Zeynep Atikkan: Anneler Günü'nde anlamlı yürüyüş

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

BIÇAK kemiğe dayandı. Sonunda kadınlar Amerika'daki ‘‘silah lobisinin’’ sarsılmaz gücüne karşı bugün eyleme geçiyorlar.

Amerika'da ilk kez Anneler Günü, tüketim histerisinin boğucu arsızlığından kurtuluyor ve sosyal bir hastalığın çözümünü talep etmek üzere eylem gününe dönüşüyor.

Bu yıl Anneler Günü, orta sınıf Amerikalı kadının çoluklu çocuklu, çiçekli böcekli, kedili köpekli, mutlu bir mayıs pazarı değil. Kadınlar, yıllardır çözülemeyen ve de ufukta çözüm umudu görülmeyen bir sosyal yaranın sarılabilmesi için sokaklara dökülüyorlar.

* * *

Uluorta ateşlenen bir tabanca veya tüfekle, on ikisi çocuk olmak üzere günde seksen kişinin öldüğü bir ülke burası. Amerikalı çocukların silahla işlediği cinayet oranı, gelişmiş yirmi beş ülkede işlenenlerin toplamından tam on iki kat fazla.

Bu korku rakamlarının pekçok nedeni var elbette; silah lobisinin gücü, şiddet kültürü, 1791'de Amerika'yı kuran ‘‘ataların’’, ‘‘özgür bir devletin güvenliğini silah taşıma hakkına sahip bireylerin koruyabileceği’’ şeklindeki korkunç sözleri vs.

Amerikalı milyonlarca kadının Anneler Günü yürüyüşü, iki yüz yıllık ‘‘şiddet’’ kültürünü ne kadar etkiler? ‘‘Silah değil, insanlar öldürüyor’’ diyebilecek kadar küstahlaşan silah lobisi, gücünden ne kaybeder? Bu noktada iyimserliği ‘‘romantikliğe’’ vardırmamak gerekiyor.

Hiç kuşkusuz ki iki yüzyıllık ‘‘silaha dayalı’’ özgürlük anlayışının sosyal genlerdeki egemenliği bir yürüyüşle kırılmayacak. Zaten bu ülkede kadın hareketinin böylesine büyük bir gücü ve geleneği yok. Ama bu eylem her olumlu ‘‘ilk’’ gibi yeni dinamikler doğurabilecek güçte! Olay bu boyutuyla bir Anneler Günü olacak kadar ilginç.

Amerika'da bu yıl Anneler Günü'nün hayatla böylesine irtibatlanması, yani ‘‘yaşam verenlerin’’ ‘‘yaşamdan kopartanlara’’ karşı tepkisi, modern demokrasilerdeki sivil girişimin örneklerinden birisi.

Demokrasilerin yeni duyarlılıklar okyanusunda, kadınlar hızla irtifa kazanıyorlar. Yükselen değer demeyeceğim, bu kavramın ‘‘değeri’’ Türkiye'de iyice devalüe edildiği için.

Bugünün demokrasi kültüründe kadınlar ‘‘takıntısız oldukları’’ için çok daha avantajlı konumdalar. Statükoya karşı çıkamayan erkeklere göre çok daha özgürler. Bu nedenle de daha eylemciler.

Amerika'daki silah tartışmasına dönersek hiçbir yönetim, bugüne kadar ‘‘silah lobisine’’ karşı tavır alamadı. Clinton'ın bazı girişimleri kaynayıp gitti.

Kongreye kadar zor bela gelebilen bu konu, sadece birkaç oturum gündemini işgal edebildi. Yıllardır sürüp giden, ‘‘bir şeyler yapılıyormuş’’ gibi gösterilen çok özel bir riyakárlık bu. Her gün yeniden keşfediliyormuş gibi yaşanan bu trajediler, geçenlerde altı yaşındaki bir erkek çocuğunun kendi yaşıtı bir kız çocuğunu tabancayla öldürmesine kadar vardı.

Ve nedense Amerikan kamuoyu, silah kullanımının denetim altına alınmasını istemesine rağmen bu kontrolün nasıl yapılacağı bir türlü şekillenemiyor. Silahın neredeyse ‘‘tabulaştırıldığı’’ bir düzen söz konusu.

O zaman suya tirit tartışmaları yapılıyor.

Silah ruhsatla mı satılsın?

Silahı kilitleyen bir mekanizma mı geliştirilsin?

Silah satışında müşterinin geçmişi mi araştırılsın?

Eski yasa mı yürürlükte kalsın? Yenisi mi hazırlansın?

Herkes başka bir telden çalıyor. Kadınlar silah sorununu Demokrat aday Al Gore'un çözebileceğine inanıyorlar. Erkekler ise ilkel oyuncaklardan feragat etmeye niyetli değiller; ‘‘Ancak muhafazakárlar Bush'la bu iş çözülür’’ diyorlar.

Çünkü Cumhuriyetçiler'in silah lobisini kızdırmaya niyeti yok. Günde 12 çocuğun silahlı saldırı sonucu öldürüldüğü bir ülkede silah işte böyle bir şefkatle korunuyor. Demek ki trajedilerin tek sorumlusu silah lobisinin çirkin adamları değil!

* * *

Amerika'da, Babalar Günü'nde acaba kimler sokağa dökülecek dersiniz?

Kendisini muhafazákar, liberal ve daha bir sürü ‘‘bir şey’’ diye tanımlayan ANAP yönetimlerinin verdiği en büyük zararlardan birisi de Türkiye'de silah satışlarını serbest bırakması. ANAP yönetimleri, Amerikan tipi muhafazakárlık ve liberal işbitiricilik bu işi kotardı. Başımıza bela etti. Şimdi her maçtan sonra nefesimiz tutulmuyor mu?

Çocuklarımızın ‘‘insan haklarına saygılı’’ bir toplumda güven içinde yaşayacağı yarınların beklentisiyle bütün annelerin Anneler Günü'nü kutluyorum.

Yazarın Tüm Yazıları