin bedeli

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

Yanlış bir tartışmaya sürükleniyor Öcalan hakkında verilen karar.

Fal açar gibi ‘İdam edilsin mi edilmesin mi’ hesapları yapılıyor.

Batı'nın tavrına göre ‘Asılırsa ne olur, asılmazsa ne olur’ tahminlerine sıkıştırılıyor.

Her zamanki gibi resmin bütününü ıskalama refleksi.

İnisiyatifi elden kaçırma çapsızlığı.

Yıllardır demokratik reformlara böylesine burun kıvırıp hayat; hamleleri ertelemenin bedeli işte bu kadar ağır oldu. Ve tarihi duruşma diye nitelenen süreç sonunda verilen ceza, bugün, ‘infaz edilsin mi edilmesin mi’ ikilemine geldi dayandı.

Yürütme ve yasamanın yargıya ihale ettiği ‘sorun’ aslında düzgün bir yargılamayla sonuca ulaştı. Ancak ilginç olan şu ki sonuca ulaştığı andan itibaren de yeniden yürütme ve yasamaya geri döndü.

Buradan başka bir adrese gitmesi de artık söz konusu değil.

Şimdi siyasetin kıvırtma, kaytarma ve de siyasi sorumluluktan kaçma olanağı yok. Her ne kadar mevcut siyasi sınıf bugüne kadar sergilediği atalet ile sorun çözmedeki meşruiyetini büyük çapta zaafa uğratmış olsa da.

Dürüst olalım.

Türkiye'deki siyasilerin kaçının Mudanya'daki şehit analarına söyleyecek bir sözü var? Ya da o ‘dağdaki Kürtler’ diye niteledikleri gencecik insanların ailelerine kadar ulaşacak yeni bir beraberlik önerileri?

Ama gene de umut Meclis'te. Yani siyaset tasarımında.

Demokratik toplumun siyasetten umut kesmeme kararlılığında.

İşte bugün de yapılması gereken sözüne güvenilir toplum önderlerinin Meclis çatısı altında çıkıp halka yol göstermesi olmalı.

Eğer biz demokratik toplum olma yolunda irademizi kullanıyorsak Meclis'teki her milletvekilinden şu sorunun yanıtını beklemek durumundayız:

Peki, bundan sonra ne olacak?

Doğru olan nedir?

İmralı'daki yargılamanın tarihî 'liğinin tescil edilebilmesi için atılması gereken adımlar var. Çünkü Türkiye, geleceğini sürekli ertelemenin bedelini böylesine ağır ödemeye devam edemez.

* * *

Yorumların pekçoğunda bu bir fırsattır deniliyor.

Sanırım o fırsat denen de ‘sorunu tanımlama ve çözüm üretme’ zorunluluğu. Bu coğrafyada yaşayan insanların beraber yaşama geleneğine yakışırcasına. Soğukkanlılığı elden bırakmadan, vakar içinde.

Hiçbir sorun gerilim hatlarının üzerinde çözülemez.

Bu nedenle yargının yakaladığı düzeyin siyasetin de bütün kıvrımlarına kadar nüfuz etmesi gerekiyor.

Meclis'te yakalanacak kalite ve olgun üslup halkın da yolunu aydınlatacaktır.

Bu noktada bir taviz söz konusu değil. Sadece ‘Bundan sonra ne olacak sorusunun yanıtı’nda ısrarlı olmak gerekiyor.

O dönemece gelindiğine göre.

Ülkenin geleceği herkesin geleceğinden önemli. Onun için bu kadar insan öldü. Bu kadar büyük acılar çekildi.



Yazarın Tüm Yazıları