Paylaş
Uzakdoğu'nun parlak ekonomilerini çökerten de bu oldu.
Adı, ‘crony kapitalizm' yani siyasi sınıfın iş düyasıyla sıkı fıkı ilişkileri. Finans sektörünün yeni bitmeleri ve bilmişleriyle ilkesiz siyasetçinin talan güzergahındaki neşeli günleri.
Yaklaşık bir yıldan beri ‘Uzakdoğu krizi bize gelirdi, gelmezdi' hikayelerini yayanlar kimlerdi?
Öncelikle Türkiye'yi sımsıkı sarmış ‘crony kapitalizmin' sorumluları ve de bu talan düzeninin sefa sürücüleri.
Kriz yakalarına yapıştı. Şimdi ‘Uzakdoğu'daki gelmedi ama Rusya'daki kapıyı çaldı' diyorlar.
Aslında bize, krizin Uzakdoğulu'su, Rus'u, Brezilyalı'sı hepsi geldi. Buradan da onlara krizin safkan Türk'ü gitti.
Halen de gitmekte. Çünkü sözünü ettiğimiz ekonomiler ile Türkiye'nin yapısal hastalıkları benzeşiyor.
İnterbank olayının iç yüzünü bilmiyorum. Çünkü finans sektörünün ne yerlisi ne yabancısı ilgimi çekiyor.
Onların kendi aralarında konuşup anlaşan, yiyip içen, koşan, birbirini ödüllendiren, vergi vermekten pek hoşlanmayan bir avuç insan olduklarını biliyorum. Bu nedenle ne aldıkları ödülü ne de verdikleri demeçleri önemserim.
Ancak siyasetin içine balıklama daldıklarında, ülkenin geleceği hakkında derin analizlere girdiklerinde ‘Acaba bunun altında ne tezgah var' demekten kendimi alamam.
‘Yok' dedikleri kriz aslında düpedüz vardı.
Bugün, bütün bastırmalara rağmen doğal seyrini gösteriyor.
Yaşanmakta olan krizin sorumlusu da Türkiye'deki yapısal reformları engelleyen, hiçbir bedel ödememek için kırk çeşit kalıba giren medyatik zevat.
* * *
Tekstil sektöründeki kriz şimdilik tekstilci patronların bankalarını vurdu. Bursalı iş adamı Çağlar, bu gidişin ne ilk yolcusu ne de sonuncusu.
Çağlar olayının bence en ilginç boyutu, iş adamlığının yanısıra Baba'nın dizinin dibinden siyasi kariyerini temin ve tesis edebilmiş olması. Sonra yürü ya kulum! Banka, medya vs. patronluğu. Kısaca yukarıda sözünü ettiğim Uzakdoğu tarzı ‘crony kapitalizmin' Türkiye şubesini açabilmesi.
Üniversiteler siyaset, ticaret, çete bağlantılarını inceleyen paneller düzenliyorlar son günlerde. Konuşmaları dinledikçe görüyorum ki çete denen kavram sadece eli silahlı olanların örgütlenmesi değil. Karmaşık ve şeffaf olmayan her yapının kendi çapında bir çete karakteri var.
Beyaz yakalı çeteler!
Krizin kapısını çaldığı ülkelerin sicilinde kuralsızlık, hukuksuzluk, birbirini esir almış siyaset-ticaret beraberliklerinde beyaz yakalı çetelerin yaratıcı gücü yatıyor!
Sonrası kolay... Kuralsızlığın kapısından dalınca merkez sağdan bakanlığa kadar uzanan rahat bir otoyol bu. Yeter ki sivrilmek için gerekli kulisçilik, işbitiricilik olsun.
‘Crony kapitalizmin'in makbul ve muteber insanı, başarılı iş adamı ve politikacı formatı vs. Bu arada bankasının içini boşaltan Çağlar'ın bir zamanlar bankalardan sorumlu Devlet Bakanı olduğu da anımsanmalı!
Şeffaflaşmaktan korkanların düzenidir crony kapitalizm. Siyasi yapısı diktatörlüklere, baskı rejimlerine dayanır.
Baş aktörleri sık sık yılın iş adamı, siyasetçisi, yöneticisi ödüllerini alırlar ‘crony kapitalizmin yüksek jürisinden'. Beyaz yakalılar çetesinin icraaatına göz yuman bürokratlar da ödüle layik görülürler. İşbirlikçilikten beyaz yakalı çete mensubu olma ödülü.
Yazımı noktalarken elime bir faks ulaştı. Yurttaş girişimi, Kirliye oy yok kampanyasını başlatıyor. Adı çetelerle birlikte anılan kişileri aday gösteren parti, kendi partim bile olsa oy vermeyeceğim' sloganıyla.
Yurttaş girişiminin 212 245 56 04 numaralı faksı sizleri bekliyor.
Bayramızınızı kutlarım.
Paylaş