Fanatizmin çılgınlığı

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

Yabancı düşmanı, ırkçı Le Pen, Erbakan'ı ziyaret ettikten sonra teknesinin dümenini İsrail'e kırsaydı keşke.

Siyasetteki bir başka yol arkadaşının, İsrail'in tehlikeli Başbakanı Benjamin Nutanyahu'nun da gönlünü alıvermek için.

Akdeniz'in lacivert uygarlığına kin ve nefretin kelepçelerini geçirmek için.

Ve Fransa'dan Doğu Akdeniz'e kadar, nefret, dışlama ve kavganın üçgeni oluşuverseydi bir yaz tatilinde. Biri Müslüman, diğeri Yahudi ve de ikisinin de baş düşmanı Hrıstiyan Le Pen.

Israrla ‘beraber yaşamama'nın krokilerini çiziştiriverselerdi o üçgene.

Le Pen'in rotası İsrail olsaydı, fütursuz neo-faşist Fransız lider, yönetime geldiği günden beri fanatizmin bütün ilkelliğini kusan Netanyahu'yla da ‘dünya meseleleri üzerinde görüş alış verişinde' bulunurdu.

Le Pen ile Erbakan'ın hangi dünya meselelerini konuştukları pek açıklık kazanmadı. Ama çok önemli bir dünya meselesi burnumuzun ucunda bölgeyi barut fıçısına dönüştürmek üzere.

Ortadoğu kaynıyor.

Yıllardır ilk kez, Ortadoğu'ya yönelik haberler artık ‘savaş tehdidini' açık açık ortaya koyuyor.

Batı basını, ‘Ortadoğu'da bir savaş ihtimalini' satır aralarına değil, manşetlerine taşıyor.

Dünya ve bölge, ‘fanatizmin çılgınlığı'yla karşı karşıya ve nedense, bu konuda Türkiye akıl ermez bir umursamazlık görüntüsü veriyor.

Faşistlerle dünya meselelerini konuşan İslamcı Erbakan, başbakan iken, Filistinliler'in, İsrail yönetimi tarafından yerlerinden yurtlarından edilmelerine ses çıkartmamıştı.

Bugünkü hükümet de, Ortadoğu'daki Netanyahu dehşetine karşı suskunluğu tercih ediyor.

Bu tutukluğun nedeni, Türkiye ile İsrail arasındaki askeri işbirliği antlaşması olmamalı herhalde.

İsrail'e yakın fakat Netanyahu'ya şiddetle karşı olan bir kısım Batı basını bile, İsrail'e karşı yeni bir Arap Birliği'nin kurulabileceğini yazıyor. 21. yüzyılın eşiğinde yeni bir Arap milliyetçiliğinin doğabileceğini belirtiyor.

Ortadoğu barış değil, gerilim sürecinde artık.

Gerilimin mimarının, bölgede hiçbir uzlaşmaya yanaşmayan baş fanatik Netanyahu olduğu da biliniyor.

Netanyahu, Filistinliler'e, bölgede yaşama hakkı vermez tutumunu, ‘Kitap böyle istedi' mantığına oturtarak akıldışılığı dayatıyor dünyaya. Bu da, Filistinliler'i, Hamas gibi radikal örgütlere yakınlaştırıyor.

Bugün bölgede yaşanan kollektif çılgınlığın son derece ciddi göstergeleri bunlar.

Dünya'nın, bölgenin, Filistin davasının, Yahudiliğin çıkarlarına ters düşen bir süreç yaşanıyor. Ve Dünya, bu ‘kollektif çılgınlığı' dehşet verici bir ‘kollektif körlükle' izliyor.

Akıl alacak gibi değil ama, 21. yüzyılda ‘Kitap'a göre herşey yapılır' süreci başlatılıyor.

İsrail yönetimi, İncil'in ülkeye sokulmasını talep edecek kadar içe kapanmanın provasını yapıyor. Bugün, Amerika'nın baskısıyla bunu başaramıyor ama ‘Kitap'a göre herşey yapılır' mantığı, önümüzdeki on yılların çatışma tohumlarını atıyor.

Filistin davasını gözeten, İsrail'e karşı da samimi bir dış politika izleyen Türkiye'nin rolü çok önemli bölgede.

Aşırılığın dikte ettiği her türlü gündeme karşı sağduyu ile tavır almak da bu rolün bir parçası olmalı.

Yazarın Tüm Yazıları