Efsanelerin sonu

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

PhIladelphIa

Modern dünya, efsaneleri çok çabuk yok ediyor.

Bugünlerde Amerika, Kennedy efsanesini bir mum gibi söndürüyor. Güler yüzlü, enerjik, genç ve dinamik lider Kennedy mitosu artık yıkılıyor.

Çünkü bugünün hızlanmış dünyasının mitos konserveciliğine hiç tahammülü yok.

Kennedy'nin kirli çamaşırlarını ortaya çıkaran gazeteci Seymour M. Hersh, Nixon'u alaşağı eden Watergate skandalını yakalamıştı. Yaşadıkları zamanın tanığı olan gazetecilerin, demokrasilerde ne kadar önemli bir işleve sahip olduklarını Hersh'in son yazdığı kitap bir kez daha ortaya koymakta.

Çünkü Hersh, araştırmalarıyla yakın tarihe ışık tutuyor.

Susurluk'u ulusal tabu haline getirmeye çalışan Türkiye'nin üzerinde hassasiyetle durması gereken bir olay bu.

Kennedy mitosunu öldüren kitap, daha piyasaya çıkmadan ortalık toz duman olmuş bu ülkede.

Yakın dönemin tarihçileri, gazeteci Hersh'in savlarını tartışmak üzere saflarını alıyorlar.

Masum ifadeli, fazilet timsali, bir suikastın kurbanı Kennedy için o kadar göz yaşı dökmek gerekiyor muydu acaba?

Hersh nasıl bir Kennedy portresi çiziyor?

Olay, Kennedy'nin babasıyla başlıyor aslında.

Oğluna destek ve para aramak için Chicago mafyasının lideri Sam Giancana'yla buluşuyor Baba Kennedy. Ve kısa bir süre sonra Chicago belediye başkanı Richard Daley, İllinois'deki Kennedy zaferini kazanıyor.

Başkan Kennedy, Fidel Castro'yu öldürmek için Kübalılar'dan oluşan bir tugayı Domuzlar Körfezi'ne yolluyor. Bu operasyon başarısızlıkla sonuçlanınca, Kennedy, bu tugayı ölüme mahkum ediyor.

John Kennedy, günün birinde Kaliforniya'da Judith Campbell adlı genç kadının evinde görünüyor. Bu kadın aslında Chicago mafyasının lideri Giancana'nın metresi. Kennedy bu kadının evinde iken, General Dynamics'in genel müdürünün iki oğlu tarafından basılıyor.

Üç ay sonra General Dynamics, jet uçağı geliştirmek için, altı buçuk milyar dolarlık bir ihaleyi kazanıyor. Yani bugünün parasıyla 30 milyar dolar. Başka bir deyişle, Türkiye'in bugünkü milli gelirinin altıda biri.

Bu arada müthiş bir gelişme daha oluyor. Amerikalı siyasetçilere her türlü şantajı yapan FBI başkanı J. Edgar Hoover, Kennedy'i bir felaketten kutarıyor. Kennedy'nin metresi Ellen Rometsch adlı komünist casusa para verip O'nu Başkan'dan uzaklaştırıyor. Ve susturuyor.

Tabii sonra devreye korkunç Vietnam savaşı giriyor.

Korkak bir cumhurbaşkanı olarak tarihe geçmemek için Vietnam savaşını başlatıyor John Kennedy. Ve de bu işin hiçbir sonuç getirmeyeceğini gördüğü halde Amerika'yı savaştan çıkartmıyor.

İlginç bir ayrıntı daha.

John Kennedy, yüksek sosyeteden gelen Fransız asıllı Jacqueline Bouvier ile evlenmeden önce Palm Beach'te Durie Malcolm'la nikah kıyıp ertesi gün boşanıyor. Bir süre sonra da Jacqueline Kennedy'le evleniyor. O'nun da First Lady iken ünlü şarkıcı Frank Sinatra ile olan ilişkisi tartışılıyor.

Ve de tarihin bir acı gerçeği daha ortaya çıkıyor gazeteci Hersh'in kitabında.

John Kennedy, 1960'da Kaliforniya'da sürdürdüğü seçim kampanyası sırasında bir kadına tasalutta bulunurken belini incitiyor. Ve hayat boyu korse takmak zorunda kalıyor.

Kaderin cilvesi o ki, üstü açık otomobilde korsesiyle korkuluk gibi dik duran Kennedy, Lee Harvey Oswald'ın kurşunlarına hedef oluyor.

Amerika'ya özgü bu hikayeden çıkacak bir kıssadan hisse var mı bilmiyorum. Ama modern zamanların tabulara, mitoslara tahammülü yok.

Bir ülkenin gelişmişliği, ekonomik performansı kadar, tabularını yıkabilme gücüyle ölçülüyor. Bu, bir Amerikan öyküsü. Bu öyküyü başka toplumlara uyarlamak tabii ki mümkün değil.

Ama insan, darısı Susurluk'un başına demeden edemiyor.

Yazarın Tüm Yazıları