Paylaş
İstanbul’daki seçim sonuçları netleşmeyince siyasetin gölgesindeki piyasalara geçen hafta kararsızlık ve yön arayışı hakim oldu. Maliye ve Hazine Bakanı Albayrak tarafından açıklanan ekonomik pakette bu meyanda piyasalar tarafından çok fazla fiyatlanamadı. Siyaset piyasanın gündeminden çıkarsa diğer konulara duyarlılığın artması beklenebilir. Dış piyasalar, Türkiye-ABD ilişkileri, makro ekonomik veriler, ABD-Çin ticari görüşmeleri ve küresel ekonomiye ilişkin gelişmeler sıcak gündem olarak bekliyor. Bu gündeme pazartesi açıklanacak Türkiye’de işsizlik ve bütçe verileri de eklenecek. Ciddi ekonomik sorunlara bir an önce odaklanması ve belirsizliklerin azalması piyasanın yön tayini ve önünü görmesi açısından önemli olacak. Son günlerde ABD ile F-35 uçak alımı ve Rusya’dan alınan S-400 füze sistemleri başlıklarında toplanan Türkiye-ABD ilişkilerinde gerginlik dozu biraz azalsa da sürüyor. İçerideki yüksek enflasyon, işsizlik, bütçe açığı gibi makro ekonomik sorunların üzerine küresel ekonomideki zayıflama eklenmiş durumda.
BAŞEKONOMİSTİN AÇIKLAMASI
IMF geçen hafta yaptığı değerlendirmede, ABD, Almanya ve Çin olmak üzere 2019 yılı için küresel ekonomideki büyüme beklentilerini aşağıya çekti, yüzde 3.5 olan büyüme öngörüsünü 3.3’e seviyesine düşürdü. Ayrıca IMF Başekonomistinin “Türkiye’nin IMF yardımını düşünmesini gerektirecek bir şey yok” açıklaması önemli görülmekle birlikte Türkiye ekonomisinde 2019 yılında yüzde -2.5 küçülme öngörüsü de kayda değer. Yine Türkiye için enflasyonu (TÜFE) yüzde 17.5, işsizlik için yüzde 12.7, cari denge/GSYH yüzde +0.7 tahminlerinde bulundu. Ekonomi daralınca cari açığın gerilediği bilinen bir konu. Geçen hafta açıklanan Şubat ayı cari açıktaki daralma da bunu gösterdi.
DIŞ DÜNYA KARIŞIK
Küresel ekonominin seyri açısından piyasaların yakından izlediği bir diğer gelişme ABD ile Çin arasında devam eden ticaret görüşmeleri. ABD başkanı Trump’ın, ABD’nin Çin’e karşı verdiği aleyhte dış ticaret açığını gerekçe göstererek koyduğu ek gümrük vergisi, Avrupa ve Çin başta olmak üzere küresel ekonomide yavaşlamaya neden olan işaret fişeği gibi görüldü. Sonrasında Avrupa ve ABD Merkez Bankası (Fed) para politikalarını gevşettiler. Fed’den bu yıl faiz artışı beklenmediği son açıklanan tutanaklarda tekrar vurgulandı. Özetle biz kendi iç gündemimize yoğunlaşırken dış dünyada da işler pek yolunda gitmiyor. Bardağın dolu tarafı ise merkez bankalarının gevşek para politikasına devam kararları ve buna bağlı artan risk iştahı. Türkiye’ye dış bakışı ölçebileceğimiz ilk akla gelen parametreler ise merkez bankasının açıkladığı yabancı yatırımcı işlemleri ve Türkiye’nin CDS oranları (risk primi) olsa gerek. Yabancı yatırımcılar, seçim ve swap etkisinin azalmasının ardından 5 Nisan haftasında da miktarı azalmakla birlikte hem hisse senedi hem de tahvil bonoda satışta görülüyorlar. CDS’ler 400’ün üzerine yükseldi. Son günlerde yakından izlenen bir diğer gelişme ise bankalardaki döviz tevdiat hesapları. Seçim sonrası döviz mevduatı 800 milyon dolar çözülerek 181.1 milyar dolara çekildi. Döviz kurlarında kalıcı düşüşler için bu rakamın daha da gerilemesi gerekecek. Döviz kurlarındaki yükselişin satış fırsatı olarak görülmesi ve döviz mevduatlarındaki gerilmenin sürmesi için piyasalardaki belirsizliklerin azalması gerekecek. Temkinli görünümün koruduğu piyasalarda önümüzdeki hafta dalgalı bir seyir bizi bekliyor.
Paylaş