Paylaş
Dış piyasalarda son aylarda algı değişimleri sıklaştı ve sıradanlaştı. Merkez bankalarından gelen açıklamalar ve ekonomik verilere bağlı olarak olası politika değişiklikleri beklentileri de etkiledi. ABD’de uygulanan yüksek faiz ve parasal sıkılaşma politikalarına bağlı olarak enflasyonda yaşanan gerileme, “faiz artırımında yavaşlama” algısını öner çıkarmış, bu durum borsalara ve altın fiyatlarına yükseliş olarak yansırken ABD 10 yıllık bono faiz oranını aşağı çekmişti. Sonraki aşamada enflasyon düşüşe direnç gösterdi ve yapışkan bir hal almaya başladı, ekonomik veriler de beklenenden daha olumu gelince başta ABD Merkez Bankası (Fed) olmak üzere merkez bankaları “faiz artırımına devam” yönünde tavır değiştirdiler. Buna Fed Başkanı Powell ve Avrupa Merkez Bankası Başkanı Lagarde’ın faiz artışını destekleyici “şahin” konuşmaları eklendi. Bu defa ABD tahvil faiz oranları yükselirken borsalar ve altın fiyatlarında düşüşler görüldü. Deyim yerindeyse “doldur-boşalt” türü bir hareketlenme yaşanıyor.
GLOBAL HİSSE FONLARINDAN ÇIKIŞ OLDU
ABD tahvil bono faizleri aynı zamanda küresel piyasalar için çok önemli referanslardan biridir. Geçen hafta yüzde 4’ün üzerini gördü fakat tutunamadı. Gelen alımlarla yüzde 3.75’e kadar çekildi. Hisse senetlerinden tahvil bonoya biraz geçiş oldu. Bank of America’nın (BofA) açıklamalarına göre; Global hisse senedi fonlarından 8 Mart ile sona eren hafta 500 milyon dolar çıkış, global tahvil fonlarına 8.2 milyar dolar giriş oldu. Tahvil faiz oranlarındaki yükselişle birlikte ABD’de yatırımcılar bankaların taşıdıkları tahvillerin değerine ilişkin tedirginlik duymaya başladılar. Faizlerdeki yükseliş taşınan tahvil bono pozisyonlarının portföy değerini azaltan bir durum. Ayrıca ticari bir banka olan SVB Finansal Grup’un mevduat çıkışları, tahvil zararları nedeniyle 2 milyar doların üzerinde sermaye artırımına gitmesi sonrası hisselerinin yüzde 60’ın üzerinde değer kaybetmesi bankacılık hisselerindeki satışları tetikledi. Bu durum risk iştahını azaltarak ABD borsaları ve diğer dış borsalara da düşüş olarak yansıdı.
DENGE ŞART
Toparlayacak olursak, bu defa Fed faiz politikasına ilişkin algı değişikliği yansımaları biraz daha genişledi. Şimdiki durum bu minval üzerine. Bir süre sonra enflasyonda düşüş eğilimi sürer, yeni bir mantalite öne çıkar mı? Onu zamanla göreceğiz. Enflasyon esas belirleyici. Hatırlanırsa pandemi öncesi küresel ekonominin derdi düşük enflasyondu. “Biraz enflasyon iyidir” söylemini sıkça duyardık. Enflasyonu yükseltmek için merkez bankaları ve ekonomi yönetimleri bazı önemler de almıştı.
Şimdilerde ise sorun yüksek enflasyon. Düşürmek için merkez bankaları bir dizi tedbir alıyor ama istenen sonuca henüz ulaşmış değil. Sanki “Her şeyin ortası karar” sözünü doğrulayan bir durum. Tansiyon veya şeker gibi; düşük olması da yüksek olması da iyi değil. Denge önemli. Geçen ayın altında ancak beklentilerin üzerinde 311 bin olarak gelen ABD tarım dışı istihdamı mevcut algıyı değiştirmedi (beklenti 205 bin, geçen ay 517 bin). Önümüzdeki hafta ise Avrupa Merkez Bankası faiz kararı var. Beklentiler 50 baz puanlık artırım yönünde. Ayrıca diğer önemli bir veri olarak ABD ve Euro Bölgesi enflasyonu açıklanacak. Özetlemeye çalıştığımız üzere, dış piyasalarda temkinli görünüm öne çıkmış durumda.
GÜNDEM SİYASET VE SEÇİM AĞIRLIKLI
- İç piyasalarda geçen hafta fiyatlamalar daha çok siyaset içerikliydi. Seçim için 14 Mayıs tarihinde mutabık kalınması ve muhalefetin adayının netlik kazanması belirsizliği azalttı. Bu durum Borsa İstanbul’da olumlu fiyatlandı ve çıkış görüldü. İş Bankası C lokomotif olmak üzere yükselişe bankacılık hisseleri öncülük etti. Diğer yandan Türkiye’nin 5 yıllık CDS primiyle 10 yıllık Eurobond faiz oranında kısa süreli düşüşler yaşandı.
İç gündeme odaklanan piyasalar cuma gününe kadar dış piyasalardaki dalgalanmaya duyarsız kaldı. Ancak haftanın son günü dış borsalardaki düşüşler ivme kazanmaya başlayınca BIST100 Endeksi kâr satışlarına bağlı olarak kazançlarının bir kısmını geri verdi. Henüz dışarıdaki dalganın içeride biraz daha zayıf duyulduğu söylenebilir. Döviz kurlarında ise tedrici bir yükselişten söz etmek mümkün. Dış piyasalardaki parite hareketlerinin iç piyasalardaki döviz kurları üzerinde etkisi hissediliyor. Euro/dolar kuru 1.06, dolar endeksi 104 seviyelerinde seyrediyor. Euro’da değer kazanımı, dolarda zayıflama var. Deprem sonrası özellikle Borsa İstanbul’da yaşanan sert hareketlenmeler, alınan destekleyici tedbirlerin etkisiyle yerini daha dengeli bir seyre bıraktı. Ancak son günlerde para piyasalarının hareketlenmeye başlaması kayda değer bir durum. Önümüzdeki hafta yine siyasi gelişmeler izlenmekle birlikte ödemeler dengesi-cari denge verileriyle 12/2022 dönem bilançolarının yayınlaması tamamlanacak. Borsa İstanbul’daki iyimserlik son günlerde biraz zayıflamaya başladı.
YABANCILAR 136.9 MİLYON DOLARLIK HİSSE ALDI
- Yabancı yatırımcılar son dönemde genelde satışta görünmelerine rağmen 3 Mart ile biten haftada 139.9 milyon dolarlık hisse alımı yaptı. Bu son üç ayın yani, 2 Aralık 2022’den bu yana haftalık bazda yabancıların yaptığı en yüksek hisse alımı oldu. Borsa İstanbul’da hisse senetlerinde yabancı payı tekrar yüzde 29’un üzerine çıktı. Aynı hafta yabancılar tarafından 69.1 milyon dolarlık tahvil bono (DİBS) alımı gerçekleşti. Diğer yandan 3 Mart haftasında; kur korumalı mevduatta artış devam etti. BDDK verilerine göre, kur korumalı mevduatlar 25.4 milyar TL artışla 1.58 trilyon TL ile yeni zirve yaptı. Faiz artışı kur korumalı mevduata ilgiyi tekrar artırdı. TCMB brüt rezervleri ise bir ayda 9.3 milyar dolar düşüşle 120.4 milyar dolara geriledi. Bankaların döviz mevduatı 186.4 milyar dolar oldu. Önceki haftaya göre 600 milyon dolar arttı. Oysa ki bir ay önce 195.4 milyar dolardı. Bu çerçeveden bakınca son bir ayda 9 milyar dolarlık azalma var.
Deprem sonrası yatırım amaçlı konut alımlarıyla ilgili tereddütler ortaya çıkmaya başladı. Bunun konut satışlarına etkilerini görmek açısından önümüzdeki hafta TUİK tarafından açıklanacak şubat ayına ait konut satışları yakından izlenecek. Sonraki aşamada TCMB’nin yayınladığı konut fiyat endeksleri de aynı ölçüde önemli olacak. Dönemin şartlarına göre yatırım tercihlerinin değişmesi olağan bir durum. Yüksek enflasyon en azından bir süre daha yüksek seyrini koruyacak gibi görünüyor. Bununla birlikte enflasyona karşı tasarrufları koruyacak ve yenecek yatırım aracı arayışı hep olacak. Dikkatler depreme odaklanmışken Türkiye’nin yaşadığı “kuraklık” riski haliyle gündemde geriye düşmüş görülüyor. Ancak iklim şartları değişmezse, ki dileriz değişir; bu durumda tekrar barajlardaki doluluk oranlarıyla kuraklığın enflasyona etkilerini tartışmaya başlayabiliriz. Fırsatlar, riskler, sorunlar hayatın ve piyasaların bir parçası. İç içe ve hep olacak.
BORSA DİRENÇLERDE ZORLANIYOR
- Borsada görülen çıkış hareketi direnç seviyelerinde kâr satışlarıyla karşılaştı. İlk destekler 5.340-5.300 seviyelerinde. Bu seviyeler kısa dönem için önemli. Sonraki destek noktaları 5.050-4.980 seviyelerinde bulunuyor. Yukarı yönlü hareketlenmelerde satışla karşılaşması muhtemel ilk dirençler ise 5.500-5.550 seviyelerinde. Sonraki direnç ise 5.700 zirvesi. Endekste son dönemde belirmeye başlayan düşüş formasyonlarından “yükselen takoz” formasyonunun işlerlik kazanıp kazanmayacağı konusunun izlemesinde yarar var. Endekste çıkış hareketi gücünü korumakla birlikte kâr satışları görülebilir.
TAHVİL FAİZLERİNDEKİ DÜŞÜŞ ALTINA YARADI
- ABD tahvil ve bonolarına gelen alımlar ABD tahvil faiz oranlarını aşağıya çekince bu durum altın fiyatına tepki olarak yansıdı. Ayrıca güvenli liman ihtiyacının da bir parça tekrar hatırlandığı anlaşılıyor. Geçen hafta içinde 1.810 dolara kadar gerileyen altının ons fiyatı, cuma günü 1.860 doları geçti. Bu durum iç piyasalarda dolar/TL kurundaki yükselişle birleşince gram/TL altın fiyatı yükselerek 1.140 TL’ye yaklaştı. Geleneksel ve temel yatırım araçlarından biri olan altın bir süre daha, çok yakın bir takipte olacağa benziyor.
YUKARIDA YER ALAN BİLGİLER TAVSİYE NİTELİĞİ TAŞIMAYIP YATIRIM DANIŞMANLIĞI KAPSAMINDA DEĞİLDİR, YATIRIMCI PROFİLİNİZE UYMAYABİLİR.
Paylaş