İDO’nun İstanbul’un simgesi haline gelen şehir hatları vapurlarını seferden kaldırıp, ucube görüntülü yenileriyle değiştireceği hakkında bir tantana kopartılmıştı zamanında.
Vapurların süs değil, ulaşım aracı olduğunu, yenilenmesi, modernize edilmesi gerektiğini, İDO’nun yaygarayı kopartanların iddia ettiği gibi ucube modeller peşinde olmadığını, yapılan eleştirilerin yersiz olduğunu vurgulamıştım.
Zaman İDO’yu ve İDO’ya destek veren biz bir avuç yazarı haklı çıkardı. Diğerleri ise kopardıkları haksız yaygarayla kaldılar. Bakıyorum da şimdi bir özür bile dilemiyorlar.
Ancak İDO’yu eleştirme sırası bu kez bende.
Aslında vapur oylamasının gündeme oturduğu geçen hafta yazmıştım bu yazıyı. İlandan dolayı yer daralınca, cuma günü yayınlanan sayfaya girmemiş.
İDO modernizasyon için sekiz ayrı vapur modeli hazırlatmış ve bir anketle bu vapurları İstanbullular’a oylatıyor. Sekiz modelden beşi tamamen nostaljik, ikisi nostalji ile modern arasında, biri ise tamamen modern hatlara sahip.
Geçen hafta yazıyı yazarken, tamamen modern hatlara sahip tek aday, sekiz numara, yüzde 25 oyla önde gidiyordu. Nedeni açık demiştim yayınlanmayan yazımda.
"Klasik hatları tercih edenlerin oylarının toplamı yüzde 75’i bulmasına rağmen, yedi aday arasında bölündüklerinden büyük olasılıkla tek modern adaya yenilecekler.
Ve yüzde 25 oy alan model, azınlığın seçimi olmasına rağmen çoğunluğu silecek. Sahi bu yüzde 25, size başka bir seçimin sonucunu daha hatırlatmıyor mu?"
Yazımın ilan büyük gelmese yayınlanacağı gün Hıncal Uluç da konunun bu yanına değinmiş.
Mustafa Altıoklar arayıp eski modelleri isteyenlerin oyları bölünecek demiş, Hıncal Uluç da hak vermiş aktarmış.
Ama beklenmedik bir gelişme oldu geçen hafta sonu. Dört numaralı aday birden bire öne geçiverdi. Bu yazıyı yazarken dört numaralı aday oyların yüzde 39’unu, sekiz numaralı aday yüzde 33’ünü almıştı. Diğer adaylar ise tek haneli yüzdelerle nal topluyorlardı bu ikisinin ardından.
Peki ne olmuştu da açık ara önde giden tek modern aday, birden bire yedi klasik adaydan birinin arkasına düşmüştü?
Nedeni basit. Önde giden modern adayın klasik olanlardan en güçlü rakibinin dört numara olduğu o kadar çok yazıldı, çizildi ki geçen hafta boyunca... Sonunda klasik model yanlıları en güçlü rakip olan dört numara üzerinde kendi kendine oluşan bir güç birliğine gittiler.
Yani bir bakıma iki aşamalı bir seçim gerçekleşti.
Önce çoğunluğun oyu bölündü, azınlığın oyu radikal adayı öne geçirdi. Sonra çoğunluk gidişatın farkına varınca, benzer adaylar arasından en güçlüsü üzerinde konsensusa vardı ve azınlığın kazanmasını engelledi.
Ama sonuç ne olursa olsun, toplu taşımacılık gibi uzmanlık gerektiren böylesi bir konuda seçimin halk oylamasına bırakılması lüzumsuz bir popülistlik.
Neredeyse bir yıl önce yazdıklarımda ısrarlıyım. Vapurlar süs aracı değil. İstanbul’un toplu taşımacılık ihtiyacı ne gerektiriyorsa o şekilde modernize edilmeleri gerekiyor. Nostalji için birkaçı turistik gezilere tahsis edilir, olur biter...