Paylaş
Bir dar bakış açısı var. Merkez sağın akıl hocalarına hákim olan.
Buna göre Anayasa, Süleyman Demirel'in görev süresinin uzatılmasını sağlayacak şekilde delinecek. Böylece şimdiki Cumhurbaşkanı yeni bir siyasi meşruiyet kazanacak. Ve de merkez sağ denilen kendisini bir türlü tanımlayamayan, asıl uzmanlığı rant dağıtıcılık olan yapı, Demirel'in patronajında yeniden yapılandırılacak.
Fransa'da Jacques Chirac da merkez sağa ‘‘tepeden hákim olurum’’ hesabıyla cumhurbaşkanlığına dört nala koşmuştu. Ancak bu hesap tutmadı.
Fransız merkez sağı, çağı, moderniteyi, Avrupa politikasını bir türlü tanımlayamadığı için kendisini tasfiye etti.
Chirac da bir bakıma işsiz kaldı.
Türkiye'de şekillendirilen senaryonun bir boyutu da IMF'nin elimize tutuşturduğu istikrar paketinin sağ salim uygulanabilmesi. IMF'nin paketi, ekonomik istikrarı, Demirel-Ecevit de siyasi istikrarı temsil ediyor.
‘‘MHP'nin ne kadar merkeze yanaştığını’’ kestiremeyenler yıllardır bildikleri, tanıdıkları zihniyet ve kadrolarla senaryo üretme peşindeler. Yani bu noktada sağa sil baştan yeniden siyasi yatırım yapılıyor.
Ve de Süleyman Demirel'in bu işin hem ideoloğu, hem de pratisyeni olduğu düşünülüyor.
Türkiye'de devletin ‘‘rutin dışına’’ çıkmasını doğal karşılayanlar, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile rahat ediyorlar.
O anlayışla ‘‘yuvarlanıp gitmekten’’ pek hoşnutlar. Örneğin, devletin ‘‘rutin dışına’’ çıkmasını doğal karşılayan Baba'nın, banka hortumlayanlarla çektirdiği ‘‘rutin kareyi’’ eleştiren tek bir işadamına rastladınız mı?
Türkiye optimalini Baba'ya endeksleyen kesim hem sayıca, hem de güç olarak hiç de azımsanacak gibi değildir bu ülkede!
Bu kesim şimdi merkez sağı yeniden yapıştırma çabası içinde.
Çevreden, Amerika'da eğitim görmüş birkaç vitrin malzemesi toplanacak. Bu arada eskinin yedek oyuncularına ‘‘hazırlan oğlum’’ denildiği gelen haberler arasında. Bunlara birkaç genç, çağdaş görünümlü siber çocuktan montaj ve makyaj yapılacak.
Bu yeni yapıda Mesut Yılmaz ile Tansu Çiller'in yeri tam belli değil. Cumhurbaşkanı seçimi için ortaya koydukları tavır bir dizi siyasi hesabın ürünü olacak.
Yılmaz şu sıralarda ‘‘anlık liderlik’’ celallenmelerinden birini sürdürüyor. Cumhurbaşkanlığı konusunda pazarlığa girmem diyerek. Ancak zamanı geldiğinde, ‘‘vuruşarak’’ büyük ittifakta yerini alması hiç de ihtimal dışı değil. Çünkü bütün celallenmeleri, istikrar adına barışla sonuçlandı bugüne kadar!
DYP, Cumhurbaşkanı'nı halk seçsin dese de meydanlara çıkacak ne gücü ve ne de yüzü var.
Lideri, vatan menfaatleri temelinde Demirel ile derin bir ittifak kurduktan sonra merkez sağda varlığını sürdürme vizesini isteyecektir. Bu da kendi siyasi geleceği için yeterli zaten!
Tabii bu yapıya Susurluk'un bütün katıksız vatanperverleri monte edilecek.
Ve de senaryo ‘‘Orta Asya'nın, Balkanlar'ın ve Davos'un yıldızı Türkiye’’ edebiyatıyla tedavüle çıkacak. Bir taraftan medyatik demokrasinin seçim hazırlıkları yapılacak.
Bütün bunların adı ‘‘büyük istikrar’’. Çağın gereklerini yerine getirmek!
Ve bu süfliliğe Ecevit'in, ‘‘İlle de Demirel Cumhurbaşkanı olsun’’ saplantısı fırsat veriyor.
Paylaş