Mirasyedi olsan ayrı dert, sonradan zengin olsan ayrı...
Hep kıt kanaat geçinmek en dertlisi tabii. Ama mirasyedi olunca da tatminsiz bir şımarık olma riski var. Çalışıp çabalayıp, bileğinin gücüyle zengin olmanın bile kendine has dertleri var.
Bu üç kategoriye de giriyor sayılmam.
Mesleğim ve mesleğimde yaptığım kariyer sayesinde monotonluktan uzak, renkli, güzel bir yaşantım var.
Çok sık seyahat etmekle kazandığım ayrıcalıklar da cabası. Havayollarında, otellerde müdavim muamelesi sağlayan özel statülerden ibaret bu ayrıcalıklar.
Örneğin geçen hafta Mobil Teknolojiler Fuarı CTIA’i izlemek için Las Vegas’taydım.
Delta Havayolları’ndaki Platin üyeliğim, yılda altı uçuşumu ücretsiz ve mil kullanmadan "business" sınıfına terfi ettirmemi sağlıyor. İtiraf etmeliyim ki, Delta’da "business" sınıfında okyanus aşırı bir uçuş yapmak, her yaşta keyfi çıkartılacak bir ayrıcalık.
Ama örneğin Las Vegas’ta kalırken yararlandığım bir başka ayrıcalık için aynını söyleyemeyeceğim.
Fuar dolayısıyla yaşanan yoğunluktan tüm odalar dolunca, bana da "suite"de (birkaç odadan oluşan otel dairesi) kalmak düştü. Üstelik geçen yıl açılan Las Vegas’ın en yeni ve en lüks oteli Wynn’in suit odasında.
Tamam güzel, insan önce kendini ayrıcalıklı hissediyor filan da... Yani işte hepsi birkaç dakikalık bir histen ibaret, o kadar...
Hani şöyle bekarlığımın tadını çıkarttığım 20’li yaşlarımda olsam, anlarım. Ama mutlu bir evliliğin keyfini sürdüğüm 40’lı yaşlarımda, iş seyahati sırasında kaldığım oda kral dairesi olsa ne fark eder?
O yüzden gelin size Las Vegas’ın en sevdiğim özelliklerini anlatayım.
Bir kere yurtdışında tatil yapma olanağı olanlar için, kumardan uzak durmak kaydıyla, paranın karşılığını en fazla alacakları tek yer var, o da Las Vegas. Oteller ucuz, düşük sezonda gidince uçak da ucuz (üstelik Las Vegas düşük sezonda daha da güzel).
İkincisi ABD’nin en ünlü, en lüks restoranlarınınhemen hepsinin burada bir şubesinin olması ve orijinallerinden iki, üç kat ucuz olmaları.
Yazı uzadı, yer kalmadı. Çeşitli Las Vegas ziyaretlerimde bizzat deneyerek hazırladığım Las Vegas restoran rehberini cuma günkü yazıma bırakıyorum.
Ve en iyi ikramların yapıldığı uçaklarda yatak gibi koltuklarda uçsan da, en lüks otellerin kral dairelerinde kalıp, en iyi restoranların en güzel yemeklerini tatsan da, hayattaki en büyük keyfin mutlu bir ailenin yaşadığını bildiğin eve dönmek olduğunu söylemek istiyorum.
Satıcı uzak dur sadece bakıyorum
Mağazada gezerken tezgahtarın yanınıza gelip, "yardımcı olabilir miyim", diye sormasından korkar mısınız? Ben korkarım.
"Sadece bakıyordum", demekle yetinirim ama tezgahtar peşimde dolaşmaya devam edince, ya da bir başka tezgahtar gelip yine aynı soruyu sorunca almayı düşündüğüm bir şey olsa bile kendimi dar atarım dışarıya...
ABD; New Jersey’deki Planet Honda, müşterileri satış temsilcilerinin tacizinden koruyacak ama yardım istediklerinde de yalnız bırakmayacak harika bir yöntem bulmuş.
Otomobil galerisine girerken resepsiyondaki görevli yardım isteyip istemediğinizi soruyor. Çoğunluk gibi sizin de cevabınız hayır olursa, yakanıza takmanız için üzerinde "Sadece bakıyorum" yazılı sevimli bir rozet veriyor. Rozeti gören satış temsilcileri de sizden uzak duruyor.
Sonuç mu? Çoğu müşteri on beş dakika sonra rozeti çıkartıyormuş. Satışların uygulamanın ardından üçe katlandığını da ekleyeyim.