Paylaş
İzmir
İklimiyle barışık. Güneşle haşır neşir.
Kolay bir hayat için bütün doğal altyapıya sahip Ege, 21. yüzyıl Türkiyesi'nin hayal gücünü zorlayabilir mi?
Yarının gerçeğinin bugünkü labovatuvarı olabilir mi?
Ege'nin potansiyeli nedense Egeliler'den çok Egeli olmayanların hayal dünyasını tahrik ediyor.
Ege, bir mini Silicon Valley'e kucak açabilir. Böylece bilim ve teknolojinin manyetik alanı olabilir. Çağın enerjisini yakalamış yüzlerce yeni küçük şirkete nüfus kağıdı verebilir Ege. Üniversiteleri bölgeye çekerek bilgiye dayanan beyaz devrim burada gerçekleşebilir.
Cazip coğrafyasının sağladığı ayrıcalığı kullanarak global ekonomide gelecek yüzyıl için yer ayırtma şansına sahip ender köşelerden birisi burası.
Kısaca Ege'nin Kaliforniyalaşmasından söz ediyoruz.
Türkiye için bir 21. yüzyıl üssü. Küreselleşen dünyada Türk ekonomisi için parlak bir çekim alanı.
Oysa İzmir ve çevresinde yaptığım bir dizi görüşmede çok farklı bir tablonun ana hatlarını görebiliyorum.
Egeli ilginç bir bölgecilik psikolojisinin kıskacında tutuklu gibi. Son yıllarda gerileyen sanayinin yarattığı sıkıntı, değişimi yakalamaktaki tutukluk giderek daha çok içe kapanmayı getirmiş.
Ege ekonomisini geliştirmek için dernekler kuruluyor, yatırımları çekmek için toplantılar yapılıyor ama aynı zamanda dışardan gelene karşı ciddi bir cephe oluşuyor.
Sanayide öz Egeli, iş hayatında has İzmirli şeklinde özetlenebilecek bir istridye kabuğu sendromu bu.
21. yüzyıla girerken ‘Kaliforniyalaşmak’ yerine bir tür ‘Milanolaşmayı’ yansıtıyor. Yani Kuzey İtalya'da son yıllarda gelişen ‘Ben zenginim. Güney’in sıkıntılarıyla uğraşmak istemiyorum. Rahatımın peşindeyim' tepkisini veriyor Egeli. İmbat, meltem, İzmir-Çeşme arasında kaymak gibi otoyol, sabah altıda noktalanan eğlence ve de kendi potansiyeline hiç yakışmayan bir yaratıcılık noksanlığı.
Oysa ‘Ege nereye benzemeli’, sorusunun 21. yüzyıl gerçekçiliğiyle sorulması gerekli. Ve de bu sorunun yanıtı kesinlikle ‘İstanbul ve çevresi gibi’ olmamalı.
Tarih boyunca, siyasi, ekonomik ve sosyolojik anlamda bir öncü kimliği olmuş Ege'nin. Milli mücadeledeki rolü, çok partili döneme geçişte Demokrat Parti hareketinin çıkışı Ege'nin damgasını taşıyor.
Bugün ise Ege'den Ankara'ya uzanan o siyasi dinamizmin izlerine rastlamak mümkün değil.
Tabii ki bir bütün olarak bakınca Ege gene zengin. Türkiye'nin pekçok yöresine oranla çok daha huzurlu. Turizm canlı. Toprak fışkırıyor. Ama bütün bu birikim, küçük bir Kaliforniya yaratamıyor. Bütün mesele de bu.
Çünkü Egeli henüz entellektüel sıçramanın gereğini kavramış değil.
Bunun için geç mi?
Sanmıyorum.
Coğrafyanın ve doğanın sağladığı büyük ‘ayrıcalık’ hâlâ yarınlar için hayal üretme olanağını veriyor.
Bu ‘ayrıcalık’ kolaycı bir ‘ayrımcılık’ ve de ‘içe kapanmacılık’a kurban edilmemeli.
Kararlar Ankara'dan çıksa da ısrarlı talep buradan gelmeli.
Paylaş