Paylaş
Piyasalarda yoğun gündem ile birlikte dalgalı seyir hakim. Ancak dış borsalardan olumlu ayrışan Borsa İstanbul’da ağustos ile başlayan ralli devam ediyor. ABD ve Almanya başta olmak üzere dış borsalarda da çıkış var. Fakat Borsa İstanbul kadar güçlü değil. Borsa İstanbul’da yılın ilk yarısına ait bilançoların genelde iyi gelmesi zaten düşük seyreden fiyat kazanç oranlarını daha da aşağıya çekti. Özellikle lokomotif bazı banka ve holding hisselerinin fiyat kazanç oranları 2 seviyesinin altında işlem görüyor. BIST100 Endeks hisseleri fiyat kazanç ortalaması ise 5.7 seviyelerinde. Bilindiği üzere fiyat kazanç oranı bilanço değerlemelerinde en önemli kriterlerden biri. Şirketin piyasa değerinin yıllık net kârına bölünmesiyle bulunur ve düşük olması tercih sebebidir. Bu noktada, borsadaki çıkış için sadece fiyat kazanç oranının düşük olması yetmez, diğer piyasa koşullarının da sağlanması gerekir diye de bir ilave yapmak yerinde olacak.
YABANCI ALIMI GELDİ
BIST100 Endeksi için teknik olarak bakıldığında “primli” temel açıdan ise “iskontolu-ucuz” tanımı yapılabilir. Ayrıca işlem hacmi artışının olması çıkış hareketine katılımın olduğunu gösteriyor. TCMB tarafından açıklanan “yurtdışı yerleşiklerin hisse senetleri ve tahvil bono (DİBS) işlemlerine” göre 5 Ağustos ile biten haftada, yabancıların tutarı büyük olmasa da uzun süredir ilk defa alım yapmış olmaları ayrıca kayda değer bir durum. Yabancı yatırımcılar hisse senetlerinde 88 milyon dolar, tahvil bonoda ise 6.8 milyon dolar alım gerçekleştirdiler. Bir haftalık verilere bakılarak “yabancılar geri döndü” demek için henüz erken olabilir. Ama izlenmesi gereken bir durum. Borsaları yukarı çeken bir diğer gelişme enflasyonu yenebilecek yatırım aracı sayısının oldukça az olması. Faizlerin durumu, altın fiyatları ve döviz kurlarındaki yükselişin ivme kaybetmesi alternatif olarak hisse senetlerini canlı tutuyor. Tabii ki doğru hisselerde olmak şartıyla. Borsada olumlu gelişmelerin belli ölçüde fiyatlandığı kabul edilmekle birlikte düzeltme olasılığına karşılık iyimserlik korunuyor.
ABD ENFLASYONU MORAL VERDİ
ABD tarım dışı istihdam verilerinin beklentilerin üzerinde gelmesinin ardından geçen hafta da ABD temmuz enflasyonu (TÜFE) yüzde 8.5 olarak beklentilerin altında açıklandı (beklenti yüzde 8.7, geçen ay yüzde 9.1). Verinin açıklanmasıyla Fed’in Eylül toplantısı için tekrar 50 baz puan olasılığı artarken parasal sıkılaşmanın zayıflayabileceği algısı öne çıktı. ABD tarım dışı istihdam verisi sonrası 75 baz puanlık artış ve sıkı para politikasının devamı ihtimali fiyatlanmıştı. Son veriyle birlikte enflasyonda zirvenin görülüp görülmediği tartışmaları tekrar başlamakla birlikte artan risk iştahıyla borsalara yükseliş olarak yansıdı. ABD 10 yıllık bono faiz oranında sert düşüş, ABD dolarında zayıflama ve euroda değer kazanımı görülürken bu durum altının ons fiyatına yükseliş olarak etki etti. Altının ons fiyatı 1.800 doların üzerini görüp sonra kazançlarının bir kısmını geri verdi ve bu seviyenin altına çekildi. ABD 10 yıllık bono faiz oranı yüzde 2.70 seviyesinin altına salınım gösterdi, sonraki aşamada tekrar yüzde 2.90 seviyesini test etti. ABD dolarının Euro ve Japon yeni başta olmak üzere altı para birimine karşı değişimini gösteren “Dolar Endeksi” ise 104.00 seviyelerine çekildikten sonra tekrar 105.00 seviyesinin üzerine çıktı. ABD doları TL dahil gelişen ülke para birimlerine karşı da değer kaybetti. Ancak sonra dengelendi. Haftanın son günü piyasa parametreleri enflasyon verisi önceki seviyelerine yaklaşmaya başladı. Bir bakıma piyasalar üzerindeki etkisi azaldı. Son aylardaki “resesyon ve parasal sıkılaşmanın devamı” algısının bir veriyle hemen değişmesini beklemek fazlaca iyimserlik olacak. Teyit için birkaç dönem daha tekrarı beklenir. Bu nedenle piyasalar tarafından ilk tepki verildi. Sonra daha temkinli bir görünüme geçildi. ABD’de enflasyon ve tarım dışı istihdam verileriyle “resesyon ve enflasyon” endişeleri biraz olsun hafiflemiş oldu. ABD’de enflasyonun beklentilerin altında kalmasında; Fed’in sıkı para politikası ve gerileyen akaryakıt fiyatlarının etkili olduğu yönünde değerlendirmeler yapıldı. Ancak yetkililerden zafer için erken uyarıları da gelmeye başladı. ABD Başkanı Joe Biden, “Ülkede enflasyonun yatışmaya başlayabileceğine dair bazı işaretler gördük. Ama işimiz daha bitmedi” derken San Francisco Fed Başkanı ve Yönetim Kurulu Başkanı Mary Daly ise, “Enflasyon da dahil olmak üzere son ekonomik veriler göz önüne alındığında Eylül ayında 50 baz puanlık faiz artırımının mantıklı olduğunu, ancak verilerin garanti etmesi halinde daha büyük bir faiz artırımına açık olduğunu, enflasyonu düşürmek için finansal koşulların sıkı kalması gerektiğini” söyledi. Diğer yandan, merkez bankalarından faiz artırım haberleri gelmeye devam ediyor. Arjantin Merkez Bankası, faiz oranını 950 baz puan artırımla yüzde 69,5 çıkarırken Arjantin’de yıllık enflasyon yüzde 71 olarak açıklandı. Meksika Merkez Bankası faizi 75 baz puan artırımla yüzde 8.5 seviyesine, Peru Merkez Bankası, 50 baz puan artırarak yüzde 6.5’e yükseltti ve art arda 13. faiz artışını yaptı.
CDS PRİMİMİZ İYİLEŞTİ, DÖVİZ MEVDUATI ARTTI
İç ekonomik gündeme bakıldığında ilk dikkat çeken gelişme Türkiye’nin 5 yıllık CDS primindeki düşüş oldu. Geçtiğimiz günlerde 900 seviyesini gören CDS primi 650 seviyelerine kadar çekildi. Bu görünümde küresel finans piyasalarındaki iyileşme ve sermaye girişlerinin etkisi olabilir. Düşüşünü sürdüren Türkiye’nin 10 yıllık eurobond faiz oranı ise geçen hafta yüzde 9.0 seviyelerine çekildi. Hatırlanırsa geçtiğimiz günlerde yüzde 12’ye kadar yükselmişti. Diğer taraftan, TCMB verilerine göre 5 Ağustos ile biten haftada; TCMB brüt rezervleri 7.4 milyar dolarlık artış ile 108.6 milyar dolara yükseldi. Bankalardaki döviz mevduatındaki artış ise 4.1 milyar dolar oldu ve 216.8 milyar dolara yükseldi. Şirketlerin mevduatında 4.5 milyar dolar yükseliş görüldü. TCMB brüt rezervlerinde son iki haftada 10 milyar dolar civarında artış gerçekleşti. 4 Ağustos tarihinde Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin “Türkiye’ye para akışının geçen haftadan itibaren hızlandığını ve bundan sonra da devam edeceği” şeklinde bir açıklaması geçmişti. Döviz girişlerine rağmen döviz kurlarındaki yükselişin sürüyor olması ayrıca kayda değer bir durum. Ancak girişlerin sermaye piyasaları üzerindeki etkilerinin hissedilmeye başladığını söylemek mümkün. Bu noktadan sonra para girişlerinin devamının gelip gelmeyeceği önemini koruyacak. Dileriz devam eder. Bu açıdan TCMB tarafından perşembe günleri açıklanan rezerv, mevduat, yabancı işlemleri gibi veriler daha yakından izlenecek. Geçen hafta açıklanan bir diğer data ise Türkiye’nin haziran ayına ait “ödemeler dengesi tablosu” oldu. Haziran ayında Türkiye’nin yumuşak karnı olan cari açık beklentilerin biraz üzerinde 3.4 milyar dolar olurken ocak-haziran dönemi için 32.6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Mayıs ayı için bu rakamlar 6.5 ve 30.4 milyar dolardı. Cari açığın finansmanında net hata noksan ve rezerv kalemleri önemini koruyor. Cuma akşamı piyasalar kapandıktan sonra Moody’s’den gelen Türkiye’nin kredi not indiriminin piyasalar üzerindeki etkisi sınırlı kalabilir.
BORSADA 3.000 ÖNEMLİ
Borsada çıkış trendi devam ediyor. İlk destekler 2.850-2.750 olarak görülüyor. 2.750 seviyesinin üzerinde çıkış hareketi gücünü koruyacak. Aksi takdirde sonraki destekler 2.680-2.650 olarak görülüyor. İlk dirençler 2.900-3.000 noktalarında. Bu seviyeler trend direnci olması açısından oldukça önemli. Bu noktalarda kâr satışları görülebilir. 3.000’in üzerinde kalınması durumunda ise çıkışın devamıyla sonraki dirençler 3.100-3.200 ve 3.500 noktalarında. Endekste çıkış trendi sürmekle birlikte direnç noktalarında kâr satışları görülebilir.
YUKARIDA YER ALAN BİLGİLER TAVSİYE NİTELİĞİ TAŞIMAYIP YATIRIM DANIŞMANLIĞI KAPSAMINDA DEĞİLDİR, YATIRIMCI PROFİLİNİZE UYMAYABİLİR.
Paylaş