Yıbaşı kutlamalarını zehir eden magandalar, Kurban Bayramı’na hazırlanıyor.
Her yılbaşında, her Kurban Bayramı’nda aynı manzaralarla karşılaşmaya artık alıştık.
Yılbaşında kadınların sık boğaz edildiği sokaklar ve meydanlarda, Kurban Bayramı geldiğinde dört ayaklı erkek hayvanlar boğazlanıyor.
Yılbaşında sokaklardan ağzından salyaları akan maganda güruhları akıyor. Kurban Bayramı’nda ise büyük ve küçükbaş erkek hayvanların kanı...
Manzara hep aynı, hiç değişmiyor. Yılın tüm günlerinde cinsel ihtiraslarını gizli gizli hemcinsleriyle tatmin eden (etmek zorunda bırakılan) yüzbinlerce Türk erkeği, yılbaşı gecesi geldi mi başta İstanbul’un İstiklal Caddesi ve Taksim Meydanı olmak üzere üç büyük şehrin sokaklarına dökülüyor.
Kurban Bayramı’nda ise aynı barbar manzaranın bir başka versiyonu bu kez Türkiye’nin tüm sokaklarını kapsayarak karşımıza çıkıyor.
İşin garibi her iki manzarayı eleştirenler birbirlerinden farklı dünya görüşlerine sahip olsalar da, her iki manzaranın failleri aynı soyun sopuna mensuplar.
Yılbaşı kutlamaları daha çok toplumun kendini dini inançların tek temsilcisi gören kesimince eleştiriliyor. Üstelik bunlar yolda tacize uğrayan kadınlara, "Oh olsun, yılbaşında sokağa çıkıp kaşınırsan başına gelecek de budur", gözüyle bakıyorlar.
Ama bu din kumkumalarının farkında olmadığı önemli bir nokta var. Yılbaşında sokaklarda ağzından salyalar saçarak kadın peşinde koşan güruhla, Kurban Bayramı’nda sokakları kan gölüne çevirenler üç aşağı, beş yukarı aynı insanlar.
Yılbaşını sokakta eğlenerek kutlamak varken, başkalarının eğlence özgürlüğüne tecavüz ederek kutlamaya kalkışanlarla; Kurban Bayramı’nda hayır için kurban eti dağıtmak varken, başkalarının önünde vahşet görüntüleri sergileyerek tatmin olmaya çalışanların zihniyeti tıpatıp aynı.
Yılbaşı ve Kurban Bayramı bu sene arka arkaya geldi. Yılbaşı görüntüleri sürpriz olmadı. Umarım Kurban Bayramı görüntüleri sürpriz olur da, ilerki senelerin yılbaşı kutlamaları için iyimser olabiliriz.
Kurban değil enişten öpsün
Bu sene ABD’de ve Avrupa’da insanların artık birbirlerinin Noel Bayramı’nı değil bayram tatillerini kutlaması moda.
ABD ve Batı Avrupa ülkelerinde bu sene peydah olan bir akım bu. Bush bile uydu bu akıma.
Noel kutlamaları, dini içerikli olmaktan çıktı ve insanların büyük bir bölümü birbirinin yeni yılını dini içerikli mesajlarla değil, basit birer bayram tebriğiyle kutlamaya dikkat ettiler. Hazreti İsa’nın doğum günü olan Noel gecesi (24 Aralık) ile takvimlerde yeni yılın başlangıcını simgeleyen yılbaşı gecesi (31 Aralık) birbirine çok yakın tarihler olduğundan, Hıristiyanlığın yaygın olduğu ülkelerde hep birlikte kutlanırdı.
İnsanların birbirine gönderdiği tebrik kartlarında "Noel’iniz mübarek, yeni yılınız kutlu olsun" yazardı. Ama bu sene birden insanlar, birbirlerinin dini inançlarına daha fazla saygı göstermeye karar verdiler ve "Bayramınız mübarek olsun", demek yerine "Mutlu bir Noel bayramı ve yeni bir yıl" yazan kartları tercih etmeye başladılar.
"Noel’iniz mübarek olsun", yazılı tebrik kartlarını ise sadece inancından emin oldukları çok yakınlarına gönderdiler.
Bu çok yerinde davranışı, bu Kurban Bayramı’ndan itibaren keşke biz de yaygınlaştırmaya başlayabilsek. Sadece inancından emin olduğumuz çok yakınlarımıza "Kurban Bayramı’nız mübarek olsun" yazılı tebrikler göndersek, diğer tanıdıklarımıza gönderdiğimiz tebrik kartarında ise "Mutlu tatiller", diye yazmakla yetinsek.
Birbirimizin inancına saygının yolu, kimsenin inancını ipotek altına almamaktan geçiyor.