Engin Ardıç, ‘Teknoloji bizim kuşağın boyunu aştı’ diyordu geçenlerde. Sevgili abim Engin Ardıç, şaka yollu da olsa kendisine haksızlık etmiş.
Bilgisayar kullanmayı ekmek parası uğruna, mecburen öğrendiğini söylüyor, ‘Çaresiz kafamızı gözümüzü yara yara, kendimiz öğrendik. Ama eksik öğrendik, ben şu anda bilgisayarımın yarısını bile kullanmıyorum. Düşük kapasiteyle çalışıyorum’ diyor.
Teknoloji kuşağı, bilgisayar kuşağı, İnternet kuşağı diye bir şey var mı gerçekten? Varsa bile bu kuşak, eski kuşaklardan çok mu ileride?
Engin Ardıç bilgisayarın gücünden yarım performansla yararlanabildiğini söylüyor. Bilgisayar kuşağı, İnternet kuşağı denilen güruh, yarı performansla bile kullanamıyor ki.
Evet yeni kuşak içinde, bilgisayarın gücünü yüzde 90 performansla kullanabilenler de var. Ama bunların sayısı kitapların gücünden layıkıyla yararlanmayı bilen eski kuşak mensuplarından fazla değil. Her kuşağın kendi dahileri de var ve dahi kendi dangalakları da...
İnternet kuşağı denilen kitlenin demografisini merak ediyorsanız, İnternet’teki anonim sözlüklere, tartışma alanlarına, forum sitelerine bakmanız yeter. Zırvalayanların, iki kelimeyi bir araya getirmekten aciz olanların, okuma ve algılama özürlülerin sayısal üstünlüğüne bakarak, İnternet kuşağının da, 12 Eylül kuşağından, 68 kuşağından, X kuşağından, zırt kuşağından pek farklı olmadığını anlarsınız.
Tek fark İnternet’in sağladığı özgür yayın ortamı sayesinde, dangalaklıkların bol bol sergilenebilmesinde...
Yazılarım bazen teknik aksaklıklar nedeniyle Hürriyet’in İnternet sitesinde çıkmıyor. Yazılarımın İnternet’te çıkmadığı günlerle, çıktığı olağan günlerde aldığım okur e.mektuplarının nitelikleri arasında dağlar kadar fark var. Yazım İnternet’te çıkmadığında, gelen mesajların hepsi doğal olarak yazımı kağıda basılı gazeteden okuyanlardan geliyor. Bu okurlar e.posta gönderdiklerine göre İnternet de kullanıyorlar ama haberleri, yazıları kağıda basılı gazeteden okumayı tercih ediyorlar. Yani İnternet kuşağından değiller.
Öte yandan, yazımın İnternet’te de yayınlandığı günlerde, aldığım okur mesajlarının sayısı artarken, kalitesi de düşüyor. Bunlar da yazıları İnternet’ten okumayı tercih eden İnternet kuşağı temsilcileri. Daha doğrusu okumayı değil de bakmayı tercih edenler. Yazıya şöyle hızla bir göz gezdirip, klavyeye sarılıyor, rezil bir Türkçe ile görgüsüz, kaba, ukala cümle kümelerinden oluşan mesajlar döşeniyorlar.
Haşmet Babaoğlu da Spielberg’in Dünyalar Savaşı filmiyle ilgili beğeni farklılıklarımız üzerine İnternet kullanıcısı, yeni kuşak sinemaseverlerin ne düşündüğünü merak etmiş. Sinema.com sitesinin ‘en sevdiğiniz Spielberg filmleri hangileri?’ anketinin sonuçlarına bakmış. Üçüncü Türden Yakın İlişkiler’in, İnternet kuşağından sadece yüzde 4 oranında beğeni toplamasına üzüldüm.
Kuşaklar arası fark bu kadar da olamaz diye düşündüm. Oranın bu kadar düşük olmasını, yeni kuşağın eski tarihli bu filmi seyretmemiş olma olasılığına bağladım.
Diyeceğim o ki, yok aslında birbirimizden farkımız, ama hepimiz Osmanlı torunlarıyız.